• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Mehmet Doğan
Mehmet Doğan
TÜM YAZILARI

Tarihsiz İslâm!

01 Ekim 2014
A


Mehmet Doğan İletişim: [email protected]

Şu sıralar bütün dünyayı meşgul eden IŞİD, bir taraftan kelle koparırken, diğer taraftan tarihî mekânları yerle bir ediyor. Sadece türbeler değil, camiler de hedef alınıyor. 

Dinin gelenekle ilişkisini koparmak, tarihsiz bir din (islâm) inşa etmek düşüncesinin tarihî kökleri var! 

Bundan iki asır önce, Osmanlı Devleti o zamanın IŞİD’i olan vehhabilikle mücadele ediyordu. Vehhabiliği benimseyen Suudi hanedanı 1806’da Mekke ve Medine’yi işgal etti. Sultan 2. Mahmud vehhabileri buradan çıkarma işini Mısır Valisi Kavalalı Mehmed Ali Paşa’ya havale etti. O da iki oğlunu görevlendirdi. 

1913’de Ahmed Tosun Paşa Suudileri Hicaz’dan çıkardı. İbrahim Paşa, Suudilerin Merkezi Dir’i’ye kadar gitti, Abdullah bin Suud’u esir aldı. Abdullah, 1818’de önce Mısır’a götürüldü, oradan İstanbul’a gönderildi. İstanbul’da muhakeme edildi, Medine işgali sırasında Hücre-i saadeti (yani Peygamberimizin kabrini) yağmalamak suçundan idama mahkûm edildi. (17 Aralık 1818)

Osmanlı merkezi, bu akımın arkasında büyük bir gücün, İngilizlerin olduğu şüphesini hep muhafaza etti. Nitekim, 1. Dünya Savaşı sırasında âsi Hüseyin’i destekleyen İngilizler Osmanlı Devleti’nin Hicaz’dan çekilmesini sağladılar. Beklenen, “Mekke Şerifi” olan, Hüseyin’in Büyük Arap Kıralı olarak mukaddes topraklara hükmetmesi idi. 

Burada tam mânasıyla bir İngiliz oyunundan söz edilebilir. İngilizler, Osmanlı’ya isyan ederek vazifesini yapmış büyük Arap kırallığı ve hilafet peşinde koşan muhteris Hüseyin’in yerine, tarihsiz bir İslâm anlayışına sahip Suudi hanedanını desteklediler. Suudiler yüz yıl sonra Hicaz bölgesini tekrar ele geçirdiler. Şimdi bu bölgede tarih namınına kalan nedir, denilirse, “hiçe yakın” diyebiliriz!

Tarih artık Suudlarla başlıyor! Şimdi hac mevsimi... Mekke’de Medine’de bulunanlar dükkânlarda, otellerde dizi dizi Suudi kırallarının resimlerini görebilirler!

Tam da hac mevsiminde, Suudiler, Mekke’nin, Mescid-i Haram’ın gelecekte alacağı şekille ilgili yayına başladılar. Resimlere bakılınca açıkça görülüyor: Zaten adeta kuyu içinde olan Kâbe daha derin bir kuyunun dibine konuluyor yani daha görünmez hâle getiriliyor. 

Evet, etrafa yapılan ve tam bir rezalet olan yüksek binalar, Zemzem Toverler, lüks oteller yıkılıyor…Yıkılıyor da ne oluyor? Daha yüksekleri yapılıyor! 

Suudlar, Arabistan’ın küçük bir bölgesine hükmeden, modernleşmeye en zıt topluluktu. Hâkim oldukları bölgelerde İslâmın tarih damarını tamamen kestiler. Müslümanlık onların zamanında ortaya çıkmış nevzuhur bir dinmiş gibi davrandılar. Mekke ve Medine’de binlerce yıllık tarihin mahsulü basit ve tabiî, yani çevreye uyumlu mimari bunların eliyle yok edildi. İslâm tarihi boyunca bu ülkede yapılan bütün umran eserlerini yerle bir ettiler.

Orada İslâmi devir eserleri yok edildi, İngiliz’in, ABD’nin mimarisi, sermayesi, büyük otel zincirleri buyur edildi. Müslümanlar yerin dibine, kâfirler Harem’in dibine (en yakınına)!

Kâbe’de tavaf sırasında, Londra’daki meşhur saat kulesinin kötü bir taklidinin tepenize düşeceğini sanırsınız! Bunlar modernizme en fazla karşı olan dini akımdı, kökten modernist olup, geleneksel olan her şeyi yok ettiler.

Gelecekte Mekke’nin ve Mescid-i Haram’ın alacağı şekil, bütün âlem-i islâmı ilgilendiriyor. Kabenin etrafına şöyle veya böyle yüksek binalar yapmak çözüm değil. Mümkün olduğu kadar az beton, az demir kullanılarak, Kâbe’nin boyunu aşmayan hafif binalar yaparak gerçek bir çözüme ulaşılabilir. 

Herkes, Mekke’de tarihin yok edildiğinden söz ediyor. Sadece tarih mi? Tabiat da, tabii çevre de ortadan kaldırılıyor. Mesela, şu sırada hac için Mekke’de bulunanlar “Ebu Kubeys dağı” yerinde mi bir bakın?

Kâbe’ye komşu bu dağ, Hz. İbrahim’in insanları hacca daveti, şakku’l-kamer mucizesi başta olmak üzere kimbilir hangi önemli olaylara şahid oldu? 1980’lerde dağ tıraşlanıp üzerine Kâbe’ye tepeden bakan Kıral Sarayı yapıldı. Galiba şimdi geri kalanı da ortadan kaldırılacak!

Peki Kur’an-ı Kerim, putperest dönem yapılarını bile ibret alınacak eserler olarak tasvir ederken, tarihî eserlere düşmanlığın dayanağı ne olabilir? 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23