• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
İbrahim Karataş
İbrahim Karataş
TÜM YAZILARI

Diplomasi terörü

13 Mart 2017
A


İbrahim Karataş İletişim: [email protected]

Günlerdir Almanya’nın ve Hollanda’nın diplomasi kurallarını ve demokratik sistemi nasıl keyfince ayaklar altına aldıklarını ibretle izliyoruz. Öyle bir kin ve nefret içindeler ki Türk bakanları bile neo-faşist engellemelere maruz bırakabilecek kadar ileri gittiler. Nazizm’in çocuğu Almanya ile Geert Wilders gibi İslam düşmanı gerzeklerin Hollanda’sı bakanlara adeta mülteci muamelesi yapıyorlar. Bağrına bastıkları FETÖ’cü ve PKK’cı teröristlerse iki ülkeyi birbirine düşürmenin verdiği keyfi çıkarıyorlar.

O Hollanda ki; 1995’te Bosna’ya sözde birkaç yüz asker göndererek Srebrenitsa kampındaki Boşnak sivilleri Sırplara karşı korumaya alacaktı. Fakat birkaç hediyeye bedel tüm kampı Sırplara teslim ederek 8373 sivilin katledilmesine aracılık ettiler. O gün Srebrenitsa’nın girişini terk eden Hollandalılar bugün bir Türk bakanı, kendi toprağı olan konsolosluk binasına almayıp geri gönderebiliyor.

Avrupa’da elçilikler ve konsolosluklar üzerinden bir diplomasi terörü yaşanıyor. Türkiye’deki kendi konsoloslukları ise teröristlerin yuvası haline gelmiş durumda. Geçtiğimiz günlerde Deniz Yücel isimli Alman Die Welt gazetesinin muhabiri tutuklandı. Bu gazeteciyi Kandil’de PKK liderleriyle yaptığı röportajlarından biliyoruz. Ayrıca devlet yöneticilerinin toplantılarında ipe sapa gelmez sorularıyla hafızalardadır. Ajanlık yapıldığı anlaşılınca Alman konsolosluğu kendisini bir ay boyunca sakladı. Ancak sonra baskılara dayanamayıp gazeteci görünümlü ajanı teslim etti. 

İstanbul’da bunlar olurken ABD’nin Adana Başkonsolosluğunda çalışan Hamza Uluçay isimli şahıs, Mardin’de halkı provokatif eylemleri yönlendirdiği iddiasıyla gözaltına alınıyor ve sonradan tutuklanıyor. Şahsın evinde 21 adet B,C,D,F,G,K,L serili bir dolarlar ele geçiriliyor. Şahıs PKK’lı, evinde FETÖ’nün kimliği bir dolarlar bulunuyor ve Amerikan konsolosluğunda çalışıyor. 

Başka bir Avrupa ülkesinin konsolosluklarındaysa yıllardır belli bölümlerde çalışan diplomatların sayısı son 4-5 senedir artış gösterdi. Mesela bir kişilik bir bölümde beş kişi çalışır hale geldi. İstanbul’daki konsoloslukta Suriye için kurulan bölümün masasında sadece 2-3 ay çalışıp geri dönen onlarca diplomat var. Oysa normalde bir ya da iki kişi gelir ve en az üç yıl çalışıp öyle döner ülkesine. Şu anda böyle bir durum söz konusu değil. Gelen birkaç ay çalışıp gidiyor ve yerine yenisi geliyor. Yazın önce konsolosluğa uğrayıp sonra şehir şehir dolaşan yabancı polisler var. Ayrıca turist gibi gelip sonra Ankara’daki elçiliğe gelip burada bir kaç hafta durduktan sonra bir minibüs kiralayıp arkasına motosiklet atıp günlerce gezdikten sonra çamurlu araba ve motorla dönenlerin bilgisi var. Nereye gidiyorlar, kiminle görüşüyorlar, ne yapmak istiyorlar bir tek kendileri biliyor.  

Bir kadın bakanı ve Türk basınını kendi ülkesinde bloke eden Hollanda’nın konsolosluğu demokrasi, basın, kadın hakları vs. gibi sözde bahanelerle Türkiye’deki marjinal muhaliflere yüklü miktarda para desteğinde bulunuyor. İskandinav ülkelerinin elçilikleri de benzer yardımlarda bulunuyor. Sokağa çıkan çapulcuları organize eden kurumların finansmanını Avrupa ülkelerinin elçilikleri yapıyor. Bu ihaneti diplomatik dokunulmazlığa sığınarak yapıyorlar. Hani şu bakanlarımıza çok gördükleri diplomatik dokunulmazlık.

Artık harekete geçmenin vakti gelmiştir. Kendi ülkemizde bulunan yabancı misyonların illegal faaliyetlerine karşı sıkı tedbirler alınarak işe başlanabilir. Fakat en çok da yurt dışındaki gurbetçi Türklerin organize edilmesiyle ilgili çalışmalara ağırlık verilmeli. Avrupa’daki gurbetçi kemiyetinin keyfiyetinden istifade maksimum düzeye çıkarılmalı. Milyonlarca gurbetçi seve seve ülkelerinin haklarını yaşadıkları ülkelerde savunabilir. Yeter ki organize olabilsinler. 

Geçtiğimiz gün Aile Bakanımız Hollanda’da konsolosluğa 30 metre mesafede bloke edildiğinde siyasilerimizden gurbetçilerin sokağa inmeleri için çağrıda bulunmalarını çok isterdim. Madem 15 Temmuz’un arkasındaki güçler uslu durmuyorlar, öyleyse Türkiye’deki tepkinin benzeri bir tepkiyle karşı gelinebilir. Böyle bir tepki uygulanmadıysa bile kenarda bekletilebilir. Ayrıca bakanlarımıza mülteci muamelesi yapan Avrupalıların kapılarında mülteci bekçiliği yapmanın lüzumunun olmadığı herhalde anlaşılmıştır. Yapılan mülteci anlaşması derhal iptal edilmelidir. Şer gelen diyarlara hayırla muamele etmenin alemi yoktur.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23