• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Kıvanç Tığlı Bulut
Kıvanç Tığlı Bulut
TÜM YAZILARI

Yetersizlik ve bağımlılık şeması

16 Ekim 2022
A


Kıvanç Tığlı Bulut İletişim: ,

Değerli okuyucular, her insan, çocukluğunda sevginin beş temel öğesini hayatta kalmak, güvende hissetmek, tek başına yetebilmek için ebeveynlerinden almak zorundadır. Bu beş öğe; ebeveynleri tarafından dikkate alınmak yani varlığının kabul edilmesi, sevilmek, takdir edilmek, şefkat görmek ve kendini rahatça ifade edebilmektir. Kişiler, alması gereken ihtiyaçlarını eksik aldığında, onun hayatını olumsuz yönde etkileyecek şemalara sahip olmaya başlar. 

Şemalardan biri olan bağımlılık ve yetersizlik şemasında kişi, hayatını tek başına sürdürmekte zorlanır, hayatıyla ilgili önemli kararlar almakta sıkıntı yaşar. Aldığı kararın hatalı olduğunu düşünür, bir şeye karar verirken önemli gördüğü kişilerin onayını almak ister. Beklenmedik bir durumda ani karar vermesi istendiğinde çaresizlik ve kaygı yaşar. Bazen kişiler, tek başına bir işi başlatamazlar.

Bağımlılık şemasının temel düşüncesi; “Beceriksizim bu yüzden başkalarından onay ve destek almaya ihtiyacım var. Tek başıma hareket edemem” dir. Bu yüzden iş yerinde patronu tarafından ek bir performans görevi verildiğinde panik yaşar, sorumluluğu almamak için yoğun çaba sarf eder. İş yerinde en küçük bir engellenme yaşadığında veya işler ters gittiğinde kolayca pes eder. Duygularını düzenlemede ve sakinleşmekte mantıklı düşünmede zorluk yaşar. Çalışma ve özel hayatında kendinden daha akıllı ve başarılı olarak gördüğü insanların onayına ihtiyaç duyar. Bir hatası olduğunda bunu büyütür, çabuk hayal kırıklığına uğrar, başarılı olduğunda da “Ne var bunda, bu görevi herkes başarır, bu iş zaten çok kolaydı” diye düşünür. 

Suat bey 35 yaşında, evli ve bir kız çocuğu babasıydı. Danışmanlık merkezine, kendini başarılı olarak hissetmeme, kendine güvensizlik, çekingenlik, hakkını savunamama, kilolu olma gibi sorunları için başvurdu. Bir kurumda muhasebeci olarak çalışıyordu. Bankada çalışırken, müdürü onu görüşme için çağırdığında, kalbi çok hızlı atmaya başlamış, eli ayağı boşalmıştı. Sanki, kendisine verilen görevle ilgili bir hata yapmış da müdürü onun için kendisini çağırmış gibi hissetti. Müdürüyle konuşma sırasında çok gergin ve stresliydi. Müdür, ona işiyle ilgili, çok küçük bir uyarıda bulundu, bu uyarıyı onu kırmadan, uygun bir dille söyledi. Ancak, Suat Bey, odadan çıktıktan sonra kendini üzgün yetersiz, sıkıntılı hissetti. 

Terapi seansında serbest çağrışım yoluyla, yetersizlik ile ilgili zihnini serbest bırakıp aklına ne gelirse gelsin paylaşması istendi. Suat beyin aklına kendini yetersiz hissettiği çocukluğundan bir sahne geldi. Bu sahne şöyleydi; İlkokulda okurken, okuldan gelip babasına öğretmeninin verdiği bir ödevle ilgili kâğıdı göstermişti. Babası, kendisine “Öğretmenin sana bu notu vermiş, ödevini beğenmiş ama, şurasını şöyle yapsan daha iyi olurdu. Ben senin gibiyken, derslerim çok daha başarılıydı “ demişti. Yani, baba, çocuğunun, kendisi tarafından onaylanmak, takdir edilmek ihtiyacını karşılayamamıştı. Suat bey bu sahneyi anlatırken göz yaşlarına boğuldu ve babasına karşı öfke hissetti. Seansta, danışanın babasıyla ilgili bu olumsuz çocukluk yaşantısını çalışmak ve duygularını boşaltmasına yardım etmek için, “Boş sandalye tekniği” uygulandı. Suat bey böylece, babasıyla ilgili olumsuz çocukluk yaşantısını tekrardan deneyimleyip, duygularını, babasından beklentilerini, onun karşılayamadığı ihtiyaçlarını paylaşabildi.

Bağımlılık şemasına sahip kişi, bazen bu şemayı telafi için, yetersiz hissetse bile, her şeyi tek başına yapabileceğini düşünür. Herhangi bir konuda başkasına güvenmez. Yeni bir işe girmede veya yeni bir karar almada gerektiğinden fazla atılımcı davranabilir. Ama işler yolunda gitse bile içinizden bir ses “yine başaramayacaksın” der.

Kişi bağımlılık ve yetersizlik şemasına sahipse, şema kimyası gereği hayatında eş olarak, kendinden güçlü, baskın karakterde kişileri seçer. Kendini koruyabilecek güçte kişiler, ona daha çekici gelir. Kişi, girdiği tüm ortamlarda becerikli, güçlü eşinin yanında olmasını ister, adeta onun gölgesine sığınır. Ancak bağımlı kişinin eşi veya partneri boğulma, işgal edilme hissi yaşar ve öfke duygusu hisseder. Bu şemaya sahip kişinin partneri, kendisine anne veya babası gibi davranır. Partnerine ebeveynlik yapmaktan eş memnuniyet duyar, ancak sizin kendiniz olmanıza izin vermez, sizi çoğunlukla kırıcı bir şekilde eleştirir. Siz de kendinizi partnerinize karşı, her şeyde; onun onayına, korunmasına muhtaç bir çocuk gibi hissedersiniz. Böylece ilişki karı-koca ilişkisi değil, ebeveyn- çocuk ilişkisine dönüşmeye başlar ve evliliğinizde büyük sorunlar, uzaklaşmalar, yalnız hissetmeler oluşmaya başlar.

Kişinin kendine zarar veren bu şeması, düzenli bir psikoterapiyle düzelir. Kişiye daha pek çok teknik gibi, özgüvenli olması, daha bağımsız hareket edebilmesi, daha güçlü hissetmesi için “Ego geliştirici hipnoz” uygulanır. Terapilerde Hipnoterapi, Duygu odaklı terapi, Bilişsel davranışçı terapi, EMDR, Regresyon terapisi gibi terapi teknikleri, danışanın ihtiyacına göre uygulanır.

Daha özgüvenli ve girişimci olabilmeniz duasıyla Allah (c.c)’a emanet olunuz.

PSİKOTERAPİST KIVANÇ TIĞLI BULUT

DNŞ. TEL: 0212 503 79 95- 0506 401 79 91

İnstagram paylaşımlarımı @ psikolojikdanismankivancc hesabımdan takip edebilirsiniz.

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Uğur

Sayın Tığlı Bulut, buradaki birader bana yakın yaştaymış. Şimdi burada sormak lazım: Babalar ve hatta anneler zaten öteden beri hep böyleydiler, çocuklarına ve özellikle oğullarına bu şekilde beğenmez ve onaylamaz konuşurlardı. Kanaatimce bunun temel sebebi şudur ki geleneksel babalar ve anneler çocuklarını hayattan yapay şekilde korumayı değil, hayata karşı hazırlıklı çetin ceviz kılmayı ararlar. Düşünün ki özellikle babalar eski kuşaklarda da böyleydi, ama bu çıtkırıldım bağımlı şahsiyet ve özellikle bağımlı erkeklik, ki ben kendim de bundan veya bunun benzerlerinden azade olmadım, bizim kuşakta göze çarpacak hâle geldi. Kendimden biliyorum: Benim atalarım, ki normalde şahsiyetçe ben onlara çok benzerim, hiç böyle bir şey yaşamadıkları hâlde ben belki aynen bunu olmasa bile benzerlerini yaşadım ve bir süredir Kur'an'a ve Sokratesçi-Stoacı felsefeye dayalı yoğun özterapiyle bunları aşmaya çalışıyorum. Neden böyle oldu? Demek ki asıl problem çocukluğumuzda değil. Problem insan kalitesinde de değil. Düşünürseniz, karakterce ve şahsiyetçe bizim kuşağın öncekilerden eksiği yok. Demek ki problem MEVCUT ŞARTLARDA. Bakın, verdiğiniz örnekte de her şey ayan beyan: Bizler kendimizi güvende göremiyoruz ve dolayısıyla "özgüvenli" olamıyoruz, çünkü modern kapitalist "disiplin" ve "güvenlik" toplumu altında, kapitalist zenginler ve onların memurlarınca on yaşında çocuklardan beter şekilde sürekli gözetleme ve sözde eğitilme altında, sürekli disiplin altında hırpalanaduruyoruz. Bu şartlar altında özgüvenli olabilmek için ya arkanız aşırı sağlam olacak ya sosyopat kabadayı olarak yetişmiş olacaksınız ya da yoğun hikmet özterapisiyle büyük bir tevekkül ve sabra ulaşacaksınız. Bu arada, verdiğiniz örnekte, özgüvensiz adama kadın elbette en iyi ihtimalle sabreder, ama sabrederken de onu küçümseyip eziyet verir, çünkü kadın biyolojik psikoloji (sözde "evrimsel" psikoloji) gereğince kendinden güçlü, kendisine katkı yapacak erkek ister. Şimdiki kapitalist feminist şartlar altında göz boyayıcı psikopat magandalar bile kadınlara bu güçlülük imajını en fazla birkaç sene verebilirken kapitalist disiplin çarkı altında özgüvensiz kılınmış erkek nerede verecek?
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23