• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Hüseyin Öztürk
Hüseyin Öztürk
TÜM YAZILARI

Mensubiyet ve Mesuliyet

05 Ocak 2018
A


Hüseyin Öztürk İletişim: [email protected]

Devlet idaremiz milletimize güvenmekte, halkımız da devletine güvenmektedir.

Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana özellikle CHP zihniyetinin, toplumumuz üzerinde acımasızca estirdiği ve terörden farksız şekilde sürdürdüğü şiddet ve baskılar sebebiyle, milletimiz kendi kurduğu devletine sahip çıkamamanın hasretiyle yaşamıştır.

Yakın tarihimiz bu meseleyi doğrulayacak hadiselerle doludur. Devlet arşivleri ve namuslu tarihçiler yazmakta ve konuşmaktadırlar.

Söylediklerimizi büyük oranda destekleyecek ve ispat edecek asıl arşiv belgeleri ise Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bulunmaktadır.

Ne zaman açılır, nasıl açılır bilemeyiz ama CHP zihniyetinin ve onlar gibi düşünen kesimlerin iç yüzleri, TBMM’deki gizli celse zabıtlarında beklemektedir.

Daha ne kadar bekleyeceğini, Cumhurbaşkanımız Erdoğan ve TBMM Başkanımız İsmail Kahraman bilmektedir. Geçelim.

Esas diyeceklerim bunlar değildi ama birden laf aldı başını gitti. Mensubiyet ve Mesuliyet hususuna değinerek şunları paylaşacaktım.

Mensubiyet ve mesuliyet üzerine söylenmiş ve söylenecek çok söz vardır elbet. Birkaç cümle ile biz de kervana katılalım. 

İnsan olan ve insani melekelerini fıtratına uygun yaşayan her şahıs; “Doğduğu ve doyduğu topraklara mensubiyet ve mesuliyet inancıyla bağlıdır”.

Mensubiyetin ve mesuliyetin vazgeçilmez şartı ise yaşadığı topraklar üzerinde kendi kurduğu “devletine, bayrağına, milletine, dinine” karşı yaptığı-yapacağı bekçiliktir.

Bu inanç ve duygulardan yoksun kimseler, kişilik ve kimlik yoksulluğunda boğulmaktadırlar. Devlet-millet işbirliğinden asla hoşlanmadıkları gibi sürekli fitne-fesat üretimi yaparak, toplumun huzurunu kaçırmaktadırlar.

Bu anlamda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlığında, devlet güçlerimizin dış düşman ve onlarla ittifak eden içerideki ihanet çevreleriyle nasıl mücadele ettikleri ortadadır.

Malum çok türlü hain şebekesi vardır ama ilk ikisine bakalım.

Birinciler bilinmekte-görülmekte ve toptan her şeyimize düşmandırlar. Devlet-millet bütünlüğümüze karşı sürekli hainlik etmektedirler. Bunlarla mücadele etmek kolay!

Esas problem, “Kinlerini dinlerinin önüne geçiren kimselerdir”.

Görüldüğü gibi olmayan, olduğu gibi görülmeyen, yüze gülen, arkadan iş çeviren, aynı sofraya oturup, aynı secdeye kapanıp; “kardeşlik, birlik, dava” diyerek, birinci kategoriye giren kesimlerle iş birliği yapanlardır.

İkinci kısma girenlerin, genelde makamlardaki süreleri sona erenler olduğu herkesin malumudur. Devletin imkânlarından yoksun kalıp, makamdayken yaşadıkları itibarı görememeleridir.

Daha fazlasını saymaya gerek yok sanırım. Bu sebepler yeter. Eğer mensubiyet duydukları değerlerin mesuliyetini taşıyabilselerdi, kendilerini bu hale düşürmezlerdi.

Devlet millet için vardır. Çünkü devlet milletin malıdır. Devlet idaresinde vazife nasibi bittiği halde, hâlâ devletin sırtında kalmak isteyenler; “Vicdanlarını öteleyip, cüzdanlarını tabulaştıran hırs küpleri” olarak görülmektedir.

Ezcümle:

İhanetin prim yaptığı geçmiş iktidarlar devri bitmiştir. Bundan sonra onlardan medet ummak, birlikte olup, adına da siyaset diyerek milletin değer yargıları üzerine oyunlar kurmak, malum kişilerin “Müslüman” görüntüleriyle ters düşmektedir.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23