• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Prof. Dr. İbrahim Bektaş
Prof. Dr. İbrahim Bektaş
TÜM YAZILARI

Umut olanlar umutsuz olamazlar

06 Ocak 2017
A


Prof. Dr. İbrahim Bektaş İletişim: [email protected]

Kaos planı devrede.

Âdem (as) yaratıldığında İblis, “Secde et (Kehf 50)” emrine uymayarak, şeytanlaştığından beri, “Dünya’da Müslüman’a rahat yüzü göstermeyeceği” anlaşılmıştı.

Hz. İbrahim, Allah (cc)’a verdiği sözü yerine getirmek için oğlu Hz. İsmail’i kurban etmeye Mina’ya götürürken de, bu kutlu vazifeyi engellemek için yapmadık edepsizlik bırakmadı.

Ama başaramadı.

Hz. Yusuf’u kardeşlerine kuyuya attırdı.

Lakin Allah’ın sadık bir elçisi ve Mısır’ın sevgili azizi olmasını engelleyemedi.

Kâinatın Efendisi Sevgili Peygamberimiz (sav) döneminde de “iki ayaklı avaneleri” ile birlikte çalıştı çabaladı.

Yaptırmadık rezillik bırakmadı.

Ama yine başaramadı. 

Hiç şüphesiz, insanların “Hak davadan” kaçmasında, O’nun katkısı inkâr edilemez.

Ancak O’na rağmen, bugün İnsanlık âleminin 3’te 1’i hidayet üzeredir.

Durum böyle olunca, gidişattan pek de memnun kalmayan şeytan, Kıyamet yaklaştıkça hırçınlaşarak bulduğu her fırsatı değerlendirmek için çırpınmaktadır.

Diyeceğim o ki, Kıyamete kadar, şeytan şeytanlığını yapmaktan vaz geçmeyeceğine göre, biz insanlığımızı yapmak zorundayız.

Özellikle son yıllarda ülkemiz ve İslam âlemi olarak büyük badireler atlatıyoruz.

Mel’un terör belimizi büküyor.

Hafta geçmiyor ki, toplu bir terör kıyımı yaşanmasın.

İslam Dünyasında yaşananlar, vicdanımızı sızlatıyor.

Her gün katledilen kardeş görüntüleri, ciğerimizi dağlıyor.

Özellikle, Müslümanların birbirine olan husumetleri, ümidimizi kırıyor.

Bazen, “artık iflah olmayız” diyerek, yolun sonuna geldiğimizi bile düşünüyoruz.

Sadece bizde değil, Âlemi İslam’da da manzara üç aşağı beş yukarı aynı minval üzere devam ediyor.

Peki, bu acı tablo karşısında gözyaşı dökmekten, sızlayan vicdanımızı teskin etmekten, yanan yüreğimize su serpmekten, daha kötüsü olmadı diye teselli olmaktan, çaresizce ellerimizi ovalamaktan” öteye yapacağımız bir şey yok mudur? 

Pekâlâ var. 

Hem de çok şey var.

İşe “Ümidimizi diri tutmaktan” başlayabiliriz.

Çünkü Yüce Allah (cc), Kitab-ı Kerim’inde, “Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin (Zümer 53)” diye emrederek, en çaresiz anında bile bir Müslüman’ın sahipsiz olmadığını vurgularken,

Allah Resulü (sav) de Hadis-i Şeriflerinde “Mü’minin kalbinde korku ile ümit toplandığı müddetçe, Allah-u Teâla o kuluna ümit verir ve onu korktuğundan emin kılar” buyurdukları halde, 

Şah-ı velayet Hz. Ali Efendimiz (ra) “Günahkâr olmaktan daha tehlikeli olan rahmet-i Rahman’dan ümidi kesmektir” diyerek bizleri asırlar öncesinden uyarmışken,

Üstad Bediüzzaman da “Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılabları içinde en gür sada İslamiyet’in olacaktır” diyerek, daha hiçbir şeyin bitmediğini, yüzyıl ötesinden haykırırken,

Bir mümin olarak bizler nasıl, bir avuç çapulcu sürüsüne karşı ümidimizi kaybedeceğiz ve üç beş leş kargası karşısında birer zavallı gibi darmadağın olacağız.

Hanımlar, Beyler!

Önümüzde yol ikidir;

Ya kuvvetlice silkinerek dört asır önce düştüğümüz yerden yeniden DİRİLECEĞİZ,

Ya içinde bulunduğumuz perişanlığı kabullenerek, pespayece ayakaltında EZİLECEĞİZ.

Ezilmeyi kabul ediyor muyuz?

Asla!...

O zaman, dirilmek için hazır olun! 

Ve unutmayın ki, UMUT OLANLAR, UMUTSUZ OLAMAZLAR...

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23