• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Hüseyin Öztürk
Hüseyin Öztürk
TÜM YAZILARI

Bir vefa iftarı daha

29 Haziran 2016
A


Hüseyin Öztürk İletişim: [email protected]

Hamdolsun bu yıl “iftarlığı bol, israfı ondan da bol” davetlere mümkün mertebe katılmadım. Böylece en azından israfa sebep olmadım.

Bazı iftarlara ise hatır için gitmek gerekti. Haliyle mecburen iştirak ettiklerimiz de oldu.

Bu iftarlarda da şöyle yaptım. Mümkün mertebe ana yemeği baştan istemeyerek israfa engel oldum.

Bazen de öyle oldu ki, pat diye yemek önümüze geliverdi. Geri göndersem biliyorum ki, çöpe gidecek, buna da gönlüm razı olmadığından, görevlilerden paket etmelerini isteyip eve getirdim.

Evde de ya sahurda veya ertesi günkü iftarda artık kime nasip olduysa yenildi. Bir de tabii nasip meselesi var. Kime niyet kime kısmet.

Ne demişler; “Nasipse gelir Hint’ten Yemen’den, nasip değilse gider gözünün önünden”.

Anlatacaklarım bunlar değil elbet, söz iftar ve israfla başını alıp gidince, ben de lafın arkasına düşüverdim işte. Geçelim.

Yazının başlığındaki “Bir Vefa İftarı Daha” diye paylaşmaya çalışacağım sofra, bizim yayın grubunun icra kurulu başkanı Mustafa Karahasanoğlu ağabeyin sofrasıydı.

Mustafa Bey, ne yüzüne karşı ne de arkasından övülmeyi, iltifat edilmeyi hiç sevmez. Hele hele fedakârlığı ve vefası üzerine yazılmasını ve konuşmasını asla istemez.

Eminim bunları söylediğim için pek memnun olmayacaktır ama kıyısından köşesinden hafif sıyrıklarla bu iftarı yazmam lazım.

Mustafa ağabeyin gazeteciliğe yahut medya dünyasına girişi bir hayli eskidir. Gazeteciliğe ekmek parası için başlamış değildir.

Ekmek parası kazandığı çok güzel işleri varken, onları elinin tersiyle itip, 20 metrekarelik bir dükkânda, “Cuma Dergisi” ve “mahkemelerle” davaya hizmete başlamıştır.

Hedefi nettir.

Müslüman mahallesinde salyangoz satanlarla mücadele etmektir. Bundan öte bir gayesi yoktur. Şimdiye kadar da olmamıştır.

Mustafa ağabey bu hedefinin ilk yıllarını, Milli Gazete’nin yine ilk senelerinde gerçekleştirmiştir.

İşte önceki günkü iftara davetli olanlar, Mustafa Bey’in çeşitli tarihlerde birlikte çalıştığı yaklaşık 40 ila 35 yıl önceki arkadaşlarıydı.

Birbiriyle yirmi yıl, on yıl, beş yıl görüşmeyen dostlarını bir araya getirerek, hemen her yıl iftarda buluşturmaktaydı. Bu iftar da onlardan birisiydi.

Hasan Aksay ağabey ise daha devlet bakanı iken Mustafa Bey’in ilk çalışma arkadaşlarındandı, dolayısıyla gecenin duayen misafiri Hasan Bey’di.

İftara gelenler yaşadıkları yıllara dair hatıralarını anlattılar. Ne zorluklar çekilmiş, ne çilelere katlanılmış. Muhafazakâr medyanın yakın tarihi mutlaka yazılmalı. 

Şimdiki yeni yetme, kısa ceketli, dar pantolonlu Google medyacılar, hazıra kondukları için bu insanların katlandıkları çilenin binde birine katlanamazlar.

Neyse, vefa duygusu insanda çile ile oluşur. Çile ile yoğrulmuş vefalar, bir zincirin halkaları gibidir kolay kopmazlar. Bu iftarda çilenin vefayı nasıl ördüğünü gördük.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23