• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Hasan Karakaya
Hasan Karakaya
TÜM YAZILARI

Gerçekleri yazmak için “otorite”den izin alacak değilim!

11 Temmuz 2014
A


Hasan Karakaya İletişim: [email protected]

Hani derler ya;

“Ne Musa’ya yaranabildi,

Ne de İsa’ya!”

Ben de öyle... Ne Hz. Musa (as)’nın kavmi “Yahudi”lere yaranabildim, ne de Hz. İsa (as)’nın “Hıristiyan”larına!..

Gerçi, onlara “yaranmak” ve onlar tarafından “övülmek” gibi bir  derdim ve beklentim yok ama, “gerçek”leri niye kabullenmek istemiyorlar, anlamıyorum...

Gerisini boşverdim; ben, “Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav)’e yaranayım, bana O yeter” diyeceğim ama, “Hz. Peygamber’in ümmeti Müslümanlar”a da bir haller olmuş ki; son 2 gündür yazdığım yazılarda; en büyük “küfür ve hakaret”i, maalesef “din” hanelerinde “İslâm” yazanlardan aldım...

NEDİR BU İSRAİL AŞKI?

Malûm;

8 Temmuz günü, “Bir Yahudi’nin kaleminden Yahudilerin hastalıklı ruh yapısı” başlıklı bir yazı yazmıştım...

O kadar “tepki” aldım ki; bir an için; “Ben Türkiye’de mi yaşıyorum, İsrail’de mi?” diye düşünmekten kendimi alamadım...

Şu hâle bakın;

İsrail, Muhammed Ebu Hudayr adlı 17-18 yaşındaki genci kaçırıyor, onun “bedenini diri diri yakmakla” kalmıyor, “ağzından içeri benzin doldurarak, iç organlarını da yakıyor!”

Bununla da yetinmiyor;

“Gazze’yi havadan vuruyor, 160 binayı yerle bir ediyor, 4 gün içinde bölgeye 400 ton bomba atıyor, aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 80’i aşkın Filistinli Müslümanı katlederken, 600’e yakın Müslümanı yaralıyor!”

Söyleyin Allah aşkına;

Bu vahşet, “öldürülen 3 İsrailli’nin intikamı” mıdır, yoksa “hastalıklı bir ruh yapısı”nın tezahürü mü?..

İşte bu “vahşet” ve “katliam”ın devam ettiği günlerde, Gilad Atzmon adlı bir “Yahudi yazar”ın kaleme aldığı “Göçebe Kimlik” adlı kitaptan “alıntılar” yaptım ve “Yahudilerin ruh yapısı”nı gözler önüne sermeye çalıştım...

Kitabın özü ve özeti şuydu:

“Naziler Yahudi olduğum için beni korkuttular...  İsrailliler ise Yahudi olduğum için beni utandırdılar!”

Vayyy, sen misin bunu yazan?..

Küfrün, hakaretin bini bi para!..

Hadi, “İsrail yandaşları”nın küfür ve hakaretlerini anlarım da, nüfus cüzdanlarındaki “din” hanesinde “İslâm” yazanlara ne oluyor, onu anlayamadım!..

En hafif “hakaret” ve “tehdit”leri şöyle: “Durma, bütün kin ve nefretini kus!.. Ama bil ki; bu yazdıkların, burnundan fitil fitil getirilecek!.. Sen insan mısın be adam?..”

Tepki gösterenlerden kiminin adı Ali, kiminin adı da Abdurrahman!... İçlerinde; “Filistinli gencin yakılması”na, Hz. Ali (ra)’dan “delil” getirip, “Müslüman yakmayı onaylayanlar” bile var, iyi mi?!?..

Dedim ya;

Neredeyim ben?..

İsrail’de mi,

Türkiye’de mi?..

UÇURTMAYI DA VURDULAR!

Kaldı ki; aktardığım satırlar bana ait değil... “Yahudi oluşundan nefret eden, İsrail zulümlerini onaylamayan Gilad Atzmon” adlı bir “yazar”a ait...

Öğrendim ki, geçen Nisan ayında İstanbul’a gelmiş... Bir dahaki gelişinde onunla görüşmeyi ve “son vahşet ve katliam” konusunda neler düşündüğünü öğrenmeyi çok isterim.

Görüşürsek soracağım ona;

“İsrail saldırısı sonrası evleri enkaza dönen, ateş ve baruta boğulan Filistinli Müslümanlar, bu saldırıyı; Filistin Bayrağı renklerindeki Uçurtma ile protesto etmişler... Ama İsrail, o Uçurtma’yı da vurmuş!.. Evleri vurdular, kadınları vurdular, çocukları vurdular!.. Peki, Uçurtma’yı niye vurdular?.. Söyle be Gilad; bu kin ve öfke niye?”

Türkiye’de, “Uçurtmayı Vurmasınlar” filmini izleyenler; İsrail’in, ”Uçurtma’yı da vurmasını” acaba nasıl karşılarlar?..

KOKMAZ-BULAŞMAZ BİR ADAY!

Kimin, nasıl karşılayacağını bilmem ama, “CHP, MHP ve 3 tabela partisi”nin ortak adayı Ekmeleddin İhsanoğlu demiş ki; “Bunlar barışır, siz kötü olursunuz... Filistin’de tarafsız olunmalı!!!”

El insaf!..

Cevabı, Tokat’ta Erdoğan verdi:

“Bu millet; Suriye’ye, Mısır’a, Filistin’e, her gün bombalanan mazlumların, gariplerin, şehitlerin diyarı Gazze’ye sırtını dönecek bir millet değildir.

Benim dedelerim, atalarım, ecdadım at sırtında Malazgirt’ten yola çıkıp Avrupa içlerine kadar, Yemen’e kadar, Tunus’a kadar gidecek ama ben yanıbaşımdaki Irak’ı, Suriye’yi, Mısır’ı, Gazze’yi görmeyeceğim, duymayacağım, öyle mi? Evet, ey CHP, ey MHP siz adayınızla beraber gidin Esed’in  yanında oturun, siz geçin orada oturun.”

Merak ediyorum;

Ekmeleddin İhsanoğlu, “İslâm Konferansı Teşkilâtı Genel Sekreteri” iken de aynı anlayışa mı sahipti?..

O zaman  da;

Çok çok affedersiniz, “tavşan boku” gibi, “kokmaz-bulaşmaz, etliye-sütlüye karışmaz” bir politika mı izledi?..

Öyle olmalı!..

Yoksa, İsrail bu kadar “canavarlaşmaz”, bu kadar “kudurmaz” ve bu kadar “küstahlaşmaz”dı!..

Her ne ise... İsrail’in “hastalıklı ruh yapısı”nı ortaya koyan yazımdan dolayı bana “hakaret” edip, “küfür” yağdıranlara diyeceğim tek bir söz var;

“Küfrünüzde geberin!”

Ve de, nüfus cüzdanlarınızdaki “İslâm” ibaresini bir an önce sildirin!..

“Müslüman” dediğin;

“Onurlu, şerefli” olur!..

Ama, “yalaka ve salak” olmaz!..

SORUŞTURMA PANİĞİ!

9 Temmuz tarihli “Cemaat’e soruşturma ya da Necip Hablemitoğlu suikastı” başlıklı yazımda da; bazı “bilgi ve belge”lerle bana ulaşan bazı “duyum” ve “iddia”ları gündeme getirmiştim...

Yine “küfür” ve “hakaret!..”

Ve de “tehdit!”

İşin garip tarafı, “Hablemitoğlu’nun yakınları” da gocunmuşlar yazıdan!.. Beni, “dâvâ açmak ve mahkemelerde sürüm sürüm süründürmek”le tehdit etmişler...

“Paralel medya” desen;

“Mağlup” olan bir takımın, “bütün hatlarıyla hücuma kalkması” gibi; “televizyon”ları, “radyo”ları ve “internet siteleri” ile “saldırı”ya geçmişler!..

Ne yalancılığım kalmış,

Ne de iftiracılığım!..

İyi de;

Bu “hiddet” ve “şiddet” niye?..

Belli ki; “Ellerine geçirseler, bir kaşık suda boğacaklar!”

Oysa, dediğim şu;

“Necip Hablemitoğlu, Fetullah Gülen ve Cemaat aleyhindeki yazılarından ve kitaplarından dolayı mı öldürüldü yoksa Alman Vakıfları üzerine yazdığı kitaplardan dolayı mı?..”

Bunlar, yeniden başlatılan “soruşturma” ile, elbette ortaya çıkacak.

O halde,

Bu “panik ve korku” niye?..

Öyle ya;

“Çiğ yemeyenin karnı ağrımaz!”

Bu “cinayet ve suikast”larda rolü olmayanların “hop oturup, hop kalkmalarına” hiç gerek yok!..

Bakın, ben çok rahatım!..

Sizler niye “endişeli”siniz?..

CEMAAT’E, KİM NİYE ÖFKELİ?

“Cemaat”e yönelik bu “soruşturma”lar ve “halkın öfkesi” hiç de “sebepsiz” olmasa gerek!..

Habertürk’ten Fatih Altaylı, önceki gün “ilginç bir yazı” yazmış!..

“Alo Fatih” olayından sonra, bir ara “pusula”yı şaşıran ve “Cemaat aleyhinde yazı yazmamaya” özen gösteren Fatih Altaylı; İstanbul’da, Anadolu’da ve Trakya’da yaptığı “gezi”lerden sonra; “Oralarda gördüğüm bir şey var” deyip, “gördüklerini” şöyle anlatmış:

“Cemaat; yıllarca büyük bir nefret birikimine sebep olmuş. 

Özellikle de son 10 yılda. 

Özellikle de Anadolu’da. 

Ticaretten bürokrasiye kadar öylesine bir egemenlik kurmuş ki, Cemaat’siz adım atılamaz hale gelmiş. 

Ticaret mi yapılacak... 

Ancak Cemaat’in desteği ve onayıyla. 

Bürokraside yükselmek mi söz konusu... 

Cemaat’in desteği ve onayıyla. 

(...)

Kimileri mecburen Cemaatçi görünmüşler ve bu desteklerden faydalanmışlar, ama ödemek zorunda kaldıkları diyetler kişiliklerinde tahribat yaratmış. 

Okulunda okumuşlar, başarılı olmuşlar, ama karar verme özgürlüklerini teslim etmek zorunda kalmışlar. 

Cemaat kendinden olmayanı ezmiş, kendinden olanı bezdirmiş. 

Şimdi hükümetin, daha doğrusu Başbakan’ın Cemaat’e yönelik sert tavrı, tüm bu eziklerde ve beziklerde bir sempati yaratıyor. 

Solcusu, sağcısı, inananı, inanmayanı, İslamcısı, tarikatçısı, hatta Gülen Cemaati’ne mensup olanların bile bazısı, yani neredeyse herkes; Cemaat’ten kurtulmanın tek yolunun Erdoğan’dan geçtiğini düşünüyor. 

En muhalifi bile, ‘Erdoğan’dan bir gün kurtuluruz, ama Erdoğan gibi biri olmazsa Cemaat’ten asla kurtulamayız’ diyor ve Erdoğan’ın ‘Cemaat’ demeden ‘Paralel’ diyerek hedef aldığı Cemaat’e karşı olan savaşını destekliyor.

(...)

Cemaat’ten hesap sorulması isteği Erdoğan’ı güçlendiriyor, desteğini artırıyor. Başta Gülen Cemaati olmak üzere Türkiye’deki tüm cemaatler bu tablodan ders çıkarmak zorunda. 

Gülen Cemaati ise takkeyi önüne koyup düşünmeli. 

‘Bunca okul açtık, bunca insana destek verdik. Bunca hayır işi yaptığımıza inandık. Biz nerede hata yaptık da kendimizden bu kadar nefret ettirdik’ demeli.”

 SALDIRMAYIN, DÜŞÜNÜN!

Lütfen dikkat!..

“Yahudi”lerle ilgili yazıyı nasıl ki ben yazmadım, Gilad Atzmon adlı “yazar”dan aktardım; yukarıdaki satırları da Fatih Altaylı’nın yazısından aldım...

Onun “gözlem”lerini aktardım!..

Haa, Altaylı’nın yazdıklarına büyük ölçüde katılıyor ve “aynı görüşleri paylaşıyorum” ama, biliyorum ki, yine “küfür ve hakaret”lere maruz kalacağım!..

Cemaat mensuplarının bana veya Altaylı’ya küfretmeden önce, “takke”lerini önlerine koyup, kendilerine şunu sormalarını tavsiye ediyorum:

“Biz, nerede hata yaptık da, insanları bu derece kendimizden nefret ettirdik?!?.. Türkiye’de iki kişiden birinin oyunu alarak iktidar olan AK Parti’ye ve onun Başbakanı Tayyip Erdoğan’a yönelik darbe girişimlerinde bulunmasaydık; bu insanlar bize bu kadar öfke duyar, böylesine nefret eder miydi?!?”

Aynı soru “İsrail” için de geçerli... İsrail, “Filistinli Müslümanlar”a yönelik bunca “zulüm”, bunca “işkence”, bunca “vahşet ve katliam” yapmasaydı, acaba yine de “öfke ve nefret”in hedefi olur muydu?..

Hiç kimse kusura bakmasın; “yüreği yanan bir Müslüman” olarak bunları yazdım, bunları aktardım...

Açık ve net söylüyorum;

“Otorite”(!)den izin alacak değilim!

Ve ayrıca;

“İsrail”i de, “Gülen ve Cemaati”ni de otorite kabul etmiyorum!..

Var mı bir diyeceğiniz!?!..

****************************************************************

Cemaat’in kanalı Bugün TV’de kilise övgüsü!

Önceki gün “haftalık programım” dolayısıyla Ülke TV’deydim... Program öncesi; oturmuş, Hasan Öztürk’le birlikte “diğer kanalları” izliyoruz...

Gözüm, “Cemaat’in kanalı Bugün TV’ye” takıldı... “Askılı bir elbise” giydiği için “omuzları ve kolları çıplak” bir kadın, “bir yerleri” tanıtıyor... 

Hasan Öztürk’e, “kim bu hanım?” diye sordum; “Tanımadın mı” dedi, “Adı Bahar Feyzan’dır... Birçok kanalda muhabirlik ve haber sunuculuğu yapmıştır!.. Şimdi, Bugün TV’de!”

Dikkatle izlemeye başladım... 

Bahar Hanım, “Yunanistan’ın Meis Adası”nı ve adadaki bir “kilise”yi tanıtıyor!.. “İftar saatine yakın bir zamanda, kilise tanıtımı  da ne ola?” diye düşünürken, Bahar Hanım, “kilisenin önünde” diyor ki;

“Nikâhınızı bu şirin kilisede kıydırabilirsiniz!.. Beklemeye gerek yok, hızlı bir şekilde nikâh kıyıyorlar!.. Turistler için büyük kolaylık!”

“Allah, Allah” diyorum; “Şu mübarek Ramazan’da; Gülen Cemaati’nin Bugün TV’sine mi kaldı, kiliseyi övmek?”

Ama, sonra “normaldir” diyorum... 

Öyle ya, aynı kanalda; “Yılbaşı Hindisi’nin nasıl nar gibi kızartılacağının tarifi” bile verilmişti!..

Bu, ne iştir anlayamadım...

“Önceki günkü Bugün gazetesi”nde patron Akın İpek; bazı gazeteleri “yalancılık”la suçlayıp, “Allah’ın plânından ve Hadis-i Şerif’ler”den söz ediyor, “Müslümanlık” dersleri(!) verirken, aynı gün, kendi kanalında “kiliseye övgüler” yağdırılıyordu!..

Bu; nasıl “Müslümanlık”tır, anlayamadım!.. 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23