• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Hacı Yakışıklı
Hacı Yakışıklı
TÜM YAZILARI

Partiye Karkeren Kürdistan-2

26 Mart 2016
A


Hacı Yakışıklı İletişim: [email protected]

Kendimize ait birçok kavramı “üst akıl” denen yapılara kaptırdık. 

Ne demek üst akıl? 

Kuklacının bizzat kendisi! 

Samanpazarı Meydanı’nda “İskilipli Atıf Hoca”yı asanlar değil, onun asılmasını çağdaşlık şartı zannettirenler! 

7 sene önce dün “Muhsin Yazıcıoğlu”nu öldürenler değil onun ölümünden plan devşirenler! 

Üst akıl denen yapı; bugün Erdoğan’ın gitmesini isteyenlerden değil, Erdoğan gidince ülkede koşturacakları atları şimdiden mahmuzlayanlardan oluşuyor! 

Mesela “Fetullah Gülen” bir üst akla sahip değil, onun da aklının sahipleri var!

Bunu hakaret olsun diye demiyorum, bir gerçek nasıl ifade edilirse öyle ifade ediyorum! Ülkemizdeki ve dünyadaki istisnasız tüm terör örgütleri de “akılları kiraya verilmiş” yapılardır. Bu hususta parayı veren düdüğü çalar.

“Erdoğan gidince hepinize gününüzü göstereceğiz” diyenlerin kurmaya çalıştığı yeni korku imparatorluklarının militanları toplumu hizaya getirmeye çalışıyor! Oysa bu kez işleri kolay değil! Karşılarında “gelen ağamdır, giden paşamdır” diyen bidon kafalı göbek kaşıyıcıları yok!

Bu millet hiçbir zaman göbeğini kaşıyan adam olmadı, bilakis birileri bu millete kendi haram dolu göbeklerini kaşıtmaya çalıştı! 

Göbekten bahseden köpekler çoktan boyunlarındaki tasmanın sahibine biat etmenin lezzetini almıştı! Çünkü sahipleri onlara her doğru(!) hareketlerinde şöyle en bonfilesinden etleri şak diye önlerine atıyordu! 

Üst akıl bu topraklarda 1800’lerden beri var ve ilk kez deşifre olmanın ecel terini döküyorlar!

Yok, öyle uzun uzun deşifrelerden ve kripto yapılardan bahsetmiyorum; zihinlerde deşifre oldular!

Halk artık onlara inanmıyor ve biliyor musunuz buna acayip şaşırıyorlar! Devleti kurarken bile halkı kandırmayı başarmışlardı oysa!

Halk çağdaşlık gelecek sanıyordu! Çağdaşlık gelecek ve Osmanlı küllerinden doğarak yeniden ilim dünyasını fethedecekti!

Ama çağdaşlık erken doğum yaptı!!!

Erken doğum yapan modernite kötü yola düştü! Serseri bir mayın ülkenin tüm kutsallarını etraflıca çevirdi! Önce balolarda harcanan gençlik, meze edilen namus, içki içmenin faziletleri anlatıldı! İçki içmek şifa gibi sunuldu, böylece tüm kötülüklerin anası bizlere iyilik tanrıçası Hesperos gibi sunulup buna toplumun tapması istendi! Asıl yaratıcıya tapmayı kanunlara ihanet sanıp önüne gelene tapmaya başlayanların eteklerini öpenler gün gelecek amiral gemilerine medya patronu olacaklardı! Ve oldu da!

Geçmişi unutmayalım, ama daha çok bugüne bakalım! 

Türkiye gerçekten büyüdü mü? Paradan bahsetmiyorum, kendi kendini yönetme kabiliyetinden bahsediyorum! Biliyorsunuz biz Cumhuriyet’iz ama halkın pek çok zamanlarda yönet(e)mediği bir Cumhuriyet! Yanlış doğumun zararları!.. Türkiye milleti olarak gerçekten kendi kendimizi yönetmeye başladık mı yoksa hâlâ birilerinin elinde esir miyiz? Hayır, hiçbir zaman bu kadar özgür olmamıştık! “Çok özgürüz” demiyorum; bu kadar özgür olmamıştık diyorum. Hani bir reklam vardı ya; “biz daha iyisini yapana kadar en iyisi bu”

Kendilerine “Kürdistan İşçi Partisi” diyen PKK ve yeri gelince TAK, YPG, YPJ, HDP, PYD, DHKP-C postuna bürünen örgütler hiçbir vakit böyle çaresiz kalmamıştı. Sivilleri katlediyorlar! Trafik kazası var diye çağırdıkları görevli polis memurunu katlediyorlar. Yaralı var diye çağırdıkları ambulansı yakıp, sağlık ekiplerini katlediyorlar.

En kötüsü de bir kısım üniversiteler, akademisyenler, sosyal medya hesapları bunlara destek veriyor. Terörle artık “topyekûn” mücadele derhal yapılarak “üniversitelerdeki” terör üretim merkezlerine de gerekli yaptırım uygulanmalı! Bombalarla çocuklar ölmesin diye, doğudaki kardeşim daha fazla acı çekmesin diye!

7 Şubat 2012’deki son darbe girişimi başarısızlıkla sonuçlandı; çünkü artık asker darbe yapmaktan vazgeçti, milletin Genelkurmay kademesi olmayı başardı. Dağda mekân bulamayanlar, kalleş tuzaklı bombalarla şehre indi. Evet, Türkiye uzun bir aradan sonra ilk kez yeniden boy attı; ancak birileri “uzun boylu” ve “uzun adamlı” bir Türkiye istemiyor. Zalimler istemese de Türkiye, içerisindeki tüm gruplarla birlikte büyüyecek; bu “Hasta Avrupa’nın” engelleyebileceği bir durum değil!

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23