• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
İlhan Oral
İlhan Oral
TÜM YAZILARI

Hain lider, şaşkın asker

30 Temmuz 2016
A


İlhan Oral İletişim: [email protected]

Nerde o inandığı için ölümden korkmayan ve yüreğinde korkudan kırıntı bulunmayan, gözü pek, yüreği mangal, iradesi çelik o Türk askeri? Be hey döküntü çapulcular! Davanız ve hedefiniz ne idi. Size bu emri verenin azat kabul etmez bir köle olduğunu bilmiyor muydunuz? Nasıl çıktınız bu yola ve ne hale düştünüz, farkında mısınız? Kuduz gibi saldırdınız, uyuz gibi kaçtınız. Siz Türk askeri mi idiniz? Çil ordusu gibi dağılıp kaçışınız ibretlik idi. Hadi be! Üzerinizdeki üniformadan utanmadınız mı? Evet, siz Türk askeri ha! Hem bu halinizle asker olmanız da söz konusu olamazdı.

Evet, bunun böyle olması kaçınılmazdı. Çünkü darbeye kalkışmadan önce hep sinsi idiniz, kalleşlik peşinde idiniz, hainlik artık ruhunuza sinmişti. Darbe teşebbüsü ile zâlim oldunuz. Harekete geçtiniz kuduz köpek gibi bilinçsiz saldırdınız. Hiç tutarlı değildiniz. Yırtıcı bir hayvan kadar haysiyetli değildiniz. Çünkü liderinizin yaptıkları sizin yaptıklarınızdan daha iğrençti. Öncelikle münezzeh İslam dinini alçakça ve düşmanca kullanan sonra Bediuzzaman ve eserlerini şirretliğine alet eden Fetullah Gülen de bir hain olarak kendini rezil ve sizi de perişan etmekten çekinmedi. Daha önceleri de bütün manevi değerlere ve yerli gelişmelere düşmanca tavır koymuştu. Necmeddin Erbakan millî kalkınma hamlelerine hız verdiği dönemlerde, onu engellemek için Bülent Ecevit’i desteklemekten hiç çekinmemişti. Baştan beri hemen hemen hiçbir hayır kurumu ile ilgi kurmamış ve tamamen müslümanlara sırt çevirmişti. Bununla yüzeysel olarak İslam’ı savunuyor, gerçekte özlemini çektiği İslam düşmanı ülkeye kaçıp sığınmayı tasarlıyordu. 

Fetullah Gülen, anlattığı İslam ile hiç barışık olmadı, daima ona ters olarak ve müminlere düşman tavrı ile yaşamayı yeğledi. Mülkün ve hükmün yegâne sahibi Allah Teâlâ, Tevbe süresi 119. ayette; “Ey müminler! Allah’tan ittika edin ve sadık olanlarla beraber olun” buyurarak müslümanı belirli ve emin bir kulvara yerleştirmektedir. Mevlâmız Allah Teâlâ, Hucurat süresi 15. Ayette de inancında, sözünde, özünde ve eylemlerinde sadakat sahibi olanları; “Esas müminler ancak o kimselerdir ki, Allah’a ve Resulüne iman ederler sonra imanlarında şüpheye sapmazlar, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla savaşırlar. İşte (sözünde, özünde ve eylemlerinde) sadık olanlar onlardır.” Bu ayetler dikkatle okunduğunda gerçekler açıkça ortaya çıkacaktır. 

Eğer Fetullah Gülen, Kur’an’ın tanımladığı mümin olsaydı, İslam’ın izzet ve şerefi hususunda hiçbir tereddüde düşmeyecek ve ABD’nin gücüne, kuvvetine inanarak “büyük şeytana” sığınmayacak ve himayesi altına girmeyecekti. Aynı kıvamda, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in; “Mümin bir delikten iki defa geçmez” hadisi şerifince en azından Bin Ladin ve benzerleri örneğinde görüldüğü gibi İslam’a hizmeti, şeytanın rehberliğinde aramayacaktı. Kendine körü körüne inananları kuduz gibi hiçbir değer düşünmeden, hiçbir kurala uymadan saldırtmayacaktı. Farkına varmadan uşak ruhlu, azat kabul etmez köle tandanslı ve yabancı markalı asker bozuntuları, bir “höt” sesiyle arkalarına bakmadan kaçışmayacaktı. Ormanlara kaçıp izbe yerlere kümelenmeyecek, kadın elbisesi çalıp karılaşmayacak ve bir kısmı da milletin malı helikopteri gasp edip Yunana sığınıp zilletin bu kadarına da razı olmayacaktı. Elbette hain liderin, şaşkın askerleri böyle olurlar.

Bre Fetullah Gülen! Söyle şimdi bunca katliamı, bunca tahribatı niçin yaptın ve bunca boynu bükük yetimin babasını neden katlettin? Neden milletin malını ve hiçbir işgalci gücün bile yapmayacağı iğrençliği niçin yaptın? Milletin meclis binası ile alıp veremediğin ne idi ve niçin tahrip ettin? Sende zerre kadar vicdan kırıntısı kaldı ise kendini hesaba çek! İnandığın ya da inanmada bocaladığın Allah Teâlâ’dan ittika et, izzet ve şeref umup ettiğin şeytanlardan dön, inâbe eyle! Tevbe et! Yiğitçe kalk ülkene gel. Hesap ver. Yoksa mahkemei kübrâ daha ağır ve daha zordur. 

Şimdi gel, seni Abdullah Gül cumhurbaşkanı iken ve Tayyib Erdoğan Başbakan iken ülkene dönmen için davet ettiler, gelmedin, şimdi iaden için isteniyorsun gelmezsen bundan sonrası senin için daha hayırlısı olmayacaktır. Çünkü sen Allah Teâlâ’yı bıraktın şer güçlerden medet ummaya başladın, Hakkın yok amma çaren kalmadı. Çünkü sen vatanına, milletine, maddi ve manevi değerlerine ihanet ettin. Artık korkarak hareket etmek de senin biçilmiş kaftanın olmalıdır. Darbecilerine kaftan giydirdiğin de bunun açık delilidir. Yetmedi nice sana inanmış insanı ve çevrelerini perişan ettin, yuvalarını viraneye çevirdin. Sana Türkiye yetmedi şimdi de Kırgızistan’a çullanmak istemişsin.  

İnsan hayır istemekten usanmaz da kendisine bir şer dokunuverse hemen ümidini kaybeder, ye’se düşer… Ve insana nimet verdiğimiz zaman yüz çevirir ve böbürlenir. Ona bir kötülük dokunduğu zaman ise artık derin bir duacı olur.”  (Fussilet: 41/49,51) Bu duanın da Allah’tan değil şer güçlerden oluşu, korkunç bir bahtsızlıktır. Umulur ki, bunlar Fetullah Gülen’e ve inananlarına ibret veren bir ders olur. Bütün dünyadaki askerlerine de! Bunları yazmaya dilim varmıyor amma mecbur olduğumu da kabul etmeliyim. Esselamu aleyküm

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23