• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Hasan Karakaya
Hasan Karakaya
TÜM YAZILARI

Paralelciler ne diyorsa, gerçek bunun tam tersidir!

25 Ekim 2014
A


Hasan Karakaya İletişim: [email protected]

“İki körün dolma yeme” hikâyesini çok anlattım ama, yine anlatayım...

İki kör, “dolma” yiyorlarmış...

Biri, diğerine;

“Dolmaları niye çift çift yiyorsun?” demiş.

Diğeri, “Allah’tan kork be adam” demiş; “Sen kör, ben kör!.. Nereden çıkardın dolmaları çift çift yediğimi?”

İtham eden kör demiş ki;

“Ben öyle yiyorum da!”

Vay uyanık vay!..

SÖYLEM BAŞKA, EYLEM BAŞKA!

Uyanık olan, sadece fıkradaki kör olsa, neyse!.. “Paralel Çete” ile bu çetenin “bürokrat”ları ve “medya mensupları” da son derece uyanık!..

O kadar “uyanık”lar ki; “tek ayak üstünde kırk yalan” söylemekten kaçınmazlar!.. 

O kadar “uyanık”lar ki; “beyinlerinde 40 tilki” dolaşır!.. 

O kadar “uyanık”lar, o kadar hızlı “renk” değiştirirler ki, bunların yanında “bukalemun” bile solda sıfır kalır!..

Sözde, “İran’a fena halde karşılar” gibi görünürler ama, “İran’dan bile daha fazla takiyye” yaparlar!.. “Takiyyecilik”te İran’ı bile solladılar!..

“Takiyyenin şahı”nı yaparlar!..

Aynen, “iki kör” gibi!..

“Muhatap”larına ne diyorlarsa, nasıl bir “çamur”, nasıl bir “iftira” atıyorlarsa, “aynısını” kendileri yapıyorlar!..

Meselâ;

“AK Parti Hükümeti Fetullah Gülen Cemaati’ni bitirmek istiyor” mu diyorlar... Çok çok iyi bilin ki; asıl söylemek istedikleri şudur: 

“Biz, AK Parti Hükümeti’ni bitirmek istiyoruz!”

Söyledikleri, “yaptıkları veya yapmak istediklerinin tam tersi”dir!..

Meselâ, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan veya Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun; “Paralel Yapı’yı yıkın” şeklinde bir “talimat” verdiğini mi iddia ettiler?..

Bilin ki; o talimat, Pensilvanya’dan gelmiştir ve “Hükümeti yıkın!” demektedir!..

ALGI BAŞKA, OLGU BAŞKA!

Bu sözlerimiz, bazılarına “soyut” ya da “uydurma” gibi gelebilir... O halde, “somut örnekler” verelim...

Özellikle, 2013 yılı Kasım ayındaki “dershane tartışmaları” ve “Hükümet’e darbe” amaçlı “Kirli 17-25 Aralık operasyonları”ndan sonra, “Paralel Medya”da ve onların paralelinde kampanyalar yürüten “tetikçi gazeteler”de; “Hükümet’in, Cemaat’e karşı çok önceki yıllarda” savaş açtığı, dolayısıyla, “Cemaat’in de kendini savunmak zorunda kaldığı” yönünde birçok haber yayınlandı!..

Demek istiyorlardı ki;

“Savaşı Hükümet başlattı... Şimdi Cemaat’in yaptığı, sadece kendini savunabilmek için karşı atakta bulunmaktır!”

Mı acaba?..

“Dolmayı kimin çift çift yediğini” görebilmek için, buyrun 29 Aralık 2013 tarihli Taraf gazetesinin sürmanşetten verdiği habere bir bakalım.

Haberin başlığı aynen şöyleydi: 

“MGK’nın ilk plânı Gülen’i bitirmek!”

Yaymak istedikleri “algı” buydu!..

Peki, “olgu” neydi?

Yani; 

“Hükümet mi Gülen’i bitirmek istiyordu”, yoksa tam aksine, “Gülen mi Hükümet’i bitirmek istiyordu?”

“HÜKÜMETİ YIKIN” TALİMATI!

Bunu anlayabilmek için, önceki günkü Sabah’ın manşetinde yayınlanan, “Pensilvanya’dan ‘Hükümeti yık’ talimatı” başlıklı haberde, “17-25 Aralık darbe girişimleri”ne yönelik başlatılan soruşturmada ifadesi alınan “itirafçı polisler”in ifadelerine yer veriliyordu.

“İtirafçı polislerden biri”nin ifadesi, “tüyler ürpertecek” derecede çarpıcıydı...

Diyordu ki;

“F.H. ve H.Ö., 17-25 Aralık operasyonlarından 2 ay önce, kendi aralarında yaptıkları konuşmalarda, Pensilvanya’dan talimat geldiğini, Hükümet’in yıkılacağını söylüyorlardı!.. Amerika’da karar alındı, Hükümet yıkılacak, diyorlardı!”

Sadece bu değil... O polislerin “itiraf”ları özetle şöyle devam ediyordu:

l “Dershane olayından sonra (amirler) Başbakan’a açıktan küfretmeye başladı... Hakan Fidan için İran ajanı diyorlardı. Hükümetin Pensilvanya’dan gelen talimatla yıkılacağını anlattılar. Bunu amirlerimize rapor ettik ancak dikkate alınmadı.”

l “17 ve 25 Aralık dosyasının temeli hükümeti devirmekti. Fezlekeyi F.Y. hazırladı... Çoğu yerde ‘dönemin başbakanı’ ifadesi geçiyordu... Bunu dediğinde operasyonun komiseri H.K. memnuniyet duyuyordu. Ortada daha operasyon bile yoktu... E.T. isimli arkadaşın bilgisayarında gördüm. Örgüt şeması vardı. Lider pozisyonunda Başbakan vardı. Henüz hiçbir ihale yapılmamış, işadamları dahi dinlenmemişti.”

l “17 Aralık bilgileri İçişleri Bakanlığı’na ulaştı. 25 Aralık deşifre olmasın diye panik yaptılar. Dosyanın tamamlanması için o kadar gayret ediyorlardı ki, Başbakan’ın, Mustafa Latif Topbaş’ın Kuleli Askeri Lisesi’nin yakınında bulunan evinin bahçesinden görüntüsünü alabilmek için Avrupa yakasından Anadolu yakasını görebilen bir cihaz satın aldılar. Teleskoba benzeyen çok uzakları zumlayabilen bir makineydi. Çok uğraştılar ama görüntüleyemediler.”

Görüyorsunuz ya;

“Dolmaları çift çift götüren”, yani asıl “darbe”yi yapmak isteyen kendileriymiş!..

Anlayacağınız;

Hükümetin “Cemaat’i bitirmek” gibi bir plânı yokmuş ama, Cemaat; “Hükümet’i bitirmek” için, plân üzerine plân yapmış!..

EĞER BAŞARSAYDILAR!

Hükümet’i bitirecekler, Tayyip Erdoğan’ın bileklerine “kelepçe” takıp hapse atacaklar, “95-96 gazeteci”yi gözaltına alacaklar, mal varlıklarına el koyacaklar ve “yeni bir hükümet” kuracaklardı!..

Şunu da söyleyeyim:

“Gözaltı”na alacakları kişilerin “Emniyet’in nezarethanesine sığmayacağını” bildikleri için, “iki adet spor salonu kiralama” teşebbüsünde bile bulunmuşlardı!.

Peki; daha “kirli operasyon” bile başlamadan hakkında “fezleke” hazırlayıp, “dönemin başbakanı” dedikleri Tayyip Erdoğan’ı tutuklayıp içeri attıktan sonra, yerine kimi getireceklerdi?..

İdris Bal’ı mı, İdris Naim Şahin’i mi, Hakan Şükür’ü mü, İlhan İşbilen’i mi, yoksa Muhammed Çetin’i mi?

Son günlerde güdeme gelen “Cemaat’in parti  kurma çalışmaları”ndan da iyice anlaşıldı ki; Hükümet’i yıktıktan sonraki stratejinin “hesap”ları ve “plân”ları çok önceden yapılmış!..

Evet, “çok önceden!”

Hem de, “2 yıl önceden!”

2 YIL ÖNCEKİ PLÂN!

Kurulacak partinin sözcüsü mü, genel bakanı mı olacağı belli olmayan İdris Bal, geçenlerde öyle demiş ya;

“Üzerinde, 2 yıl çalışıyorduk!”

Bu, ne demektir?..

Yıl “2014” olduğuna göre, bunun iki yıl öncesi “2012”dir!..

“2012’nin Ekim ayında” parti kurmaları gündeme geldiğine göre; demek oluyor ki; “17-25 Aralık darbe girişimi”nden çok daha önce, böyle bir çalışma başlatmışlar!..

Dahası;

“28 Nisan 2013’teki Gezi kalkışmasından da önce” yapmışlar plânlarını!..

Demek oluyor ki;

MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı devirmk için giriştikleri “7 Şubat 2012 darbe girişimi”nden, sadece 7-8 ay sonra başlatmışlar faaliyetlerini!..

Aslında, “niyeti bozmaları” 2 yıl öncesine değil; “güç zehirlenmesi” yaşadıkları daha eski yıllara dayanır ama, neyse!..

“Generalleri kulaklarından tutup, içeri attılar” ya, “Tayyip Erdoğan’ı da kulağından tutup içeri atmayı” planladılar!..

PARTİ FİLAN KURAMAZLAR!

Her neyse!..

Nihayetinde; Tayyip Erdoğan başta olmak üzere, Hükümet üyeleri, bürokratlar ve gazeteciler “buzluk”lara atılacak, yerlerine “tuzluk”lar getirilecekti!..

“Pensilvanya’daki hesap Ankara’ya uymayınca”, 2 yıl önceki plân raftan indirildi ve “yeni parti” kurma çalışmaları başlatıldı!..

Açık söyleyeyim;

Bunlar “parti” filan kuramaz!..

Parti kurup da, “yüzde 1-2’lerde” sürünmeyi göze alamazlar!..

“Boş teneke” nasıl ki “çok ses çıkarır”sa bunlar da çok ses çıkarıp, “güçlü görünmeye” çalışırlar!.. Parti kurup da, “imajlarının sıfırlanmasını” göze alabileceklerini hiç sanmıyorum!..

Keşke parti kursalar!..

Kursalar da, “boylarının ölçüsü” nedir, bir görsek!..

“At kuyruğunda sinek olup, geçinmek” varken, “parti” kurup da, hepten gıdasız kalacak kadar kafayı yediklerini sanmıyorum!..

Çünkü, bunların metodu; “kapalı kapılar ardında” plân yapmak, “fiskos” yapmak, “insanları dikizleyerek açıklarını yakalamak” ve bunları “montaj”layıp, “şantaj” yapmaktır!.. Bunlar, “parti” filan çıkaramazlar!.. Çıkarsalar çıkarsalar “fitne ve fesat” çıkarırlar!..

40 yıldır yaptıkları gibi!..

Nee, “dini cemaat” mi dediniz?..

O da ne?!?..

“Din”in yerini “kin” almış!.. 

 ************************************************************

“Parti ile devleti iç içe geçiren” CHP değil miydi?!?

Bugün Ankara’da, adı “Tandoğan Meydanı”na verilen Nevzat Tandoğan’ın; “CHP’nin hem Ankara İl Başkanı, hem CHP’nin Ankara Belediye Başkanı ve hem de CHP’nin Ankara Valisi” olmak gibi, 3 görevi birden yürüttüğünü biliyordum ama, ne yalan söyleyeyim, Şükrü Kaya’nın; hem “İçişleri Bakanı, hem de CHP Genel Sekreteri” olduğunu, “iki ayrı görevi, aynı zamanda yürüttüğünü” gözden kaçırmışım...

Dün, Başbakan Ahmet Davutoğlu söyledi de, hatırlamış oldum...

CHP Genel Başkanı Bay Kemal Kılıçdaroğlu’nun; AK Parti’yi kastederek, “Türkiye’de parti ile devlet iç içe geçiyor” sözlerine, AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda “enfes bir cevap” veren Başbakan Davutoğlu, dedi ki;

“Haddini bilmiyor... Çünkü tarih bilmiyor!..

Türk tarihini bilmiyorsun, insanlık tarihini bilmiyorsun, Kerbela tarihini bilmiyorsun... Bari, CHP tarihini bil!.. 1936’da İçişleri Bakanı, CHP Genel Sekreteri oldu bu memlekette. Devletle, partiyi özdeşleştiren tek parti var, o da CHP. Tek parti dönemini bari oku, Şükrü Kaya’yı oku. Hem İçişleri Bakanı 1936’da, hem de CHP Genel Sekreteri, valiler il başkanı... Kendi tarihini oku Kılıçdaroğlu!.. Ondan sonra çık konuş karşımızda!.. Cahillerle konuşmak zor oluyor arkadaşlar. Önce öğretmek gerekiyor, önce karşına alıp ders vermek gerekiyor.”

Buyur Kılıçdaroğlu... “Türkiye’de parti ile devleti iç içe geçiren” kimmiş, buyur cevap ver!..

Tabiî, “CHP tarihi”ni biliyorsan!..

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23