• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Hacı Yakışıklı
Hacı Yakışıklı
TÜM YAZILARI

Otel lobilerinde peşkeş çekilenler!

24 Haziran 2019
A


Hacı Yakışıklı İletişim: [email protected]

İstanbul’da yenilenen seçimler sadece “büyükşehir belediye başkan adayları” arasında geçmedi, birçok sosyolojik gerçeği de ortaya döktü. Bu süreçte biz gazeteciler de önemli bir sınav verdik. Bazı meslektaşlarımız ise “muhalif gazeteci” kimliğinin aslında yandaşlığın ötesinde bir kandırmaca olduğunu gösterdi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan en doğru “tarafsızlık” tanımını yıllar önce yapmış ve “TARAF OLMAYAN BERTARAF OLUR” demişti. O vakitler “bazıları” güya yine tarafsızlık adına onu eleştirerek “toplumu kutuplaştırmakla” suçlamıştı.

ONA “KUTUPLAŞTIRICI” DİYENLER, 15 Temmuz’da milletin üstüne tank sürdü!

ONA “KUTUPLAŞTIRICI” DİYENLER, helikopterden “ambulansa ateş et” emrini yerine getirenlere “alkış” tuttu.

ONA “KUTUPLAŞTIRICI” DİYENLER, “Ocaklarına ateşler düşsün” bedduası edilirken seanslar halinde ve adeta transa geçerek “amin” dedi!

ONA “KUTUPLAŞTIRICI” DİYENLER, “Demirtaş’ın siyasi çizgisini” çok beğendi!

ONA “KUTUPLAŞTIRICI” DİYENLER, “Bir sağdan bir soldan astık” zihniyetini her dönem kutsadı!

ONA “KUTUPLAŞTIRICI” DİYENLER, “Diyarbakır cezaevinde Müslüman Kürt evlatlarına fare ölüsü yedirilirken” kendileri şarap kadehlerini büyük zevkle tokuşturan darbecilerin çocuklarını başkan yaptı!

ONA “KUTUPLAŞTIRICI” DİYENLER, devirdikleri polis aracının üstünde yüzleri maskeli şekilde tepinip molotoflarla dükkânları yakarken ve söktükleri kaldırım taşlarıyla milletin belediye otobüslerini taşlarken “Bunlar özgürlük eylemleri canım” diyerek Batı’nın ikiyüzlü medyasına Türkiye’yi şikâyet etti!

ONA “KUTUPLAŞTIRICI” DİYENLER, mahkeme salonunda şehit edilen Muhammed Mursi’ye darbe yapan kapitalist köpekleri tebrik etti!

İşte hepiniz gördünüz!

“Yandaş medya, yandaş gazeteciler” diye diye kafasına huni geçirip gezinenler nasıl da seçim vakti gelince çatır çatır “taraf” tuttular!

TARAFSIZLIK DEMEK; iki kişi kavga ederken onları seyretmek değildir!

TARAFSIZLIK DEMEK; masumlar katledilirken, zalimler kan dökerken oturup sadece olayları anlatmak değildir!

TARAFSIZLIK DEMEK; ölmek üzere olan Afrikalı çocuğun başında akbabalar onu yemek için beklerken bunu fotoğraflayıp dünyaya servis ettikten sonra alıp başını gitmek değildir!

Evet, fotoğrafı çekeceksin! Ama “akbabadan” yana mısın yoksa açlıktan ölmek üzere olan “Afrikalı çocuktan” yana mısın? Bu noktada “tarafsızım” diyebilir misin?

Ve işte yine hepiniz “Biz tarafsız medyayız, muhalifiz; ama onlar yandaş medya” diyenleri gördünüz!

BİZ “TARAF” TUTTUK; ama hiçbir vakit haksızlıktan yana olmadık.

BİZ “TARAF” TUTTUK; ama karşı “taraftaki” kişiye de söz hakkı verdik!

Hiç kimsenin bize verdiği cevapları çarpıtmadık, “kelimesi kelimesine” tam verdik.

Bizi hiçbir toplantıya davet etmemelerine rağmen Kemal Kılıçdaroğlu’na da Mansur Yavaş’a da “röportaj” çağrısı yaptık. Hatta “ses kaydını beraber alalım, söylediklerinizi aynen yayınlayalım” dedik. Kendileri gelmediler, biz de umursamadık! 

“SİHA” meselesinde CHP MİLLETVEKİLİ SEZGİN TANRIKULU’nun en çok eleştirildiği dönemde “İsterseniz düşüncelerinizi bir de bize anlatın, belki yanlış anlaşılan yönler vardır, doğrusunu yansıtalım” dedik. Başta kabul ettiyse de sonradan “nezaketli bir şekilde” demeç veremeyeceğini söyledi. Ve bunu da “saygıyla” karşıladık.

Hiç kimseye gazetelerimizin sayfasını kapatmadık. Hiç kimsenin görüşünü karartmadık, çarpıtmadık!

Kendi dünya görüşümüze “uymadığı yerde” eleştirdik, karşı çıktık, yanlıştır dedik! Açılan davalardan ve tehditlerden korkmadık!

TARAFSIZLIK; bir kişinin, kurumun, kuruluşun düşüncesini ve açıklamalarını çarpıtmadan vermek demektir. Size uysun veya uymasın; ne diyorlarsa aynen vereceksiniz. İşte biz daima bu kural doğrultusunda ve basının etik ilkelerine uyarak yayın yaptık, yazılarımızı bu doğrultuda yazdık.

 Şahsım adına siyasi duruşumu daima söyledim: Ben Recep Tayyip Erdoğan’ı seviyorum, çünkü Müslümanın ve mazlum halkların onurunu dimdik savunuyor. Onu sevmeyeceğim de Kraliçe Elizabeth’i mi seveceğim; Benjamin Netanyahu’yu, Donald Trump’ı, Batı’nın uşaklarını, içimizdeki satılmışları, Kandil’in maşalı çocuklarını mı seveceğim?

Hangi siyasi görüşe sahip olursa olsun hiç kimseyi “otel odalarında”, “lobi köşelerinde” satmadık! Kimseyi ona buna peşkeş çekmedik! Hiç kimse tarafından satın alınamadık! Allah’ın izniyle “hakikat bildiklerimizin” uğrunda kimseye boyun eğmeden imtihan dünyasında yolumuza devam edeceğiz.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23