• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
İlhan Oral
İlhan Oral
TÜM YAZILARI

Diyanet ve toplum (3) 

26 Şubat 2017
A


İlhan Oral İletişim: [email protected]

Din, insanın aklını, nefsini, neslini ve tüm değerlerini koruyan ilâhî sistemdir. Bütün müslümanların bu hakikati topluca kabullenip topluca uygulamaları imanlarının gereğidir. Rabbimiz Allah Teâlâ’nın emri müslümanların birliği, bilinci ve eylemidir.

 Kalp gözümüzü açarak ve akıl aktivitelerimizi tam kapasite çalıştırarak baktığımız zaman çok hassas olmamız gerektiğini göreceğiz. Küçüğe merhamet etmek ve büyüğün hakkına riayet etmek, müslümanın imanla ilgili görevidir. Bu açıdan bakınca sorumlular üzerinde tüm toplumun ötelenemez ve savsaklanamaz hakları vardır. Günümüzde aile korkunç bir dejenerasyon dönemini yaşıyor. Başıboş kalmış bir toplum, moloza dönüşür ve iğrenç bir görüntü sergiler. Görgülü eski nesil insanlar bir bir çekip gittiler, Geleneksel ahlâkî değerleri olan köy toplumu şehirlere ve yurt dışına göç ettiler. Oralarda yozlaşma farklı boyutlarda gelişmiş ve insanları kabullenilmez kişiliğe sürüklemiştir. Üzerinde otokontrol etkisi kalmayan nesillerin çoğalması işin vahametini açıkça göstermektedir.

Hele bunların üstüne üstlük medyada özellikle televizyonlarda sergilenen izdivaç programları ve kısırlaştırma operasyonları toplumu muhtemel çöküntüye yaklaştırmaktadır. Adı izdivaç programı fakat gerçeği reyting çılgınlığı olan bu programlar ciddi evlilikleri temelinden sarsmaktadır. On sekiz yirmi yaşlarında çılgın kadınlar, evlenme tuzağına çektiği erkeğe görülmemiş hakaretler yağdırıyor, aşağılıyor, yalanlıyor ve üzerine üzerine yürüyor. Erkek de karşı taarruza geçiyor. Curcuna kabarıyor ve sosyal cinnet girdabına dönüşüyor. Bir başka programda damızlık erkekleri, genç kadınlarla bir araya koyuyorlar. Yine iğrenç, yine dramatize sahneler! Hiçbir değerimizle bağdaşmayacak iğrençlikler! Bu ahlâk dışı cahiliye bataklıklarına karşı müslümanlar nasıl sessiz ve tepkisiz kalabilirler?

Milyonlarca âlimin mürekkebi ile yoğrulmuş, milyonlarca şehidin kanı ile renklenmiş ve nice mübarek idareci emeği ile kıvam bulmuş bu ülke insanına, bu yapılanlar ihanetten başka hiçbir kavramla ifade edilemez. Bir asırdan beridir yapılan bu asimilasyon çalışmaları, tam kök salmadan önce harekete geçmek kaçınılmaz bir görevdir. En başta bu görevi yapacak irade de Diyanettir. Devletin diğer ilgili kurum ve kuruluşları ve gönüllü kuruluşlar da bu alanda her biri kendi yerini almalıdır. Yoksa bu insan kanından, iliğinden, teninden beslenen insan vampirleri sokak ortasında cereyan eden aile facialarını da ranta çevirir haber yapar ondan da para kazanırlar. Oysa fıtratın gereği olan izdivacı yüz yirmi dört bin peygamberin sonuncusuna gelen Kitapta Rabbimiz, tüm sorumlu müslümana görev vermektedir.

 İçinizden bekârları ve kölelerinizle cariyelerinizden evlenmeye müsait olanları evlendirin. Eğer fâkir iseler, Allah onlara fazlından rızık verir, ihtiyaçlarını giderir. Allah’ın ihsanı geniştir, O her şeyi bilen Âlimdir. (Nûr:24/32) Bu muhteşem emri veren Allah Teâlâ müslümanlara emrediyor, sorumlulara yol gösteriyor. İnsanları ifsat eden sömürgecilere meydanı bırakmayın uyarısında bulunuyor. Sömürgecilerin elinde kalmış aile, Kur’an’dan uzaklaştırılan yeni nesiller ve on bir milyon âdeta hurdaya çıkarılmış, emekli insan yüzüstü terk edilmiş durumdadır. Aynı zamanda sahipsiz ve ilgisiz kaldığı zehabına kapılan milyonlarca insan unutulmamalıdır. Yeniden Kitap ve sünnet ruhu ile canlanmalıdır.

 Allah Teâlâ; Ey iman edenler! Kendinizi ve aile halkınızı öyle bir ateşten koruyun ki, onun yakıtı insanlarla taşlardır. O ateşin üzerinde öyle melekler vardır ki, çok sert, çok güçlüdürler. Allah kendilerine ne emretti ise, ona isyan etmezler ve emredildikleri şeyi yaparlar. (Tahrim:66/6) Bu ilâhî görevi, bütün müslümanlar hassasiyetle, ciddiyetle üstlenmelidirler. Diyanete Aile Rehberliği adı altında proje sunmak için hazırız. Mahallî çalışmalar yaptık. Fakat bu çalışma kamuyu unutturur, endişemiz vardır. Onun için kamu görevi yapan Diyanetin bunu kamu hizmeti olarak kabul etmesi topluma yeni bir heyecan, yeni bir canlılık kazandıracaktır. Yetkililerin kendilerini aşmalarını ve yapılan teklifleri ciddiye almalarını bekliyorum. Gerektiği takdirde Diyanet öncülüğünde ve riyasetinde top yekün ve güçlü bir mücadele verilmelidir. Müslümanlar arasında birlik ve bütünlük gerçekleşmelidir. İnanıyorum ve ümitliyim. Esselamu aleyküm.              

 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23