• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Kıvanç Tığlı Bulut
Kıvanç Tığlı Bulut
TÜM YAZILARI

Ergenlerde çekingenlik ve travma ilişkisi

23 Kasım 2014
A


Kıvanç Tığlı Bulut İletişim: ,

Danışanım Zeliha; Anadolu Lisesi 9. sınıf öğrencisiydi. Okul rehber öğretmeninin isteği üzerine bana danışmanlık merkezine gelmişlerdi. Her zaman yaptığım gibi ailesiyle beraber Zeliha’yı odaya aldım. Öncelikle danışanımdan kendisini seansa getiren sorunun ne olduğunu sordum. Zeliha söze şöyle başladı; “Kıvanç abla, ben lisede okuyorum, derslerim iyi, ancak derslerimde sunum yaparken veya sözlülerde ellerim titriyor, çok heyecanlanıyorum, bildiklerimi sınıfa aktaramıyorum. Bu durumumdan dolayı çok utanıyorum, sanki herkes bana bakıyormuş gibi hissediyorum. Ayrıca çok fazla arkadaşım yok, samimi dostluklar kuramıyorum. Arkadaşlarımın yanlışlarını gördüğüm zaman hemen ondan soğuyorum, kimseye güvenemiyorum.”

Zeliha’yı tek aldığımda aramızda şöyle bir konuşma geçti;

-Çekingenim derken, bana biraz bu kelimeyi açar mısın? Bakalım ikimiz de bu kelimeden aynı şeyleri anlıyor muyuz?

-Ben arkadaşlarımla konuşurken heyecanlanıyorum, özellikle öğretmenlerimle konuşurken çok çekiniyorum, sınıfta bildiğim şeyleri söylemek için bile parmak kaldıramıyorum. Resmen öğretmen beni kaldırmasın diye kafamı önüme eğiyorum. 

-Peki Zeliha hayatında en zorlandığın çekindiğin şey hangisi?

-Sunum yapmak, sunum yaparken ellerim titriyor, yüzüm kızarıyor. Yanlış yaparsam diye korkuyorum. Yani öğretmenin sorduğu soruya yanlış cevap verirsem, ya bana gülerlerse diye korkuyorum. 

-Peki daha önce başka bir arkadaşına böyle şeyler oldu mu?

-Evet, arkadaşım Arzu da çok heyecanlandı, ona gülmediler. Ama ben yanlış konuşsam bana gülerler, rezil olurum. 

-Peki, Arzu ile senin aranda ne fark var? Arzu ile seni, tahtaya çıktığında fiziksel özellikler dışında birbirinizden ayıran özellikler var mı? Üstelik sunuma çok iyi hazırlandığını söylüyorsun. Yani farkındaysan şartlarınız Arzu ile eşit. Bütün bunlardan sen ne anladın?

-Evet ikimiz de aynıyız galiba... Kaygılanmam yersiz... 

Zeliha ile bir sonraki seansta geçmişte onu üzen, rahatsız eden travmatik anılarını konuştuk. İlkokul 4. sınıfta ders sırasında çok tuvaleti gelmiş, öğretmenine söylemiş. Ancak öğretmeni dersi kaynatıyorsunuz diyerek onu tuvalete gitmesine izin vermemiş. Zeliha’da derste altına kaçırdığını, tenefüste ıslaklığının belli olduğunu ve tüm sınıfın kendisine güldüğünü, onunla dalga geçtiğini anlattı. 

Danışanım ile ilk altı seans Bilişsel-Davranışçı psikoterapi, son iki seansta travmatik anısını EMDR yöntemiyle çalıştık. 

Değerli okuyucular, çocuklarda ve gençlerde travma kaynaklarını sıralarsak;

Anne -babanın çocuğa karşı yaklaşımları, okulda alaya, akranlar ya da büyükler tarafından fiziksel şiddete maruz kalma, çocuk yaşta görmemesi gereken cinsel içerikli resim ya da görüntüler, evde ya da okulda duygusal veya fiziksel şiddet, cinsel taciz, çocuk yaşta yaşanan hastalıklar, anne babanın kaybı ya da uzun süreli hastalığı, babanın aşırı otoriterliği, anne-baba ayrılmaları ilk akla gelenler... olarak sıralayabiliriz. 

Örneğin, annesinin yaptığı şeyleri beğenmediğini ve büyük başarılar dışında yaptığı küçük şeyleri görmediğini algılayan bir çocuk bu deneyimlerin tesiriyle ergenlikte ancak çok başarılı olduğu durumlarda takdir edileceği hissine sahip olabilir ve enerjisinin büyük kısmını önemli gördüğü kişilerden büyük başarılar sağlayarak takdir almaya adayabilir. Böylece en küçük bir başarısızlık karşısında hayal kırıklığına uğrayıp, kendini mutsuz, başarısız hissedebilir. Burada, gencin ruhsal dünyasında uzun dönemli olumsuz etki oluşturan bir durum, o genç üzerinde travmatik bir etki oluşturmuş ve onun geleceğini etkilemiştir. 

Genellikle çocuklukta yaşanan olumsuz olay ya da maruz kalınan durum, kişi tarafından tamamen unutulur ve bilinçaltına atılır ya da olay ya da durum hatırlanmasına rağmen duygusal etkisi bastırılır. Bu, beynimizin biz farkında olmadan otomatik bir şekilde yaptığı müdahaledir. Böyle durumlarda  kişinin geçmişte yaşadıklarının şimdi yaşadığı sorun üzerinde etkisi olduğuna dair herhangi bir farkındalığı yoktur. Gencin geçmişinde yaşadığı bazı olumsuz travmatik anılar  olaylar onu, şimdiki hayatında panik, sosyal fobik, depresif, anksiyeteli yapabilir. 

Değerli okuyucular “Sosyal fobi” tedavisinde, özellikle “Bilişsel-davranışçı psikoterapi” çok etkili olmaktadır. Bunun dışında gence seanslarda “Sosyal Beceri eğitimi “ verilmelidir. Bu eğitimde; Dikkat ederek dinleme, hatırlama-konuşmayı başlatma sürdürme ve sonlandırma-bir talepte bulunma veya redetme-eleştirme veya eleştiriye tepki verme-görüş belirtme-kendinden söz etme -etkili iletişim-kendine güven gibi konular işlenmelidir. 

Gençlerimizin kendilerini rahatça ifade edebilmeleri ve özgüvenli olmaları duasıyla Allah’a emanet olunuz. 

PSİKOTERAPİST KIVANÇ TIĞLI BULUT

DNŞ TEL: 0 212 503 79 95-0 506 401 79 91 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23