• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Faruk Köse
Faruk Köse
TÜM YAZILARI

Seçim vaadi olarak “tarım ve gıda” konusu(2)

03 Mayıs 2015
A


Faruk Köse İletişim: [email protected]

AK Parti, seçim beyannamesinde “tarım” ve “gıda” konusunda önemli ve büyük vaatlerde bulunuyor. Mesela “8 milyon hektar alanda arazi toplulaştırma çalışmaları”nın tamamlanacak olması, tarımda önemli bir atılım olacağa benziyor.

Yine, “tarımsal destekler”in “üretim odaklı” düzenlenmesi, bu esnada çevre ile bitki, hayvan ve insan sağlığının dikkate alınması, “desteklerin etkinliği”nin izlenip değerlendirilmesi ve bu kapsamda sadece 2015’te “10 Milyar TL nakit olarak hibe destek” verilmesi önemli vaatler.

Ancak önem verileceği söylenen “sertifikalı üretim yöntemleri”nin izah edilmesi gerekir. Zira işin içine sertifika girince, sanki doğallıktan uzaklışılıyor gibi bir izlenim uyanıyor. Yine, “tüm tarımsal bilgi sistemlerini AB ile uyumlu hale getireceğiz” vaadi, ülkemizde “AB kotaları” sebebiyle ciddi oranda “tarımsal kısıtlama”yı akla getirdiğinden, bu husustaki tereddütlerin giderilmesi gerekir.

Hem üreticiyi, hem de tüketiciyi koruyucu yeni yasal düzenlemeler, eğer içeriği iyi hazırlanırsa yerinde bir vaat. Yine, “tarım arazilerimizi ve verimli ovalarımızı koruyacağız” vaadini, “verimli tarım arazilerine sanayi işletmeleri kurulmasından vazgeçileceği” şeklinde okumak istiyorum.

Tarımda sulamaya dair “israfı önlemek ve suyu etkin kullanmak” amacına dair ayrıntılı bir vaatler listesi verilmiş olması, su kullanımı hususuna büyük önem verileceğini gösteriyor. Bu kapsamdaki detaylı vaatler listesi, suya büyük önem verileceğini ve çok ciddi bir “su politikası” takip edileceğini gösteriyor.

“Tarım alanlarını planlama ile koruma altına almak”la beraber, “üreticiden tüketiciye kadar tüm tarımsal verilerin izlendiği, değerlendirildiği ve raporlandığı bir sistem olan Tarım Sektör Entegre Yönetim Bilgi Sistemini (TARSEY) tamamlayacak ve etkin bir şekilde kullanacağız” vaadi de önemli. Bir de vaadedildiği gibi GAP, “gıda üreten ve Dünya’ya ihraç eden bir üretim ve ihracat merkezi” haline getirilebilirse, tarımda çok büyük adımlar atılmış olur.

Beyannamede öyle bir ifade var ki, tarımda mevcut halin ne kadar vahim bir boyutta olduğunu, geleceğe dair de önemli bir beklenti içinde olmamak gerektiğini gösteriyor: “Tarım alanları içerisinde organik tarımın oranını yüzde 1,95’den yüzde 4’e çıkaracağız.”

Görüldüğü üzere ülkemizdeki tüm tarım içinde “organik tarım” sadece yüzde 1,95 oranındaymış ve bunun sadece yüzde 4’e çıkarılması hedefleniyormuş. Anlıyoruz ki, tarım politikasına dair en önemli sorunumuz, “organik tarım” diye bir şeyimizin olmayışı. AK Parti, bu yüzde 4 oranını çok daha yukarılara çıkarmayı vaadetmeliydi.

“Sertifikalı tohumluk üretimini 880 bin tona çıkaracağız” deniyor da, sertifikalı tohumluklar “organik” mi olacak, “hibrit” mi? Bu hususa açıklık getirilmeli. Yine, “Zeytin ve Zeytinyağı Sektörü Ulusal Kümelenme Stratejisi oluşturacağız” ifadesinin içi de iyi doldurulmalı. Zira “zeytinliklerin imara açılması”ndan vazgeçilmediği sürece böyle bir vaat çok da anlamlı olmayacak.

Eğer doğru anlamışsam, beyannamedeki bir vaadi çok önemli ve olumlu buluyorum. “Başta aspir, kanola, soya olmak üzere bitkisel üretimde sözleşmeli üretimi yaygınlaştıracağız” deniyor. Gıda üretiminde çokça kullanılan bu ürünlerin “organik” ve “bitkisel” olarak üretilmesi gerçekten olumlu bir vaat.

Ancak, “ilk yerli patates çeşitlerini üretime kazandıracağız” ifadesi beni şaşırttı ve endişelendirdi. Ne yani, bu zamana kadar tükettiğimiz patatesler yerli değil miydi? Yerli patatesimiz hiç yoksa, bunun “ilk”i nasıl üretilecek? Burada bir “hibrit teknolojisi” kokusu alıyorum. Gerçi “genetik yapısı değiştirilmiş organizmalar ve ürünlerden kaynaklanabilecek risklerin önlenmesi ve söz konusu ürünlerle ilgili izlenebilirliğin sağlanması, kontrol ve denetim sisteminin etkin şekilde işletilmesini sağlayacağız” ifadesi endişeleri dağıtır gibi, ancak bu tenakuzun seçim çalışmaları esnasında giderilmesi için gerekli izahatın kesin ve yalın biçimde yapılması lazım.

Bir diğer olumlu vaat, “gıdalarda tuz ve şeker azaltılmasına teknolojinin imkân verdiği ölçüde devam” edilecek olması. Burada “ölçü”nün “teknoloji”ye endekslenmesi sıkıntılıysa da, esasta olumlu bir vaat. “Kafeinsiz siyah çay ve yeşil çay üretimi”ne geçilecek olması da ayrı bir olumluluk. Eğer vaadedildiği gibi “yerel ve geleneksel ürünlerin katma değeri ve ihracata katkısı” artırılabilirse, bu da ciddi bir fayda olur.

Bir vaat daha var ki onu çok önemsiyorum. Deniyor ki: “Ambalajlı ürünlerin etiketlerinde besleyici değerlere ait bilgileri zorunlu hale getireceğiz. Vatandaşlarımız, tükettiği gıdanın içinde yer alan bileşenlerin kendilerine hangi faydaları sağlayacağını öğrenebilecek.”

Bu yapılırsa, çok çok önemli bir devrim de yapılmış olur. Ancak sadece bu haliyle değil. İlavesi şu olmalı: Ambalajlı ürünlerin içindeki bütün bileşenlerin menşei, miktarı ile bileşenlerin ve yeni ürünün farklı durumlardaki kişiler üzerindeki etkilerine dair de adeta “prospektüs” olmalı. Mesela o ürünün çocuklar, belli hastalığı olanlar, hamileler vb. tarafından tüketilmesi halinde olumsuzluklar olacaksa, bunun da belirtilmesi lazım.

“Balıkçılık”ta da “hormonlu çiftlik balıkçılığı”nın yerini “doğal balıkçılık” almalı. Bu husus da beyannamede eksik kalmış.

AK Parti’nin “tarım ve gıda” konusundaki önemli vaatlerine gerekli ilavelerin yapılması halinde iyi bir seviye yakalanabilir.

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23