• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Prof. Dr. İbrahim Bektaş
Prof. Dr. İbrahim Bektaş
TÜM YAZILARI

Dershaneleri halk açar halk kapatır

30 Ekim 2013
A


Prof. Dr. İbrahim Bektaş İletişim: [email protected]
Yaşanan düzeysiz bir dershane kavgasına girmeye niyetli değilim.
Ancak, bir eğitimci ve ebeveyn olarak bu işe taraftarım.
Sayın Başbakanın deyimiyle “bertaraf olmamak için bitaraf kalmadım”.
Bizim öğrenciliğimizde 70’li yıllarda dershaneler çok az sayıda idi. Ve oralardan ancak belli seviyede geliri olan az sayıda elit ailenin çocukları faydalanabiliyordu.
Bizim gibi dar ve orta gelire sahip ailelerin çocukları ise birilerinden aldıkları kullanılmış test kitaplarının üzerindeki yazıları silerek kullanabiliyordu. Birkaç azınlık okulu mezunu ülkenin kaderinde söz sahibi idi.
1980’lerde durum değişti. Özellikle Fethullah Gülen Hoca Efendinin gayretleri ile (Diğer çabalar ve katkılar da önemli) dershaneler tüm Anadolu’nun en ücra köşelerine kadar yayıldı.
Bu yayılmanın sonucunda Anadolu gençliği dirilmeye başladı.
Bu dershanelerin de desteği ile yabancı kolejlerle olan farkı kapatan Anadolu gençliği, seçkin üniversitelerin en güzel bölümlerini kazanarak, bu ülkede “ben de varım” demeye başladı.
Şahlanan bu Anadolu evlatları, artık ülkenin kaderinde söz sahibi idi.
Yıllardır demokrasi ninnileri ile uyutulan Anadolu, yetiştirdiği bu gençlerin omzunda kimliğine kavuştu. Özüne döndü.
Ve bugünün yöneticileri olarak, milletine fedakarane hizmet ediyor.
Durum böyle iken, bu güzel gidişe niçin çomak sokulmaya çalışılıyor.
Ve ne oldu da dershaneler bir anda “tu kaka” oldu.
Büyük yolsuzluklar mı tespit edildi. Ülkeyi kaosa sokan Gezi zekalılar oralarda mı yetiştirildi? Ya da siyasi iktidara alternatif kadrolar dershaneler de mi eğitiliyor?
Her akl-ı selim gibi biz de biliyoruz ki bunların hiç biri olmadı.
Peki ne oldu?
Gerçekten, saf ve bir o kadar da temiz kalpli annemizin, “çocuğumu dershaneye göndermek için ineğimi sattım”  sözü ile mi hükümet dershaneleri kapatmak için harekete geçti?
Sanmam!
Ya da abesle iştigal ederek “cemaat-hükümet kavgası” çıkarmaya çalışan müstebitlerin oyununa mı gelindi?
Hayal bile edemiyorum! Buna da inanmam, ihtimal vermem.
Aynı zamanda Sayın Başbakanın sağduyusu da buna müsait değil.
Herkes bilmelidir ki “Dershanelerin kapatılmasına karşı çıkmak, Ak Parti düşmanlığı olmadığı gibi, taraftar olmak da cemaat düşmanlığı değildir”.
O zaman ne oldu?
Ne olduğunu bilenlerden medet bekliyorum.
Denebilir ki herkes çocuğunu dershanelere gönderemiyor, haksızlık oluyor. Buna kesinlikle katılıyorum.
Ancak, ben de buna karşılık bir soru yöneltmek istiyorum.
Çoğu büyük kentlerde kümelenmiş özel donanımlı kolejliler ile Anadolu’ya yayılmış ve kıt imkânlarla eğitimine devam edebilen, kırsal kesimde ise taşımalı eğitim ile bin bir zorlukla ulaşılan okullardan mezun olanlar arasındaki adaletsizlik nasıl giderilecek?
Asıl bu adaletsizliği bertaraf edecek düzenlemeler yapılması gerekmez mi?
Açıkçası gelinen bu noktaya rağmen dershanelerin kapatılacağına ihtimal vermiyorum.
Bu ülke için bir şans olan Sayın Başbakan’ın konuyu bir kere daha ele alacağına inancım tamdır.
Dershanelerde işleyen sistemde aksaklık varsa tabii ki düzeltilebilir, gereği varsa ıslah da edilmelidir.
Kapatmak ise içinde bulunduğumuz eğitim şartlarında Türkiye gerçeklerine uygun bir çözüm değildir.
Gelinen bu merhalede, masum ve gerçekten yoksul bir avuç Anadolulu kardeşimiz istisna kabul edilirse, “dershaneler kapatılsın” diyenleri ikiye ayırıyorum.
Birinci grup, Anadolu gençliğinin, Anadolu’nun kaderinde söz sahibi olmasından rahatsız olan “istibdat yanlıları”dır ki, bunlara “Allah ıslah etsin” demekten başka sözümüz yok.
İkinci kesim ise, “suret-i haktan görünen ve saman altından su yürüten ikbal avcıları”dır.
Bunlar karışıklıklardan beslenen, dumanlı havalarda avlanan fırsat kollayıcılardır.
Bu türler, paylaşılacak pasta olduğunda cevvalane yapışan, ama ihtiyaç duyulduğunda sırra kadem basan “iyi gün dostları”dır. 
Acaba hükümet bunların kışkırtması ile mi böyle bir karara vardı?
Emin değilim.
Örneğin, ben bir profesör olarak, dershaneye devam eden iki çocuğum için özel öğretmenden ders aldıracak maddi imkânlara sahip değilim.
Aynı zamanda, mevcut eğitim sistemi ile de çocuklarımın ilave bir destek almadan hedefledikleri fakülteleri kazanmaları da mümkün olmadığına göre, dershaneler kapatıldığı takdirde, yapabileceğim tek şey, onları çaresizce merdiven altı dershane taklitlerine göndermektir.
Bu iş bu kadar sığ ve basit değil.
Sonuç olarak, dershaneler bu ülkenin gerçeğidir.
Şu ya da bu gruba mal edilemez. Şu ve ya bunun malı değildir.
Dershanelerin sahibi halktır.
Tıpkı siyasi partilerde olduğu gibi, dershaneleri halk açar ve halk kapatır.
Zorlamalar sonuç vermez, sadece merdiven altının işine yarar.
Maddi durumu daha alt seviyede olan milyonlarca insanımızın ne yapacağını varın siz düşünün!
Başka çıkar yol bilmiyorum.
Varsa söyleyin!

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23