• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Prof. Dr. İbrahim Bektaş
Prof. Dr. İbrahim Bektaş
TÜM YAZILARI

Zulüm Çin’de de olsa size yapılmış kabul edin!

03 Temmuz 2015
A


Prof. Dr. İbrahim Bektaş İletişim: [email protected]

Ramazan’ın bereketli günlerini birer birer tüketiyoruz.

Koalisyon pazarlıkları paldır küldür devam ediyor. Ak-CHP, söylenmesi bile çok tuhaf olsa da ufukta parlatılıyor. Bu zoraki koalisyonla CHP bozuk sicilini “Ak-lar mı”, sanmam. İnşallah bir an önce belirsizlik ortadan kalkar.

Çünkü, Suriye “dönülmez akşamın ufkunda” çıkmaz labirentlerde meçhule doğru kulaç atıyor. 

İslam âlemi üzüntüden ağlıyor, bu durumun baş müsebbibi Batı ise sevinçten oynuyor.

Bizler, kuş sütü eksik iftar sofralarımızda göbeğimizi çatlatırken, bir zalimin zulmü ile inim inim inleyen, oruç tuttukları için canlarından olan kardeşlerimizin dramından bahsederek, tadınızı kaçırdı isem “affola”.

Kâinatın İncisi (sav), “İlim Çin’de de olsa gidip alınız (zayıf hadis)” buyurmuş, Amenna. Ancak, bugüne kadar, Dünya’nın birçok yöresini görmek istememe ve gezmeme rağmen, nedense “ÇİN” bana hep itici geldi.

Gidip-gezip gelenlerin anlattıkları da benim Çin hakkındaki kanaatimi değiştiremedi. 

Çünkü Çin bende hep, kaba, zorba, baskıcı, itici, sıkıcı, ezici, inkârcı gibi hisleri çağrıştırıyor.

Oraya giden onca Sahabe Efendilerimize (ra) rağmen bugün hala küfrün mutlak kalesi durumunda olması, benim hislerimde yanılmadığımı gösteriyor.

Belki ondan daha sinsi olmasına rağmen “bay USA” aynı hissi oluşturmuyor. Acaba çocukluğumuzdan beri, şuur altımıza enjekte edilen “Sam Amca” projesi mi etkili oluyor, bilmiyorum.

Çin’de tahmini olarak 250 milyon Müslümanın yaşadığı iddia ediliyor. Bunu doğrulamak şuan için mümkün değil. Çünkü Çin, bir yandan Batıya sempatik yüzünü bir sömürge aracı olarak gösterirken, diğer yandan kendi içinde olanca gaddarlığı ile “manevi değerlere sıfır tolerans” politikasını biteviye devam ettiriyor.

“Bir” ‘in en acımasız düşmanı olan bu zulüm imparatorluğunda, çocuk sayısı “bir” ile sınırlandığı için, aradan kontrol dışı sıyrılanların akıbeti cahiliye devrindeki kız çocuklarından beter.

Olan biteni eksiksiz bilmesine rağmen kapitalist çıkarlarını kaybetmemek adına Batı, “sleeping giant (uyuyan dev)” dediği Çin’i, uyandırmamak için olan gücü ile çabalıyor.

Ancak, kim ne yaparsa yapsın, “dev uyanıyor” ve her silkinişinde “bir uygarlığı” eziyor.

Tıpkı öz vatanları olan Doğu Türkistan’da yaşayan Müslüman kardeşlerimize yüz yıldır aralıksız olarak etmediğini bırakmadığı gibi.

Yerleşik kent yaşamına ilk geçen Türkler olarak kabul edilen ve sayıları yaklaşık 35 milyonu bulan Müslüman Uygur kardeşlerimiz, gün geçmiyor ki “bir katliamın” konusu olmasın.

Daha geçen hafta Oruç tuttukları için Çin polisince yapılan alçakça baskında 28 Uygur kardeşimiz şehit edilirken, yüzlercesi tutuklandı

“Ölen ölür kalan sağlar bizimdir” misali, bu acıları bile (birilerinin ifadesi ile) “kanıksadık”. 

Oysa ülkemizde oruç tutmayan biri, özellikle de yine oruç tutmayan bir provokatör tarafından bir saldırıya maruz kaldığında, yırtmadık yerlerini bırakmayanlarda, ne tuhaftır ki sırf oruç tuttukları için 28 Uygur kardeşimizin hunharca şehit edilmesine “çıt yok”

Hani siz “demokrattınız”, insan haklarından bahsederdiniz. Laikliğin aslında inanç hürriyeti olduğundan dem vururdunuz! Bu saplantılarınıza karşı gelenleri ise, yobaz, antidemokrat, baskıcı diye yaftalardınız. 

Niye zulüm Çin’den gelince suspussunuz? Yoksa siz hala Mao’nun köhne fikirlerine mi takılısınız? Veya zulme maruz kalanlar Müslümansa gerisi sizin için teferruat mı?

Çıkın ortaya bizce malumsa da, aramızdaki “bir delikten ikiden fazla ısırılan” kardeşlerimiz de gerçek kimliğinizi görsün, ne olduğunuzu anlasın (umarım).

Peşinen söyleyeyim ki, Efendimiz (sav)’in emrine uyarak ben sizlere katlanmaya devam edeceğim. Ancak bir farkla ki, artık “ne olduğunuzu ve ne olmadığınızı bilerek”.

Siz ne düşünürseniz düşünün. Umurumda değil. Ve artık önemsemiyorum da. 

Çünkü ben, Merhum Akif’in dediği gibi “Zulmü alkışlayamam –Çin’den de gelse– ve zalimi asla sevemem –Çin de olsa”. 

Dua’m ise, “Çin seddi ile zulümden kurtarılmış bu zulüm imparatorluğunun, geçmişini düşünerek, insanlara uyguladığı asimilasyon ve baskıdan vazgeçmesi”dir.

Hadi! Hayırlı Ramazanlar…

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23