• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Faruk Köse
Faruk Köse
TÜM YAZILARI

AK Parti’nin “hak ve hürriyetler”e dair vaatleri

19 Nisan 2015
A


Faruk Köse İletişim: [email protected]

AK Parti’nin seçim beyannamesinde “temel hak ve hürriyetler”e ilişkin pek yeni bir vaat yok; daha çok “bu zamana kadar yapılanların sürdürüleceği” sözü veriliyor. Buna göre “herkes; inandığı gibi yaşayabilecek, fikirlerini özgürce ifade edebilecek, refaha katkıda bulunacak, refahtan hak ettiği payı alacak, emniyet ve huzur içerisinde yaşayacak.”

Ancak bu 5 noktanın nasıl gerçekleştirileceği müphem. Mesela bir müslümanın “inandığı gibi yaşayabilme”si, ancak fert, aile, toplum ve devlet hayatının; siyasi, hukuki, sosyal, iktisadi, kültürel vb. bütün alanlarda İslami hükümlere göre düzenlenmesi halinde mümkün. Bu da “rejimin/sistemin İslamileştirilmesi” demek. Peki AK Parti, rejimi İslam’a dönüştürür mü? Aksi halde nasıl inandığım gibi yaşayabileceğim? Yine, “refahtan hakettiği payı almak” için yapılması gerekenler neler? Maddi seviye açısından zengin-fakir arasındaki uçurumlar nasıl kapanacak? “Hakedilen pay” nasıl, neye göre ve kim tarafından belirlenecek? Bunun gibi daha onlarca soru cevapsız.

Beyannamede, yeni anayasanın temel ahlaki referansının “bireysel hak ve özgürlükler ile insan onurunu yüceltmek” olarak belirlenmesi çok önemli. “İnsan odaklı bir anayasa” vurgusu yani. Bunun için “temel hak ve özgürlükleri garanti altına almak ve bunların kullanımını kısıtlayan engelleri ortadan kaldırmak”tan söz ediliyor. Ancak sözkonusu “garantiler”in de, “kaldırılacak engeller”in neler olduğu belli değil, muğlak bırakılmış.

“Milletin temel değerlerine dayalı birliktelik ve vatandaşlık bağı” ifadesini ise çok önemsiyorum. Beyannamedeki bu ifade ile kastedilen, benim idealim olan “rejimin/sistemin, toplumun inanç, kimlik ve kişilik değerlerine uygun olarak biçimlendirilmesi” ise, bu gerçekten harika olur.

Beyannamede “neler yaptık?” başlığı altında bu zamana kadar temel hak ve hürriyetlere dair yapılanlar sayılıyor. Ancak “yapıldı” denilen bazı hususlar bugün işlevsiz halde. Mesela, “toplumsal ve siyasal hayat normalleşti” deniliyor; ama bugün “çok parçalı ve ayrışmış, hatta çatışmaya meyyal bir toplumsal yapı” var. “Düşünceyi ifade etmenin önündeki engeller kaldırıldı” deniyor, ama öyle bir ayrışma var ki, farklı düşünenlere karşı katı bir “ötekileştirme ve etiketleme” yapılıyor; mahalle baskısının had safhada olduğu bir zemin var. “Yasaklanmış, toplanmış ve el konulmuş eserler hürriyetine kavuşturuldu” deniyor, ama mesela “Risale-i Nur”lar devlet tekeline alındı. “Mafya ve çeteler ülke gündeminden çıkarıldı” deniyor, ama “başka bir mafya sistemi”ne dair haller ve uygulamalar da bir gerçek. “28 Şubat döneminde mağdur edilenlerin mesleklerine geri dönmeleri sağladı” deniyor, ama o dönemde istifa etmek zorunda kalanlar hâlâ mağdur. “Alevi Çalıştayları düzenleyerek, İslam inancının farklı yorumlarının daha özgür bir ortamda tartışılmasına zemin hazırlandı” ifadesiyle, “Alevilik İslam’ın farklı bir yorumudur” gibi reformist bir anlayışın benimsenmesi büyük sıkıntı. “Azınlıklara ait cemaat vakıflarının mülk edinmeleri kolaylaştırıldı ve özgürlük alanlarının genişletilmesi konusunda esaslı değişikliklere gidildi” deniyor; ancak zaten “Lozan’da azınlıklara göre kurulan rejimin/sistemin, bir türlü çoğunluk olan müslüman kitleye uygun hale getirilmediği” gerçeği gözardı ediliyor. “Vatandaşların kişisel verilerinin korunması anayasal hak olarak düzenlendi” deniyor, ancak bu sadece kâğıt üzerinde. Haberleşmenin ve kişisel verilerin bu kadar kayıt ve kontrol altına alındığı bir başka dönem olmadı. “Aktif bir sivil toplumun gelişmesine özel önem verildi” deniyor, ancak bu hususta neler yapıldığı belli değil.

Bu örnekleri artırabiliriz. Bu ve benzeri hususlar beyannamede eksik bırakılmış. Bunların seçim çalışmaları esnasında müşahhas hale getirilmesi lazım.

Beyannamenin “neler yapacağız?” başlığı altında, yeni dönem için vaadedilenler sıralanıyor. Bu bölümde pek yeni bir şey yok. Daha çok, “eskiden yapılanların sürdürüleceği ve biraz daha geliştirileceği” vurgulanıyor. Mesela deniyor ki: “Yapılan düzenlemelerin zihniyet dönüşümü ve etkin bir uygulamayla hayatın bir parçası haline gelmesi ve düzenlemelerin kalitesinin yükseltilmesi temel öncelik olacak.” Burada “zihniyet dönüşümü”nün vurgulanmış olması gerçekten isabetli. Zira “uygulayıcının kafa yapısı”nı düzeltmediğiniz sürece, “uygulamanın yasaları”nı değiştirmek kesin çözüm olmayabiliyor.

Yine, “topluma kimlik ve yaşam tarzı dayatılmasının karşısında olunacak” denirken, mesela “Laik-Kemalist kimlik dayatması”na son verilip verilmeyeceği belirsiz. “Temel hak ve özgürlükler konusunda eksiklikleri gidereceğiz” deniyor, ancak hangi eksiklikler var ve bunlar ne şekilde düzeltilecek, belli değil. “Siyasi etiğe yönelik kuralları belirleyerek hayata geçireceğiz” deniyor, lâkin bu kuralların neler olduğuna değinilmiyor. STK’larla ilgili vaadedilen “çerçeve mevzuat”ın içeriği açık ve net değil. Maksat ne, neler yapılacak, değişiklikle STK’lar ne halden hangi hale geçecek?

AK Parti’nin temel hak ve hürriyetlere ilişkin vaatleri hakkında söylenecek çok şey olsa da, şimdilik bu kadarı kâfi.

Seçim beyannamesinde pek çok “belirsiz nokta”, “muğlak ifade” ve “eksik bırakılan husus” var. 

Bu eksiklikler seçim çalışmaları esnasında giderilmeli, belirsiz noktalar aydınlatılmalı ve “muğlak ifadeler” açıklanmalı. 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23