• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Faruk Köse
Faruk Köse
TÜM YAZILARI

İnsanlığın ortak yitiği: Adalet

26 Ocak 2015
A


Faruk Köse İletişim: [email protected]

Zalim yönetimlerin/yöneticilerin tahakkümündeki “adalete susayan mazlum insanlar”, hangi dili konuşurlarsa konuşsunlar, hangi coğrafyada yaşarlarsa yaşasınlar, hangi inancı ve fikri taşırlarsa taşısınlar; “insanlığın ortak değeri adalet”e muhtaç haldeler. “Adalet”, insanlığın “ortak yitik”i olarak hep beklenen ama bir türlü ulaşılamayan “ütopya” halini aldı.

Adalet, tarih boyunca önemi anlaşılan ve fakat genellikle gerekleri yerine getirilemeyen bir “erdemlilik.” Ulus olarak tarihe baktığımızda, “atalarımız”ın adalet ve zulme dair pek çok özlü sözle kavramı karakterize ettiğini görürüz. Mesela:

Adaletsizliğin nasıl işlediğini anlatmak için “kurunun yanında yaş da yanar” denirken, adaletsizliğin bir sebebi olarak “rüşvet kapıdan girince adalet pencereden kaçar” denmiş.

Adaletsizliğin akıbetine dair “ağlatan gülmez” demişler; “ah alan onmaz” veya “zulüm ile abad olanın ahiri berbat olur” diye uyarmışlar; adaletli muamele ve hakça paylaşım için ise “biri yer biri bakar, kıyamet ondan kopar” demişler.

Haksız olduğu halde adalete razı olmayana dikkat çekmek veya suçluya dair hakikatin birgün mutlaka aşikâr olacağını beyan etmek için “ateş olmayan yerden duman çıkmaz” derken, “gizliden gebe kalan, aşikâre doğurur” ya da “haddini bilmeyene bildirirler” demeyi ihmal etmemişler.

Adaletin muhakkak tahakkuk edeceğini belirtmek için; “kimsenin âhı kimsede kalmaz” deyip “her Firavun’un bir Musa’sı olur” gerçeğini hatırlatmışlar; “hak yerini bulur” derken “hak yerde kalmaz”ı vurgulamışlar. Makamına güvenerek adaletten ayrılmamak gerektiğini “mahkeme kadıya mülk değildir” şeklinde ifade etmişler.

Adaletle hükmetmek gerektiğini, her suçunda/hatasında insanların harcanamayacağını belirtmek için “bir sürçen atın başı kesilmez” demişler, “eğilen baş kesilmez” diye adaletin uygulama tarzına dikkat çekmişler.

Adaletin önemini anlatmak için “adalet ile zulüm bir yerde barınmaz” ve “hak deyince akan sular durur”; kişiye özel adalet olamayacağını beyan için de “herkesin arşınına göre bez vermezler” demişler.

Adalet yoksa neler olacağını beyan için “adalet olmayınca bir yerde, insan düşer her derde”, insanları “adalet”i arayıp adaleti esas almaları hususunda uyarmak için “hâkimsiz yerde oturma” demişler.

Aslında “adalet, insanlığın ortak değeridir” ve bugün itibariyle “ortak yitik”idir. Sadece bizim toplumumuz değil, her toplum “adaletin önemi”ni anlayıp buna dikkat çekmiştir. Mesela:

Bir Arap atasözünde “âbidin ibadeti nefsini, âdilin adaleti alemi ıslah eder” denir. Bir Alman atasözü “bir memleket adaletle yaşar, adaletsizlikle yıkılır” der. Çinliler “size yapılan kötülüğü adaletle, iyiliği ise iyilikle mükâfaatlandırın” derler. Gürcüler, güç-adalet ilişkisini “güç geldi ve adalet gitti” atasözüyle anlatır. Bir Macar atasözü “geciken adalet adaletsizlik getirir” diye uyarır. Japonlar “cömert olmadan evvel adaletli olun” atasözüyle adaleti vurgular. Bir Latin atasözü “cezalandırmazsanız siz de adaletsizlikten suçlu olursunuz” diyerek adalet sözkonusu olduğunda iltimasa yer olmadığını vurgular.

Uygulama bir yana, “adalet”in önemini kavramayan yoktur. Adalet o kadar önemlidir ki, mesela ünlü düşünür Montesquieu, “bir tek kişiye yapılan haksızlık, bütün topluluğa yönelmiş bir tehdittir” demiştir. İmmanuel Kant “adalet dünyadan kalkarsa, insan hayatına değer verecek bir şey kalmaz” diye uyarır. Mahatma Gandhi “haksızlığa sapıp bütün insanların senin peşinden gelmeleri yerine, adaletli davranıp tek başına kalman iyidir” der. Lao-Tse “kötülüğü adaletle, iyiliği de iyilikle karşıla” tavsiyesinde bulunur. W.S.Landor “adaletin gecikmesi adaletsizliktir” diyerek aciliyete dikkat çeker. Büyük Moğol imparatoru Timurlenk’in “memleketler kılıçla alınır, lakin adaletle muhafaza edilir” sözü dikkat çekicidir. Justinian’a göre “adalet herkese hakkını vermektir” ve eğer bu olmazsa, Georges Clemencau’nun dediği gibi, “adaletsiz bir ülke mezbahadan başka bir şey değildir.” Nitekim Kanuni Sultan Süleyman, “kılıcın yapamadığını adalet yapar” demiştir.

Adalet konusunda en önemli tanımlamalardan birini “adalet mülkün (devletin, iktidarın) temelidir” diyerek Hz. Ömer yapmıştır. Hz. Ali’nin “müslüman olsun olmasın herkese adaletli davranın” sözü ise, adalette ayrım yapılamayacağını vurgulayan tarihi bir uyarıdır.

Yüce Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav), “Bir saat adaletle hükmetmek, bir sene ibadet etmekten daha hayırlıdır” diyerek “sürekli adalet üzere olma”nın önemini beyan buyurur. Adalet tatbik edilirken hangi hudutlara riayet etmek gerektiği ise Kur’an’da beyan buyurulur. Nitekim Nisa sûresi 135. ayette “.... Kendiniz, anne-babanız ve yakınlarınız aleyhine bile olsa, Allah için şahidler olarak adaleti ayakta tutun.... adaletten dönüp heva (tutkuları)nıza uymayın....” buyurulurken, Maide sûresi 8. ayette “Ey iman edenler, adil şahidler olarak, Allah için, hakkı ayakta tutun. Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletten alıkoymasın....” hükmüyla adaletin uygulama niteliği beyan buyurulur.

Adalet vahye göre ise adalettir ve Peygamberler bunun için gönderilmişlerdir. Nitekim Kur’an’da şöyle buyurulur: “Andolsun, Biz elçilerimizi apaçık belgelerle gönderdik ve insanlar adaleti ayakta tutsunlar diye, onlarla birlikte kitabı ve mizanı indirdik.” (Hadid/25) Allahu Teala’nın bizi sevmesi ve bizden razı olması için “Adaletle davranma”ya dair ilahi emre (A’raf/29) itaat etmeliyiz. Nitekim Allahu Teala “....Allah, adalet yapanları sever....” (Mümtehine/8) buyurarak müslümanın yükümlülüğünü beyan buyurmuştur.

Şimdi soruyorum: bugün adalet mi egemen?

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23