• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Hüseyin Öztürk
Hüseyin Öztürk
TÜM YAZILARI

Siirt

28 Eylül 2017
A


Hüseyin Öztürk İletişim: [email protected]

Siirt, insanlığın ve beraberinde kurdukların medeniyetlerin coğrafyasıdır.

Güneydoğu illerimizin bütününde olduğu gibi Siirt’in de altı, üstü ikinci bir Türkiye’ye yetecek kadar zengindir.

Keşke lafı güzaf olsa da “aman adam sen de” denilse ama öyle değil. Lanet terör yüzünden Siirt, varlık içinde yokluk çeken şehirlerimizden birisi.

Bir şehir; “petrol, su ve bakır” madeniyle birlikte benzeri madenler zenginiyse, bu şehrin fakirleşmesi ve fakir kalması mümkün müdür?

Devlet bölgeye yatırım konusunda son derece eli açık şekilde hareket ederken, terör ve terör patronları, sürekli engelleme içerisindelermiş.

Oysa Siirt, tarihinin çok büyük bir dönemini; “barış, kardeşlik ve güvenlik” içerisinde yaşamış bir bölgemizdir. Allah’a şükür yine eski günlerine doğru hızla ilerlemekte.

Yeni Türkiye’nin yerli ve milli meşalesinin güçlü şekilde yakıldığı ve yayılmaya başladığını Siirt’te müşahede ettik.

İstanbul’dan Siirt’e gönül köprüsü kuran Sait Kılıç’ın koordinesinde şehre vardığımızda bu ışığı yakaladık.

Işığımızı yayan önemli simalardan birisi de; “doğduğu ve doyduğu şehirlere sadakatte” belki bir başka örneği olmayan Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma hocamızdı.

Ekibin en mütevazı bilgesi olarak yeri ve zamanı geldikçe verdiği izahatlarla, zihinsel açlığımızı giderdi, soru işaretlerimiz cevaplarını buldu.

Seyahatlerde en çok sıkıldığım kısım protokol yemekleridir. Hiç açmaz. Sanki bütün özgürlüğümü kaybetmişim gibi gelir.

Bu sebeple, Sait Kılıç’tan izin isteyerek üç arkadaşımla Tillo’nun medarı iftiharı Sadullah hocamızı ziyaret ettik.

Sadullah hocamız, İsmail Fakirullah Hz.lerinin torunlarındandır. Fakirullah Hz.lerinin izinden giden ve onun manevi mirasının son temsilcisidir.

Sohbet ilim üzerine olunca “hayır” demezmiş. Gecenin ilerleyen saatine rağmen bizi kabul etti ve on dakikalık nezaket ziyareti üç saat sürdü.

Dünya ve ahiret meseleleri üzerine sorduğumuz her soruya net ve özetle çok güzel cevaplar aldık.

Kur’an ve Sünnete “riyasız ve menfaatsiz” ittiba eden, bunu amele döken her Müslümanın, kurtuluş beratını eline alarak ebedi âleme göçeceğini, bu dünyada gam-keder çekmesinin lüzumsuz olduğunu söylediğinde müsaade istedik.

Yarın huzur-u mahşerde; Ömrünü nerede ve nasıl geçirdin” sorusuna hazır olmak için “Böyle inanmaya ve yaşamaya yeniden başlamak lazım” deyip, gecenin sabahında görülecek ışık hadisesi için Sadullah hocamızdan dua talep edip veda ettik.

Bu arada; yakın tarihe dair çok ilginç hatıralar dinledik ve kendisinden ısrarla istirhamda bulundum. Anlattıklarının mutlaka tarihe not olarak düşülmesi gerektiğini söyledim ama sanırım ikna edemedim.

Yine de haddi aşarak yeğenlerinden İbrahim Hakkı Toprak’a;

“Bu vazife sizin, hocamızın dizinin dibine oturup, yakın tarihte yaşananları toplumsal hafızamıza aktarmak zorundasınız”diyerek tarihi emaneti yükledim.

Sözün özü Erzurumlu İbrahim Hakkı Hz.lerinin:

Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler…

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23