• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Burak Karen
Burak Karen
TÜM YAZILARI

Çevik Bir’isi aranıyor

25 Mart 2017
A


Burak Karen İletişim: [email protected]

Haçlı seferleri yeniden başladı. Avrupa yüzlerce yıllık öfke, intikam duygusu ile içinde beslediği “kini” boşaltmak için saldırılar başlattı. Karşılıklı kartların açıldığı, meydan okumaların yapıldığı, örtülü savaş dönemi resmen başladı.

Avrupa ile gerçek yüzlerin ortaya çıktığı yeni bir döneme girdik.

17/25 Aralık ve 15 Temmuz kalkışma süreçlerinde Türkiye’nin bekasına ve istikbaline yönelik saldırıların arka planında yer alan “aktör” ülkeler, Türkiye’nin kendi içinde yapacağı sistem değişikliği ile dış politikada hızlı karar alma, bütünlük ve hızlı refleks imkânı bulacak olmasından duydukları rahatsızlığı açıkça ifadeye başladılar. 

Bugün dünyanın içinde bulunduğu karmaşanın sorumlusu olan Batılı ülkeler Türkiye’nin uyanışından, rotasını bulmasından, diriliş mücadelesinden ürküyor. Güçlü, hızlı karar alabilen bir Türkiye’yi kendileri için tehlikeli görüyorlar.

Kendi milletlerinin refahını yükseltmek için terör örgütleri kurar, silahlandıran sonra da kurmuş oldukları örgütlerle terör adına savaşarak milyonlarca sivil insanın ölümüne ve mülteci konumuna düşmesine sebep olan NATO ve Batılı ülkelerin ruh sağlıkları iyice bozuldu.

Türk/İslam coğrafyasının ayağa kalkma gayreti bile Batılıları kudurtuyor.

2010 yılında Recep Tayyip Erdoğan’a Nobel Barış Ödülü verebileceğinden bahseden Avrupa şimdi “Bizim Türkiye’ye biçtiğimiz rol bu değildi” diyebiliyor.

Çıldırıyorlar. Haçlı Avrupa Türkiye’ye karşı örtülü bir savaşı resmen başlattı.

Tüm Avrupa hükümet yetkilisiyle, siyasetçisiyle, bürokratıyla, sanatçısı ve medyasıyla Türkiye’deki seçime müdahil olup tarafını hayırdan yana ilan etti. Teröristlere ve darbeci hainlere sahip çıkan Batı basınında manşetlerden Türkçe olarak hayır oyu verin diye çağrılar yapılıyor.

Haçlı Avrupa’nın 16 Nisan’da gerçekleşecek referandumda hayır sonucu çıkması için her yola başvurması boşuna değil. Zira Cumhurbaşkanlığı sistemine geçilirse, ülkede karar alma sürecinin hızlanacağı, siyasi istikrar, ekonomik büyüme ve güçlü liderliğin kurumsallaşacağını bildikleri için hayıra çırpınıyorlar. 

Tüm terör örgütlerinin sığındığı güvenli liman olan Avrupa artık yönetemeyeceğini anladığı Türkiye’yi düşmanlaştırmaya başladı.

Türkiye’yi eskisi gibi kontrol altında tutamayacağını, yola getirip terbiye edemeyeceğini gören Avrupa şimdi de Türkiye’yi duraklatmak, geriletmek, sendeletmek ve nihayetinde dizleri üzerine çökertip teslim almayı amaçlamaktadır.   

Darbeye darbe, darbeciye darbeci diyemeyen Batı’nın tüm başkentlerinden “Hayır” naraları yükselmeye başladı. Mevcut sistemle ve darbe anayasası ile yönetilmemiz için koro halinde çığlık atan Avrupa, bütün terör gruplarını da yanlarına alarak Türkiye’ye karşı alçakça tezgâhlar tertiplemeye başladı.  

Öfkeleri, intikam arzuları zirve yapan Avrupa’da milletvekilleri avuç içlerine hayır yazarak dolaşabiliyor.

Türkiye karşısında birleşen Avrupa tek cepheden Türkiye’nin yükselişini durdurmak, geri adım attırmak için operasyonlarını hızlandırdı.  

Türkiye düşmanlığı ortak amaç olup ABD ve Avrupa’daki bütün istihbarat, medya, güvenlik kurumları tarafından ortak yönetilen bir saldırı kampanyasına dönüştü. 

Fakat bütün bu kumpaslara, oyunlara rağmen Türkiye, kendi çıkarlarını esas alarak bölgedeki kirli oyunları bozuyor. Oyunu bozulan şapşal Avrupalı her şamardan sonra daha da haddini aşar oldu.

Türkiye, yaşlanan ve yavaşlayan yapısıyla, yabancı düşmanlığına sığınan AB ile kapsamlı bir hesaplaşma sürecine girdi. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “İşin ucu kendilerine dayanınca demokrasiyi, hakkı, özgürlükleri, adaleti rafa kaldırmakta beis görmeyenler; mesele Türkiye olunca hemen yüzlerine bir maske takıyor. Biz de maskeyle karşımıza çıkanlara artık haydut muamelesi yapma kararı aldık. Bize parmak sallayan Avrupalılara sesleniyorum. Türkiye; itilecek, kakılacak, onuruyla oynanacak, bakanları kapılardan kovulacak, vatandaşları yerlerde sürüklenecek bir ülke değil” diye meydan okuyor.

Cumhurbaşkanı haçlı ittifakına meydan okurken içimizdeki Almanlar içlerindeki kiri, pisliği boşaltmak için fırsat kolluyor.

Maskeler düşüyor, gerçek yüzler ortaya çıkıyor. Güneşin doğacak olması yarasaları ürküttü. Bunlardan birisi de Yurtta Sulh Konseyinin Akşener bacısı! 

FETÖ’nün kirli çamaşırlarından medet umarak hayaller kuran Akşener şecaat arzederken sirkatini söylemiş.

Uçakla seyahat ederken biri Akşener’e “15 Temmuz’da neredeydin, niye tank üstüne çıkmadın?” diye sormuş. Akşener de “Tankların üstü doluydu, birinde Sayın Cumhurbaşkanı vardı, birinde Sayın Başbakan vardı, birinde İçişleri Bakanı vardı. Benim gibi bir fakire yer kalmamıştı. Ben zaten sıramı 28 Şubat’ta savmıştım” demiş.

Darbeci generallerin yağlı kazığa oturtma tehdidi için, 28 Şubat davasında şikayetçi olmayacağını söyleyen Akşener tankın üzerinde yer bulamamış. Şimdi kapalı salonlarda darbeci generalleri arıyor herhalde.

Ey Akşener… Tankın üzeri vatan sevdalılarının yeridir… Tankın üzeri şehadet sevdalılarının yeridir… Vatana ihanet edenlerle aynı safta olanlar, onların konseyine dâhil olanların yeri değildir. 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23