• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Latif Erdoğan
Latif Erdoğan
TÜM YAZILARI

Beklenen büyük fitne: FETÖ 

28 Ağustos 2021
A


Latif Erdoğan İletişim: [email protected]

Ayette şöyle buyurulur: “Öyle bir fitneden korkun ki, o sadece zalimlere dokunmakla kalmaz. Bilin ki Allah’ın cezası çok şiddetlidir.” (Enfal, 25) 

Ve bir hadis-i şerifte Efendimiz şu uyarıda bulunur: “Beş şey vardır ki başınıza gelip onlarla imtihan edildiğinizde onlara yetişmenizden Allah’a sığınırım. Bir toplumda açıktan açığa fuhuş işlenip yayıldığı zaman, mutlaka öncekilerde bulunmayan veba ve şiddetli ağrılar gibi hastalıklar onlar arasında yayılacak. Ölçü ve tartıya dikkat etmeyip, eksik ölçüp tarttıkları zaman mutlaka kıtlık, geçim sıkıntısı ve devlet yetkililerinin zulmüyle baş başa bırakılacaklardır. Mallarının zekatını vermedikleri vakit, mutlaka üzerlerine gökten yağmur indirilmeyecektir. Hayvanlar olmasaydı hiç yağmur yağdırılmazdı. Allah’a ve Resulüne verdikleri sözü bozduklarında ise mutlaka düşmanları onlara musallat ettirilir ve ellerindekinin bir kısmını alıp götürürler. Allah’ın hükmüyle hükmetmedikleri ve indirilen hükümlerde ayırıma gidip bazısını yapıp bazısını terk ettikleri taktirde mutlaka birbirleriyle uğraşacaklar ve kötülükleri birbirlerine dokunup duracaktır.” 

Dünya, sadece zalimlere has kalmayan, yanında mazlum ve mağdurları da yakıp kavuran fitnelerle boğuşuyor. Zalimler yaptıklarının, mazlum ve mağdurlar ise yapmadıklarının cezasını çekiyor. Yapmadıklarının, yani emr-i bilmaruf ve nehy-i anilmünkeri terk etmenin cezasını çekiyor. 

 Ayrıca, dünya imtihan yeri. Gelen ceza sadece zalimlere has kalsaydı ve mazlumlara hiç dokunmasaydı, bu kadar açık delil karşısında imtihan sırrı bozulur, ihtiyar elden alınmış ve herkes ister istemez inanmaya zorlanmış olurdu. Bir de mazluma verilen cezanın ahirete bakan ödül yönü var ki, asıl teselli edici yanı burası.  

Efendimizin beyanı içinde yer alan temsille anlatılacak olursa, birileri gemiyi delerken diğerleri sessiz kalırsa kaçınılmaz sonuç bütün gemide bulunanların boğulmasıdır. Ve öyle de olmaktadır. 

Allah’ın çirkin gördükleri (münker) karşısında müşterek tavır alınamayışın acıklı tablosunu çizmekle meşgulüz. Halbuki bize yapılan nebevi öğüt, münkeri görenin gücü yetiyorsa eliyle, eliyle gücü yetmiyorsa diliyle, diliyle de gücü yetmiyorsa kalbiyle o münkeri engellemesidir. Ne ki, ülfet ve ünsiyet illetiyle hastalıklı hale gelmiş toplum olarak bizler, münkerle o kadar içli dışlıyız ki, onu engellemeye yetecek metafizik gerilimden tamamen mahrum bulunmaktayız. 

Fuhşun yaygınlaşması, ölçü ve tartıda baş gösteren çalıp çırpmalar, İslam’ın en önemli köprüsü kabul edilen zekatta gösterilen pintilik, cimrilik, ahitlere gösterilen vefasızlık, dini hükümleri parça parça edip dini tanınmaz hale getiriş, başımıza gelen çeşit çeşit musibetlere birer davetiye niteliğindeydi; ve kaderden gelen fetva mahvımıza yetti.  

İnsanlık belki de son erbainini yaşıyor. Bundan sonra ya özümüzdeki saflığa, duruluğa dönecek, insaniyet-i kübra olan İslam’a sarılarak yeniden şekilleneceğiz. Ya da bize varlık hikmetimizi kaybettiren bu hal ile kıyameti çağırır hale geleceğiz. 

İmanla beslenmeyen ahlak, su üstüne yazı yazmak gibidir, asla kalıcılığı yoktur. Münkeri terk güçlü ahlak ister. Güçlü ahlak ise güçlü imanı gerektirir. Hele münkerle mücadelede güçlü iman olmazsa olmaz şarttır. 

FETÖ elebaşının, “yüzünü gösteren kadın benim öz yeğenim de olsa benimle alakası yoktur”dan başlayan ve “baş örtüsü teferruattır”a kadar savrulan gel- git hezeyanlarıyla bu toplum kırk yıl oyalandı durdu. Dinin bütün emir ve yasaklarıyla ilgili aynı tezattaki savruluşlar, içki, kumar, zina, hırsızlık, yolsuzluk, adam öldürme gibi münkerleri irtikap ile birbirini takip ederken de toplum ona olan hüsnü zannı sebebiyle ya sessiz kaldı ya da bir hikmeti vardır, diyerek devekuşu misali yanlışlarda hikmet aradı.  

Türkiye’de ve diğer Müslüman ülkelerin pek çoğunda, münkerle aradaki setlerin yıkılmasında FETÖ’nün vebali büyüktür. Hoşgörü kavramının içini boşaltarak onu dinde tahrif, dinde laubalilik anlamıyla eşdeğer hale getiren bu hain örgüt ve bu hain örgütün elebaşıdır. Hoşgörü, senelerce sistemli bir şekilde dinden ve dini hassasiyetlerden uzaklaşmaya paravan yapılmış ve bunda başarılı da olunmuştur. Yaşanan ve yaşanmakta olan ahlaki çöküntü, FETÖ’den geriye kalan kötü miraslardan sadece biridir. 

 FETÖ, bütün dünyayı saran şeytani manyetik alanıyla yeryüzünü fesada veren ve bu nedenle de büyük fitnenin başımıza sökün edip gelmesine sebep olan lanetliler topluluğudur. Allah, bütün ümmeti bu büyük fitneden korusun, muhafaza buyursun. 

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Mustafa

Latif beyden nefis bir FETÖ analiz yazısı daha. İbretle okudum. Teşekkür ederiz

Mukayese

Hangi Sahabe hizmet için lüzumlu diyerek kul hakkı yedi. Hangi Ashab önceden kurgulanmış tuzak himmet toplantılarıyla yardım topladı. Onlar Aleniyet ilkesini mi çiğnedi. İstisnaları vakayı adiye mi yaptılar. Hizmet için başlar mı açıldı? Oysa şakirt "Hz Mesih e tabi oldum" diyerek gözlerini yumdu.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23