• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
İlhan Oral
İlhan Oral
TÜM YAZILARI

Mazlumun sahibi

08 Ocak 2017
A


İlhan Oral İletişim: [email protected]

Kâinata, varlıkların yaratılışına ve yönetimlerine Allah’tan başka sahip çıkan yoktur. Bunu gerçek yüzü ile görüp algılamak için aklı, rantabl çalıştırmak şarttır. Fakat çoğu kez akıl yeterli değildir. Hele yalın akıl, sağlıklı mantık önermeleri kurmak için tam donanımlı değildir. Aklı yaratan ve donanımını kazanması için ona kılavuz gönderen Allah Teâlâ’dır. Onun için Allah Teâlâ’dan başka hiçbir güç, yönetimde etkin değildir. Çünkü kâinatta olan her şeye, her tür gelişime ve alanlarda kalplere mutlak hâkim olan ancak yalnızca O’dur.

 Dünyanın en kapsamlı küresel güçleri her hangi bir konu hakkında toplanır, mazlum milletlerin çektiği zulmü kaldırmak için görüşürler. Sonunda hiçbir şey olmamış gibi dağılır giderler. Peşinden mazlum ve mağdur millet daha fazla zulme ve sömürüye mahkûm olur. Korunma direnci kırılır ve mazlum sahipsiz kalır. Mazlum kılavuza bakmadığı için sızlanır.

Bu yirmi birinci asırda en çok mazlum durumuna düşürülen, en çok sömürülen ve en çok masum insan kanı akıtılan ülkeler maalesef İslam ülkeleridir. Enkaz altında ezilmiş ve pestile dönmüş bebeklerin yürekleri burkan hallerini, özellikle demokrasi havarileri görmüyorlar. Anaların dayanılmaz acıları ve çığlıkları, dünyayı ayağa kaldıracak manzaralardır. Bu acı manzaraları görmedikleri gibi bir yere sıkışmış balinayı kurtarmak için dünyayı ayağa kaldırmaya çalışan ikiyüzlü hümanistleri kıs kıs gülerek çirkin suratları ile sırıtmaktadırlar.

Pekiyi Allah, mazlumun sahibi değil midir? Elbette sahibidir. Öyleyse bugün müslüman olup da dünya milletlerinin içinde en çok zillet hayatı yaşayan, bu karakışta şehirleri başlarına yıkılan insanların tamamına yakını müslümanlar değil midir? Maalesef görünen köy kılavuz istemez. Ancak sahibin, sahipliği hesaba katılmadan bu işin gerçekleşmesi imkânsızdır. Çünkü bunun kanunu vardır. Resulün davetini, aranızda birbirinize yaptığınız çağrı gibi tutmayın. İçinizden birbirini siper ederek sıvışıp kaytaranları, Allah biliyor. Bunun için, Resûlun emrine aykırı hareket edenler, başlarına bir belâ çarpmasından yahut kendilerine acıklı bir azap isabet etmesinden sakınsınlar. (Nûr:24/63) Eminim farkındasınız. Haklı olarak diyeceksiniz ki artık buna başka bir şey eklemek gerekmez. Belki evet. Amma bizi düşündürerek uyarması açısından bakınca, Rabbimizin başka bir noktaya ilgimizi çektiğini görüyoruz. Ey Resûlum de ki: ben sizi ancak vahyi ile korkutup çekindiriyorum. Fakat sağır olanlar ise korkutulup çekindirildikleri zaman daveti işitmezler. (Enbiya:21/45) İşte burada şuurlu müslümanın dertleri depreşmeye başlar. Allah sevdiğini yüzüste bırakmaz. Sevdiklerini perişan etmez. Onların çil ordusu gibi dağılmasına razı olmaz. Çünkü Allah Teâlâ’nın sevdiklerine vaadi vardır. Bu vaadi daha anlaşılır bir şekilde dile getirmek için Yûnus suresine bakalım. Ey Resûlum! De ki: “bakınız göklerde ve yerde olanlar nelerdir?” İman etmeyen bir kavim için ayetler ve korkutucular bir fayda sağlamaz. Onlar sadece kendilerinden önce gelip geçenlerin başlarına gelen günler gibisini mi bekliyorlar? De ki: O halde bekleyin, ben de izinle beraber bekleyenlerdenim. Sonra biz peygamberlerimizi ve müminleri kurtarır huzura kavuşturur. Böylece müminleri kurtarıp huzura kavuşturmak bizim üzerimize bir haktır. (Yûnus:10/101- 103) Azîz ve Celil Allah Teâlâ müminleri her tür sıkıntı, zillet, baskı ve zarardan kurtarıp huzura kavuşturacağını vaad ediyorsa ki yüzde yüz doğrudur. Öyleyse müslümanların bugün ki perişan hali neden? Bunun cevabı yine Kur’an-ı Kerim’de

Ey müminler! Din kardeşlerinizden başkasını dost edinmeyin: Onlar size fenalık yapmakta, fesat çıkarmakta kusur etmezler ve sıkıntıya girmenizi isterler. Onların size karşı olan kin ve düşmanlıkları ağızlarından dökülmüştür. Kalplerinde gizledikleri kin ve düşmanlık ise daha büyüktür. Eğer düşünüp anlayacak şekilde aklınızı kullanacak olursanız onların düşmanlıklarına ait ayetleri açık açık beyan ettik. (Âli İmran: 3/1118) Kaldı ki Mülkün ve hükmün sahibi Allah Teâlâ ısrarla Resûlüne tabi olunmasını telkin eder. Ey Resûlüm de ki: “Eğer Allah’ı seviyorsanız bana tabi olun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah bağışlayan, esirgeyendir” (Âli İmran:3/31) Evet, Allah’ın sevdiği sahipsiz kalmaz, zelil olmaz. Esselamu aleyküm.     

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23