• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Hacı Yakışıklı
Hacı Yakışıklı
TÜM YAZILARI

“Andınız” gökten(!) inmedi

20 Eylül 2013
A


Hacı Yakışıklı İletişim: [email protected]
Andınız’ın birileri tarafından söylenmesine değil, bunun herkese “zorla” söylettirilmesine karşıyız. Mesele sadece bir ırk meselesi değil. Birilerini “Türkiye’yi bölmekle” itham edenler Korku İmparatorluğu’nun damarlara enjekte ettiği klişelerle sloganik söylemlere sarılıyor; bizim mahallenin adamları da dahil! Baskı herkesin çocuğuna yapılıyor. İlk ırkçılığı yapan şeytan “Ben ateştenim, o topraktan” dediği günden beri boş durmamış ve 1933 yılında İstiklal Mahkemesi Savcısı Dr. Reşid Galip’e bu andı yazdırıp, okullarda zorla okutturarak görevini başarıyla(!) sürdürmüştür. Irkçılık sadece kanla değildir, Kuran’ı Kerim’i toprağa gömdürenler “din ve inanç” ırkçılarıydı. Dileyen dilediği andı okur, lakin bir ailenin devlete emanet ettiği çocuğuna “dayatma”da bulunmak doğru değildir. Ant deyince hemen “Türk” kavramına dikkat kesilmek hedef saptırmadır. Hele işin içine çözüm süreci, PKK gibi konuları hiç katmayın. Bizim bakışımız bu süreçlerden ayrıdır. Gariban Anadolu insanını birilerinin eliyle vahşi örgütlere ittikten sonra, ölen evladına “leş” demek de kimseye fayda sağlamadı.
“Andımız” ismi bile zorlama. Hepimizin andı olmak zorunda mı? Yazdıklarımı devlet karşıtlığı, Atatürk düşmanlığı gibi algılamak isteyenler olacaktır. Ağır olun, antenlerinizi içeri çekin, yaftalamalarınızı cebinize koyup bir daha çıkarmayın! Biz hiç kimsenin Atatürk’ü sevmesine karışmıyoruz. Atatürk adına dayatma yapılmasına, Diyarbakır Cezaevi’nde mahkumlara insan pisliği yedirilmesine, Ulucanlar’da kıymetli hocaların ve gençlerin asılmasına, Mamak zindanlarında Muhsin’lerin betonlara yatırılmasına karşı çıkıyoruz. Şimdi “andınız”a bir bakalım:
“TÜRK’ÜM”: İşin istatistik boyutuna hiç girmeyeceğim. Ülkede “Şu kadar ırk var” olayını geçin. Türk kavramı üst kimlik olarak gösteriliyor. Peki çocuğunuz bir başka kavmin ülkesinde yaşasaydı, o kavmin üst kimliğine mi tabi olacaktı? İsteyen Türk’üm diye bağırıp bunu önceleyebilir, ama bağırtan devlet olmamalıdır, bu konuda zorlama/dayatma yapılmamalıdır.
“DOĞRUYUM, ÇALIŞKANIM”: Ne güzel kavramlar, doğruluk, çalışkanlık bir harika; keşke herkes öyle olsa. Madem çocuk çalışkanım diye bağırıyor, neden o zaman bazı çocukların velisini çağırıp “Hanfendi! Çocuğunuz ödevlerini yapmıyor, çok tembel!” diye şikayet ediyorsunuz. Bu durumdaki çocuğun her gün yalan söylemesine sebep oluyorsunuz.
7 yaşındaki çocuk henüz “mecaz”ları tam bilemez. Şimdi birileri 7 yaşındaki Kuran hafızlarından bahsedecek biliyorum. Hemen cevap verelim: Evet o yaştaki çocuk Kuran’ı ezberler, fakat manasına vakıf olamayabilir. Mesele çocuğun hıfzettiği Kuran’ı ilerleyen yaşlarda anlamasının yolunu açmaktır. Aradaki fark, hiçbir çocuğa “zorla- dayatmayla- ailesinin rızası olmadan” Kuran öğretilsin demiyoruz. İsteyen aile öğretir, isteyen ilerde öğretir. İnanmayan zaten bırakın çocuğunu kendisi bile Kuran’ın yanına yaklaşmıyor. Andımız ile Kuran’ı karşılaştırmıyorum. Kuran biz müslümanlar için en değerli varlıktır, o yüzden en değerli varlığımı örnek verdim. Bu konuda dahi ailelerin rızası alınmalıdır.
“İLKEM KÜÇÜKLERİMİ KORUMAK”: 7 yaşındaki çocuğun küçüklerini korumasını istiyoruz. Ya hu kardeşim hele sen bir o çocuğu koru, korumayı öğret. Başı okşanmaya muhtaç çocuk, sevgiye muhtaç çocuk; muhtaç olduğu bu sevgiden neyini artırıp da daha küçüklerini koruyacak. “Yurdumu milletimi” ben de “özümden çok” seviyorum. Yurt benim, millet benim seveceğim tabii! Sen çocuğa şimdi “öz” ne diye bir sor hele! Bilmediği kavramlar üzerine çocuğa yemin ettirmek zulümdür!!! Okula yeni başlayan çocuğunuzu karşınıza alın “Evladım, yükselmek ne demek?” diye sorun. Bir de “büyüklerini say” deyince çocuk başlayacak: “Oooo piti piti, 1-2-3-4… 4’ten sonra neydi babaaaa!”
“AÇTIĞIN YOLDA HİÇ DURMADAN YÜRÜYECEĞİME”: Ne yaptın be usta! Hiç durmadan yürüyen(!) var mı Allah aşkına! Dünyanın en harika makinesi bile arada “rölantiye” alıyor. Üstelik her vatandaşın anayasaya ve insan haklarına aykırı olmamak şartıyla istediği yoldan yürümeye hakkı yok mu?
“VARLIĞIM ARMAĞAN OLSUN”: Daha yaşamın başındaki çocuktan, bunu bağışlamasını istemek hangi insan haklarına, hukuka, adalete, şefkate, vicdana sığar? “Ne mutlu Türk’üm diyene” dedirtmeden evvel niçin mutlu olması gerektiğini öğretsek daha iyi olmaz mı? Siz öğretin, sonra çocuk mutlu olup olmaması gerektiğine kendisi karar versin.
Milletvekilleri bile bir defa yemin edip 4-5 sene görev yaparken ilkokul öğrencilerine “her gün” ant adı altında yemin ettirilmesi nedir? Üstelik millet yararına, vatanın gelişmesi uğruna, ilim-bilim yoluna hiçbir şey yok! Daha okulun ilk günü bedenlerini “armağan” etmeleri, tanımadıkları bir insanın yolundan gitmeleri bağırtılarak isteniyor! Bir veli, çocuğuna “andınız”ı okutmak istiyorsa okutur. Çocuktan velisi sorumludur. Ancak bunu herkese bir dayatma, baskı, zorlama ile yapmak insan hak ve hürriyetlerine kör bakmak olur. Devlet bilimi öğretsin, metafizik ve ideolojik kısmı aileye kalsın!
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23