• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Hasan Aksay
Hasan Aksay
TÜM YAZILARI

Cumhurbaşkanı yetkilerini sınırlama gayreti

05 Ekim 2015
A


Hasan Aksay İletişim: ,

Siyasetin değişmez kuralından, değişeni çoktur. Değişen zaman ve şartlar, siyasi sistem ve çözümleri de değiştirir. Monarşiden demokrasiye kaç kıyafet değişti, değişecek? Yönetim, ihtiyaç ve imkanlarla şekillenir. Yeni bir savaş türü: Algı. Düşman, insanı şartlandırıp kendi çıkarına çalıştırıyor. Bir millet, istikrarsızlıkta imkan arayabilir mi? Cumhurbaşkanı gecesini gündüze kattı çalışıyor diye, millet şikayetçi olabilir mi? Algı ile, bu derece akıl dışı işte ümit arıyor ve buluyor.  

 Siyaset, milletlerin istikbal düşüncesini de içine alan geniş kapsamlı, zor bir yönetim sanatıdır. Bir gurup gezisinde dahi iki Baş olmazken, çok başlı bir devlet yönetimi mümkün mü? Kadro, teşkilat ve millet, zıt başlar değil, Baş yardımcılarıdır. Devlet başkanı, başbakan arasına, siyasete, fitne sokma gayreti, haset ve hıyanete ürünüdür. Yönetim uzlaşı değil, istişare ve uyum sanatıdır. Uzlaşı rakip devletler arası bir konudur. Millete, zaman ve imkan kaybettirir. 

Muhalefet, 7 Haziran seçiminde kendilerine bakmayı unuttu, istikrarın kaybedilmesine sevindik olup kırmızı çizgi çizmeye başladılar. Koalisyon teklifini, görevi alan Başbakan yapar. Cumhurbaşkanı, bağımsız birini de Başbakan atayabilir. Seçim neticesi kesinleşip milletvekilleri yemin etmeden, Cumhurbaşkanı, Başbakanı atanmadan, kendine teklif gelmeden kırmızı çizgi çizmek, çalıyı başından sürüklemektir. CHP, MHP’ye Başbakanlık teklif ediyor? Bu da yeni çıktı. Bir zaman Cumhurbaşkanı, “Sayısal çoğunluğunuz varsa da siyasal çoğunluk görmüyorum” dedi de CHP’nin nasıl sevinmişti? Bu yaptığı ne? 

Bazı partilerde, “İstikrar bitti. Yeni anayasa kadar zaruri de olsa, iktidarın yolunu keser, gücümüzü gösteririz sevinci doğdu. Millet de görüyor, biliyor ki, yol, köprü engellenir, Gezi terörü desteklenir. Millet, zaman ve imkan kaybeder. 1 Kasım, inşallah, istikrarla, kayıpları telafi eder, yeni hamlelere yol açacak. 

Seçim, birlik olup, dağılıp millet gücünü kaybetmemek imkanıdır. Özellikle etrafımızdaki vahşet yangını, medya, sermaye ve siyonist düşmanlıklara eklenen, dost devletlerin de, “Türkiye de yansın” gayreti, illerimizde yangın çıkarılır, şehit verirken, milletce, “BİR ATEŞ ÇUKURU’nun başında iken birlik, bütünlüğümüzü, siyasi istikrarımızı korumak varlık ve yokluk meselemizdir. 

İslam dünyasının merkezinde denenen, ilan edilmeden, karşıt devletlerin dahi birleşip, İran’ı da içlerine alıp, İslam’a karşı başlattığı örtülü savaş, Türkiye’yi içine alarak, 3. dünya savaşı olmak istiyor. Türkiye’nin güçlü siyasi istikrarı, bu dünya felaketini önleyecek en önemli imkandır. Cumhurbaşkanımızın gecesini gündüze katan gayretini, saldırı sebebi yapan, saygı ve edepten uzak söz ve ithamlar da, ülke vahdetinin zirvesine göz diken, bu örtülü savaşın ana hedeflerinden biridir. 

Milletlerin siyasi güç zirvesini yıpratma, halkıyla irtibatını kesip, saray duvarlarıyla kuşatma, milletin siyasi gücünü yok etmektir. Devletin başını milletten koparmak güç kaybı ve felakettir. Cumhurbaşkanı, ne kadar halkıyla beraberse, halkın gücü, devletine o kadar yansır. Canlı, hamleli, bir devir doğar. Bu gerçek, bütün devletlerde; özellikle Osmanlı’da çok net görülür.

Osmanlı’da ilk on başkan, her işten sorumluluk duyar. 80 yaşa merdiven dayasa da, savaşta dahi ordusunun başındadır. Bu dönem, Osmanlı’nın, kesintisiz başarılar ve yükseliş dönemidir. Elbette bu başarılar tek adam işi değildir. Kısaca eksikleriyle beraber şöyle sıralanabilir: 1) Siyasi liderin, Allah’ın yardımını kazanmayı hedefleyerek, imanı, ahlakı, adaletiyle daima işinin başında olmaya gayret etmesi. 2) Milletin vahdet ve gayreti. 3) Veziri azamın ehliyet ve dirayeti.

Demokraside Başbakan, milletin siyasi vahdet ve gücünü temsilde çatal baş değildir. Milleti, siyasi kadro ve fikirlerini bütünleştirerek, başkanla istişare eden, Başkanın fikirde, işte ve her konuda olmazsa olmaz yardımcısıdır. Osmanlı da “Vezir-i Azam” denilen kimsenin ehliyeti, zaferleri destanlaştırmıştır.

Tankını İsrail’e tamir ettirmek, savaş gemilerimizin yazılımını başka devletlere yaptırarak, adeta komutta ortak olma durumundan, on yıllık istikrarla, tankımızı, savaş helikopterlerimizi ve bütün yazılımlarımızı kendimizin yapmasını nasip eden Allah’a hamd olsun. Ya Rab! Bu başarıları nasip ettiğin kadrolara ve istikrara karşı bizi nankör etme. Senden, yalnız senden, asırlarca aziz kıldığın milletimizi, yine büyük nasibine vasıta kılarak çok daha güçlü bir istikrar ve hizmet dönemi başlatmamızı niyaz ediyoruz. 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23