• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Latif Erdoğan
Latif Erdoğan
TÜM YAZILARI

Bağ bozumu...

10 Ekim 2020
A


Latif Erdoğan İletişim: [email protected]

Ömer b. Abdülaziz, vefat etmiş bir dostundan dolayı yakınlarına gönderdiği taziyesinde der ki: Herkes için bu dünyada dolduracağı bir çukur vardır. Ölü oğlu ölüleriz. İşte şimdi de bir ölü, bir ölüye bir ölüden dolayı taziyede bulunuyor. 

Bağ bozumu yaşıyoruz. Sevdiklerimiz,  birer örnek kabul ettiklerimiz bir bir bu fani dünyadan beka alemine dönüş yapıyor. Biliyoruz vakti geldiğinde bizler de aynı dönüşü yaparak, bundan sonra bizleri bekleyen alemlerde yolculuğumuzu sürdürecek ve hakkımızda verilecek hükmü yaşamak üzere ebedi alemdeki yerimizde ebet- müddet hayatımızı devam ettireceğiz. Fakat yine de ayrılıklar içimizi burkuyor, kalbimizi hüzünle dolduruyor ve gözyaşlarımızın feveranını engelleyemiyoruz. 

İki sevdiğim insanı art arda yitirmenin bendeki tesiri de öyle oldu. Kısa bir süre önce Vahdet Yılmaz Abiyi beka alemine yolcu etmiştik. Geçen Cumartesi de Mehmet Fırıncı Abiyi yolcu ettik. Her ikisine de Allah’tan rahmet, yakınlarına ve dava arkadaşlarına sabr-ı cemiller niyaz ediyorum. Ruhları şad, mekanları cennet, makamları ali olsun. 

Bende bıraktığı intiba ile söyleyecek olursam, Vahdet Yılmaz Abi, örnek bir şahsiyetti. Ondaki ruh inceliğini daha ilk gördüğünüzde sezerdiniz. Bilgilendirmelerini öğrenme formatında yapabilen, muhatabına yapacağı telkinleri muhatabının bizzat kendisine yaptıran fıtri bir eğitimci kabiliyetine sahipti. Çocukla çocuk, büyükle büyük olabilme kabiliyeti açısından ise ender bir yaradılışa sahipti. Mütevazı idi. Dünya hayatına metelik vermezdi. Yardımseverdi. Düşenin ve darda kalanın yanında Hızır gibi aniden belirir, yapılması gerekenleri bütün şartları zorlayarak yapardı. Hakperestti. Hakkın hatırını hep ali tutardı. Nitekim FETÖ elebaşına karşı öncesinde duyduğu şedit muhabbeti,  onun haksızlığını gördüğü ilk anda kesti  ve hak adına olması gereken yerde durdu ve bu tavrını da hiç bozmadı.    

FETÖ elebaşının meşhur beddua seansı sırasında meğer o da oradaymış.  Kendisinin bana anlattığına göre aralarındaki çok eski hukuka hürmeten ziyaretine gitmiş.  FETÖ elebaşı bedduaya başlayınca  içinden “Makus eyle Allah’ım; kendisine döndür Allah’ım” demiş ve orayı terk etmiş.     

Vahdet Yılmaz Abi, insan sarrafıydı. İstidat ve kabiliyeti hemen keşfeder ve ehliyetli insanlar yetiştirme maksadıyla keşfettiği istidat ve kabiliyetlerle yakından ilgilenirdi. Bir şartla ki bu insanlar içtimai yönleriyle hangi konuma gelirlerse gelsinler onun onlardan zerre kadar beklentisi olmazdı.  

Mehmet Fırıncı Abi, Üstad Bediüzzaman’ı da görmüş, onun sohbetlerinden insibağ yoluyla azami ölçüde istifade etmiş ve kendisini bütün mahiyetiyle Kur’an hizmetine adamış yekpare bir dava adamıydı. Zekiydi. Kıvrak bir zekaya sahipti.  Hazır cevaptı.  Nezihti.  Basiret ve feraset sahibiydi.   Çok fazla denecek ölçüde mütevazı idi. Sade bir hayatı vardı.  

Bana kendisi anlatmıştı. Bir gün Eşref Edip’le kol kola yürürken, Eşref Edip aniden sormuş: Ben, demiş, Bediüzzaman’la o kadar yıl beraber oldum; fakat hiçbir kerametini görmedim. Sen hangi kerametini gördün de ona bu kadar bağlandın? Fırıncı Abi cevap vermiş: Büyükler birbirine keramet gösterir mi göstermez mi ben bilmem.  Fakat bana şu anda bile kerametini gösteriyor. Bak, Eşref Edip gibi maruf, meşhur, usta erbab-ı kalemle benim gibi bir fırıncı çırağını kol kola  gezdiriyor. 

O, benim için her şeyden önce, kendisiyle bütün dertlerimi paylaşabileceğim emin bir dosttu. Hem kızımın hem oğlumun nikah şahitliğini yaptı. İyi günümde de kötü günümde de hep yanımda oldu. Ne zaman davet etsem, iki eli kanda olsa bile icabet etti. Kapısını bana hep açık tuttu. 

Fırıncı Abi, dava heyecanını hiç kaybetmemiş bir aksiyon insanıydı. Ufku açıktı. Kendini aşmış insandı. Bulunduğu ortamda ayrıca kendini hissettirmez, insanlardan bir insan olmayı çok iyi başarırdı. Düşüncelerini kabul ettirme gibi bir zaafı asla yoktu. İstişareye çok önem verir, münferit karar vermelerden uzak dururdu.  

FETÖ ile mücadelenin öncülerindendi. Daha yetmişli yıllarda FETÖ elebaşıyla arasına rezerv koymuş ve bu tavrını asla değiştirmemişti. Eğer, her ikimizin de FETÖ tarafından kuşatıldığımızı bilmemize rağmen, sırf hayati öneme sahip olduğu için ve canımız pahasına başlattığımız bir çalışmayı tamamen hayata geçirebilseydik FETÖ hem bu kadar palazlanamaz hem de tahribatı bu kadar yıkıcı olmazdı. Fakat, henüz açıklamayı uygun bulmadığım iç içe girmiş karmaşık ihanetler ve o günkü şartlarda güç dengesinin tamamen FETÖ lehinde olması sebebiyle söz konusu çalışma akim kaldı. Ve zaten birkaç yıl sonra da FETÖ’nün zalimliği gayretullaha dokundu, 15 Temmuz’a uzanan süreç başladı ve bu hainler güruhu ilahi bir kahırla müstahak oldukları tenkile uğratıldı.   

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Sungurlar Kırkıncılar Vahdetler Fırıncılar

Hepsinden Allah CC razı olsun. Risale i Nur un sadık ve ihlaslı talebeleridir.

Adalet mi

Değerli hocam, ben imam hatipliyim. 90 lı yıllarda Şevki Yılmaz'ın ve H.Huseyin Ceylanin video kasetlerini alıp köy köy gezerek dinlettim ama bugünler içinmi. At izi it izine hâlâ karıştırılıyor. Kurunun yanında yaşta yanıyor. Zulüm artarak devam ediyor. İnsan kendi seçmenine zulüm yaparmı. Ak partililer eziliyor AKP liler saltanat sürüyor. Mazlumun sesini duyan yok. Kendi iktidarımızda zulme uğrayan biziz. Minareyi biz yaptık ezanı başkaları okuyor. Adalet mi ? Sadece cuma hutbelerinde anlatılıyor. Toplumda en huzurlu yaşayanlar ayyaşlar sarhoşlar, değen yok dokunan yok. Fetonun B plânı devam ediyor. Allah sonumuzu hayır etsin. Hamallık ki sonunda ne rütbe var ne de mal...
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23