• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Faruk Köse
Faruk Köse
TÜM YAZILARI

Seçim ve geçim arasında “Asgari Ücret” politikası

15 Haziran 2015
A


Faruk Köse İletişim: [email protected]

Dün, bir “asgari ücretli”nin “seçim ve geçim arasında”ki halet-i ruhiyesinden söz etmiştim. Bugün asgari ücret konusuna giriş yapmak istiyorum.

Seçim çalışmaları esnasında asgari ücret konusunda Ak Parti dışındaki siyasi partilerin vaatleri oldu. Her ne kadar bazıları gerçekleşmesi mümkün olmayan, “nasılsa iktidara gelemeyeceğim, bol keseden atayım, ne kadar tutarsa kârdır” türünden olsa da, gerçekleşebilir rakamlardan oluşan vaatler de vardı. Ama seçmen, iktidara gelebileceklerine inanmadığından itibar etmedi.

Ak Parti ise, “asgari ücretin arttırılmasına karşı” çıkıp, bir kısım seçmeni kaçırdı. 

Ailelerin “ekonomik  ve sosyal problemleri” araştırıldığında, “sefaletin sanılandan büyük olduğu” görülecektir. “Sosyal Devlet”in ana görevleri arasında, ailelerin ekonomik ve sosyal problemlerini çözmek başı çeker. “Toplam zenginlik” değil de, “toplam zenginliğin bireylere ve ailelere düşen gerçek değerleri”nin hesaplanması ve her birinin “yoksuluk sınırı”nın, hiç değilse “açlık sınırı”nın üzerinde olmasıdır önemli olan. Belirli bir sınıfın yüksek gelir düzeyine ulaşması ve toplam geliri böldüğünüzde kişi başına düşen ortalamanın yüksek çıkması aldatıcı olur. O “toplamın, bireylere ve ailelere düşen yüksek ve yeterli gerçek değerlerinin bileşimiyle elde edilmiş olması” lazımdır.

Ama ülkemizde, “milyonlarca asgari ücretli, açlık sınırının da altında yaşamaya mahkûm” iken, bu kitlenin, 13 yıldır bu temel soruna çare bul(a)mayan, ama her geçen gün yenisi eklenen “türedi zenginler”in çoğaldığını görüp de Ak Parti’yi bir kez daha tek başına iktidara getirmesini beklemek ne derece gerçekçidir?

Nisan 2015 itibariyle ülkemizde 4 kişilik ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken -sadece- gıda harcaması tutarı, yani açlık sınırı 1.334 TL. Gıda harcaması ile birlikte giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer harcamaların toplam tutarı, yani yoksulluk sınırı ise 4.344 TL. Buna karşın, bir kişinin 1.631 TL “geçim maliyeti” için bugünkü rakamlar üzerinden “2 asgari ücret” gerekiyor.

İşte bu yoksul kitleler, hemen ve net olarak kendi durumlarının düzeltilmesine ihtiyaç duyuyorlar. Binlerce kilometre bölünmüş yol, köprüler, havaalanları, tüneller, metrolar vs. iyi de, yoksul halk, bunların kendisine somut olarak ne kazandırdığını daha çok önemsiyor. Çünkü sözünü ettiğimiz büyüme, asgari ücretlinin cebine giren parayı arttırmıyor. Cebine giren para artmadan da halk, yapılan hizmetleri hissetmiyor.

Yani asgari ücreti artırmazsan, insanları yoksulluk ve hatta açlık sınırının altında rakamlarla yaşamaya mahkûm edersen, bundan pozitif bir karşılık bulamıyorsun. Çünkü halkın “ekonomik büyüme”den anladığı, bireysel ekonomisinin ne kadar büyüdüğünden ibaret. Genel ekonomik göstergelerin iyiye doğru gitmesi, kazancın bir avuç sermayedarda toplanmasıyla da mümkün; ancak önemli olan, büyümenin halka nasıl yansıdığı.

Ama Ak Parti, maalasef bu hususta duyarsız davrandı, ya da yetersiz kaldı. Evet, yeni zenginlerimiz oldu ve zenginler 1’e 5 kazandı; ancak halk bir türlü “insani refah düzeyi”ne ulaşamadı. Nihayet, desteklediği Parti’nin yoksulluğuna çare üret(e)memesine tepki gösterdi.

Hiç mi bir şey yapılamazdı? Asgari ücretin ve emekli maaşının, mesela net 1500 TL’ye çıkarılması çok mu gerçek dışıydı da, Ak Parti buna yanaşmadı? Bunun Parti içinde ciddi biçimde muhasebesini yapmak lazım. İşçileri açlık sınırının altında tutmak partinin “adalet” ilkesine de, “kalkınma” önceliğine de aykırı değil miydi? Oysa, halkın dertlerine somut çareler üretirsen, halk seni destekler, öyle değil mi?

Şimdi 01.07.2015’ten 31.12.2015’e kadar geçerli “Asgari Ücretin Net Hesabı ve İşverene Maliyeti”ne bakalım.

Ay başına düşen Asgari Ücretin Neti şöyle: Asgari Ücret 1.273,50 TL. Bunun ’ü SGK primi, 178,29 TL. %1’i işsizlik sigortası fonu, 12,74 TL. ’i gelir vergisi, 72,26 TL. ,59’u damga vergisi, 9,67 TL. Asgari geçim indirimi 90,11 TL. Böylece 1.273,50 TL’lik asgari ücret, 272,96 TL kesintilerden sonra 1.000,54 TL’ye düşüyor.

Bir asgari ücretlinin işverene maliyeti ise şöyle: Brüt asgari ücret 1.273,50 TL. İşveren payı olarak .5 SGK primi, 197,39 TL. İşverenin ödeyeceği işsizlik sigorta fonu, %2 üzerinden 25,47 TL. Böylece bir asgari ücretli, işverene 1.496,36 TL’ye maloluyor.

Asgari ücretin en azından net 1500 TL’ye çıkarılması zor görünmüyor. Yeni Hükümetin birinci vazifesi bu olmalı. Hükümet ortağı olacak Ak Parti, bu zor olmayan işi yapmazsa, dünkü yazıda sözünü ettiğim işçi, bir sonraki seçimde “alternatifsizliğin verdiği çaresizlik”i es geçmez mi?

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23