• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ayhan Demir
Ayhan Demir
TÜM YAZILARI

Yarın

25 Ağustos 2021
A


Ayhan Demir İletişim: [email protected]

Rahmetli Aliya İzetbegoviç’in bir sözüyle başlayalım: “Önemli olaylarını hatırlayan halklar, tarih dediğimiz şeye sahip olurlar.”

Şunu da unutmayalım: Nasihat tutmayanı, dert tutar.

O halde, birlikte hatırlayalım.

Tarihimizde birçok önemli ‘olay’ var. Bunların en önemlisi, Türklerin İslam’ı kabul etmesidir. Hemen ardından Malazgirt zaferi gelir. İstanbul’un fethi ise üçüncü önemli olaydır.

Bir başka ifadeyle: Malazgirt, Müslüman Türk milleti için, İstanbul’un fethinden bile daha önemli, kritik ve belirleyicidir.

Evet, Malazgirt zaferinin 950’inci yıldönümündeyiz. 

Çoğu gitti, azı kaldı. 

Büyük zaferin 1000’inci yılını görmeye, benim ömrüm zor yeter. Ama Allah izin verirse, çocuklarım görebilir. 

Ömrü olanlar, görecekler: 2071 yılı çok daha farklı, çok daha büyük, çok daha anlamlı olacak. O günler geldiğinde, yer yerinden oynayacak inşallah.

Tarih, kuvvet alınacak, güç devşirilecek bir zemindir.

Malazgirt, milletimizin bütün hayırlı evlatları gibi, beni de heyecanlandırıyor. O günleri göremeyecek olsam da “Malazgirt zaferinin 908’inci yılında doğdum” demek, beni daha köklü, daha güçlü yapıyor.

Güçlü kalmak, kök salmaya devam etmek istiyorsak: Malazgirt’in ne anlama geldiğini, bu zaferin neleri değiştirdiğini aklımızda tutmalı, yanımızda taşımalıyız.

Her şeyden önce: Malazgirt Meydan Muharebesi, bizim için bir başlangıçtır. Yeni bir tarihin, yeni bir milletin ve yeni bir medeniyetin başlangıcı. 

Türk milleti, bin yılda, Anadolu’da olmuş, olgunlaşmıştır.  

Daha sonra: Malazgirt, Anadolu’yu İslamlaştırma mücadelesinin miladıdır. 26 Ağustos 1071’de, Anadolu’nun kapıları, sadece Türklere değil, İslamiyet’e, kardeşliğe ve huzura açılmıştır. 

Bir de bu: Malazgirt, durduğu yerden başka, gidecek yeri olmayanların zaferidir. Sadece bir savaşın değil, aynı zamanda bir ruhun adıdır. 

Malazgirt, Türklerin ve Kürtlerin birbirini bulduğu, bir millet olduğu yerdir. Başlangıç orasıdır.

Türk Tarih Kurumu Yayınları’ndan çıkan İslam Kaynaklarına Göre Malazgirt Savaşı isimli kitabı okuduğumuzda, şunu öğreniyoruz: On bin Kürt süvarisi, Peçenek ve Oğuz Türkleri ile birlikte saf tutuyor. Gönüllü olarak, Sultan Alparslan’ın ordusuna katılıp Bizans’a karşı savaşıyor. 

Gönüllü Kürtler, savaşın gidişatını nasıl ve ne kadar etkilemiştir, bilemiyoruz. Bildiğimiz şudur: Orada başlayan ve bin yıldır devam eden bir hüküm var. Türkler ve Kürtler, o günden sonra, en zorlu günlerde, karşılıklı olarak birbirlerine yardım etmişlerdir.

Bazıları şunu söylüyor: Malazgirt neden bu kadar büyütülüyor?

Rahmetli Nurettin Topçu da bunu: “Zaferin değerini kazananlar bilmez, onu mağluplara sorun.”

Mağluplar, bizi ‘geldiğimiz yere’ (Orta Asya’ya) göndermek istiyor. Bununla tehdit ediyor.

Hal böyle iken, yapılacak şey bellidir: Anadolu’nun gelinen son nokta olduğunu ve buradan başka gidilecek, kalınacak yer olmadığını hatırlamalı, hatırlatmalıyız.

Bin yıl sonra yeniden, Malazgirt çıkış noktanız olmalı. Acilen ve ihtiyaçtan, Malazgirt modeline/ruhuna dönmeliyiz.

Anadolu’da tutunmak zordur. Oturup beklemekle olmaz. Önlem almalıyız. Neslimizi buna göre yetiştirmeli, adımlarımızı bu yönde atmalıyız. 

Gönül ister ki, bu mübarek zaferin yıldönümü, rutin törenler ile geçiştirilmesin; daha güçlü, daha heyecan verici ve daha kapsayıcı kutlamalar yapılsın.

Arzu ederiz ki, her 26 Ağustos’ta, milli hafızaya katkı sağlayacak programlar, yayınlar, konuşmalar yapılsın. 

Beklentimiz o dur ki, Yahya Kemal’in Süleymaniye’de Bayram Sabahı isimli şiirinde bahsi geçen, “Ta Malazgirt ovasından yürüyen Türkoğlu” bu sefer Malazgirt’e yürüsün.

Bu zaferin önemini anlamak, derinliğini kavramak için: Malazgirt savaşının yapıldığı yerlere ayak basmak gerekiyor. Malazgirt ovasında bir gece geçirip, sabahı görmek gerekiyor. 

Bizans soğuğuna ve Moğol karanlığına karşı, kalplerdeki, İslam kardeşliği ateşini yeniden canlandırmalıyız. 

Ancak bu şekilde Sultan Alpaslan’ın ordusundaki o ruh yakalanabilir. 

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

AHMET YAHYA

Üstadım haftayı iple çekiyoruz. Yazılarınız için teşekkürler.Rabbim başarılar versin

Ahmet Cemil Kar

Bir Kürt olarak Türk kardeşlerimizle yaşamaktan memnunum. Allah dirliğimizi birliğimizi kardeşliğimizi bozmasın.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23