• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Hacı Yakışıklı
Hacı Yakışıklı
TÜM YAZILARI

Hukuken cumhurreis, fiilen başkan

28 Mart 2015
A


Hacı Yakışıklı İletişim: [email protected]

Bebekleri bile “seni yerim ben” diye seven bir toplumun öfkesinden korkun! 

Çünkü sevgisi güçlü olanın öfkesi de güçlü olur, önemli olan bu öfkeyi dizginleyip, oturacağınız yere zarar görmeden varmak! Bu toplumun uyanması dünyayı fethe kâfidir! Çok şey yapmaya gerek yok; zalime karşı mazlumun yanında durmak bize yepyeni ufuklar açacaktır, samimi olun yeter!

Siyasetimiz kahve köşelerinde “Ne olacak bu memleketin hali” cümleleri altında ezilmekten kurtuldu. Yurtdışından gelen gurbetçilerimiz artık sınır kapılarını geçince tozlu yolların çilesini çekmiyor. Türkiye’yi aslında gurbetçilerimize sormak gerek, değişimi veya durağanlığı en iyi onlar fark edebiliyor!

Bizim “yeşil takkeli” namıyla meşhur bir Naci abi var, Almanya’nın ünlü Türklerinden! Hem Almanya’yı hem Türkiye’yi yakından tanıyor. Bürokraside bazı sıkıntılar devam etmekle birlikte o da artık Türkiye’nin Avrupa’yı sollamaya başladığının farkında.

Ülkemizde her türlü gelişmeye karşı sıkıntılar da yok değil! Papazların Donkişotları ellerindeki mızraklarla yel değirmenlerimize saldırmaya devam ediyor!  

Ülkenin en çok konuşulan ismi ise şüphesiz Recep Tayyip Erdoğan! 

Yüzyılın en güçlü lideri, ki bu sözü siyaseten söylemiyorum. 

Erdoğan her şeyi bıraksa; Ak Parti’yi, cumhurbaşkanlığını, şu ana kadar yola çıktığı herkesi kendi haline bıraksa ve “Ben yepyeni bir ekiple, yepyeni bir parti kurdum” dese; o parti yine, yeni, yeniden iktidara gelir! 

İnsanımız boş vaatleri bırakalı epey oldu, en son Cem Uzan “boş vaatler” sayesinde neredeyse meclise onlarca vekille giriyordu. Erdoğan ise vaatte bulunmuyor, direkt olarak yapıyor. Yanlışları da var elbette, bunu zaman zaman kendisi de söylüyor. Gelişmek için eleştiri şart, Erdoğan’ı da eleştireceğiz; bunu yaparken “yerin dibine batırma” mantığı güdenler maalesef eleştiri sınırlarını aşıp iyi niyetli insanların da yollarını tıkayabiliyor.

Velhasılı Erdoğan; hukuken cumhurreis, fiilen başkandır! Milletin gözünde bu böyle! Bunu eleştirebilirsiniz, ama milleti çiğneyip geçemezsiniz ve artık gelin vatandaşı küçük görmekten vazgeçerek iradesine saygı duyun. Onlar Erdoğan’ı böyle görmek istiyor, onun çözüm sürecinde söz hakkı olduğunu ve konuşmasını doğal buluyor, onun Türkiye’nin inşası ile ilgili sözlerini bırakın garipsemeyi can kulağı ile dinliyor!

Ak Parti’ye sızmış 78 paralel vekil var deyince “yok artık” diyenler, işte görün! Seçim yaklaştıkça tel tel dökülüyorlar. Özellikle Davutoğlu ve ekibi yeni listeleri sıkı inceliyor. Zira milletin artık tek sızıntıya tahammülü yok!

Birileri bıkmadan usanmadan “haram lokma yemedik” demeye devam ederken muhataplarını “hırsız, yolsuz” kelimeleriyle yaftalıyor. Haram, sadece “yemek ve mide” meselesi değil, bunu aslında onlar da biliyorlar; fakat az bir bedel karşılığı satılığa çıkmış nice beyinler var!

“ÇİZGİ FİLMLER VE ÇOCUKLARIN YIKANAN BEYNİ”

Masum birer karakter sandığınız renkli çizgi filmler, çocuğunuzun bir gün karşınıza kişiliği bozulmuş bir vatandaş olarak çıkmasına sebep olabilir mi?

Sadece çizgi filmler değil televizyonun bütün bir ekranı çocuk için tehlike! Sessizce otursun diye eline kumanda verilip ekran karşısında yalnız bırakılan çocuklar-gençler, bataklığın ortasında dalından düşüp kurumaya mahkûm bir yaprak gibi savruluyor. 

Kendinize bir bakın, tek kanallı yıllarda neler izledik? Yıllarca bize Casper’ın sevimli bir hayalet olduğu söylendi. Oysa hayalet diye bir şey yoktu, üstelik bir hayaletin sevimli olması nasıl mümkündü? Casper bir küçük çocuk, bu çocuk nasıl öldürüldü, acaba hangi çizgi film senaristi içindeki pişmanlığı Casper olarak ortaya koydu! Bir de Calimero vardı, hani şu kafasında yumurta kabuğuyla gezen küçük civciv! Hep ezilir ve sonunda “ama bu haksızlık” diyerek hiçbir şey yapamazdı! Yıllarca toplumsal uyuşukluğumuz buradan geliyor olmasın? Bir de kahraman He-Man vardı, kılıcını çıkarıp “gölgelerin gücü adına” derdi ve yanındaki titrek hayvan birden büyük bir kaplana dönüşürdü. Biz de hayranlıkla seyrederdik! Oysa He-man denen kapitalist ürün “gölgelerin gücü adına” iş yapardı; çünkü bizim o zamanlar “Allah’ın adıyla” kılıcını kaldıran kahramanlarımız ekranlarda yoktu! Bugün daha milli karakterler olmakla birlikte, televizyon ekranları daima dikkat edilmesi gereken yerler! Çocukları bu canavarlarla baş başa bırakmamak gerek! Konu uzun aslında, sonra genişçe yazalım inşallah!

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23