• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ayhan Demir
Ayhan Demir
TÜM YAZILARI

Teşekkürler Tuzla Belediyesi

15 Ocak 2020
A


Ayhan Demir İletişim: [email protected]

Dil insanlar arasındaki, sözlükler ise toplumlar arasındaki iletişimi sağlar. Dil ve sözlük, aynı zamanda, varlığın ve kimliğin, özgürlüğün ve bağımsızlığın en önemli göstergeleridir. 

İşgalciler, baskı altına aldıkları veya işgal ettikleri topraklarda yaşayan toplumların; öncelikle dillerini ve kültürlerini tahrif etme yoluna giderler. Toplumlar için asıl tehlike, topraklarını değil, dillerini ve kültürlerini kaybetmeleridir. 

Cemil Meriç şöyle söylüyor: “Kamus, bir milletin hafızası, yani kendisi; heyecanıyla, hassasiyetiyle, şuuruyla. Kamusa uzanan el namusa uzanmıştır.” (Bu Ülke, Sayfa 88)

Sözlükler, sadece karşılıkların verildiği, alfabetik bir dizin değildir. Aynı zamanda dilin zenginliğinin ve yaşanmışlığının göstergesidir. Sözlükler içeriğinin zenginliği ve belli bir döneme şahitlik yaptığı için kıymetlidir.

Asırlarca Osmanlı hâkimiyeti altında yaşayan özelde Boşnaklar ve genelde Bosnalılar, dil ve kültür anlamında en müreffeh dönemlerini yaşamışlardı. Müslüman Boşnaklar, devlet idaresinde yer almış, bazıları ise yüksek kademelerde görev üstlenmiştir. Birçok Boşnak okuma yazma biliyordu ve yüksek eğitimliydi. 

O yıllarda, Müslüman Boşnaklar, edebi ve bilimsel eserlerini Türkçe kaleme alıyorlardı. Buna karşılık Bosnaca, fiili anlamda, Osmanlı Sarayının resmi dili olmuştu. Ancak Osmanlı’nın bölgeden çekilmeye mecbur bırakılmasıyla birlikte, Bosnalı Boşnak Müslümanların dil ve kültür cephesi, ağır yara aldı. 

Batılılar bizi (Osmanlı’yı) bölemediler, sadece parçaladılar. Ailemiz dağıldı, fakat aramızdaki irtibat kopmadı. Buna karşılık, bazı küresel ve yerel siyasi, kültürel ve edebi çevreler, eski kirli emellerden, vazgeçmiş değiller. Bosna Hersek’i ve Bosnacayı uluslararası arenada yok saymaya, göremezden gelmeye ve hatta yok etmeye çalışıyorlar. Ancak tarihin hakikatlerine toslayıp, geri çekilmek zorunda kalıyorlar.

Buradan şuraya geçmek istiyorum…

1631 yılında Tuzlalı Boşnak şair ve kültür adamı Muhammed-i Hevai-yi Üsküfi’nin kaleme aldığı “Makbul-i Arif” (Ariflerin Beğendiği) ismi Bosnaca–Türkçe sözlük, Bosnaca dili açısından çok büyük önem taşımaktadır. Balkanların en eski dillerinden biri olan Bosnaca’nın yazılı belgelerle ilk defa beyan edilmesinin ve ayrı bir dil olarak zikredilmesinin delilidir. 

Karanlıkla mücadele etmenin en iyi yolu aydınlatmaktır. Makbul-i Arif hem Bosna Hersek’in hem de Bosnaca’nın varlığını tüm dünyaya ilan etmektedir. Bu yönüyle, Muhammed-i Hevai-yi Üsküfi’nin de ifade ettiği üzere, Boşnakçanın derin ve köklü geçmişine ışık tutmuştur.

Hevai-yi Üsküfi’nin bu sözlükte kullandığı dil, Bosnaca geleneğinin kesintisiz süregeldiğinin göstergesidir. On yedinci yüzyılda kullanılan Bosnaca ile bugünkü Bosnaca pek farklı değildir. Sözlükte kullanılan kelimelerin birçoğu, bugün bile Bosnaca’da tamamen aynı şekilde bulunmaktadır.

Makbul-i Arif, bilinen en eski Bosnaca sözlüktür. Ştokavtsa (Stokavca) lehçesiyle yazılmış ilk Güney Slaven sözlüğüdür. Bu sözlük, “Potur Şahidiya” (Köylü Şahidi) olarak da anılmaktadır.

Makbul-i Arif, Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde şu şekilde geçmektedir: “Bosna-Saray şehrinin arifleri, şairleri: Farisinin (Şahidi) kitabına nazire olmak üzere Bosna lisanıyla manzum bir lügat kitabı yazmışlardır.” (Cilt 5, Sayfa 303)

Hevai-yi Üsküfi, bu sözlüğü hem dilbilim hem de milletlerarası kültür için kaleme almıştır. Bu sebeple Bosna Hersek dil biliminin ve Bosnaca sözlük biliminin temelini oluşturmaktadır. 

Bu çalışmayı kıymetli kılan bir diğer husus, bir sözlük olmasının yanı sıra, edebi bir eser olmasıdır. Hevai-yi Üsküfi, halk arasında yaşayan bir dili yazıya dökerek, Bosnaca’yı edebi bir dil haline getirmiştir.

Dilbilim cephesinden bakıldığında: Avrupa’da hem sözlük değeri hem de edebi değeri olan, Makbul-i Arif gibi, ikinci bir eser bulunmamaktadır.

O dönemde yazılan sözlükler, nesir veya nazım şeklinde olabiliyordu. İki dilli Makbul-i Arif, üçüncü bir dilin yani Arapçanın aruz veznine göre, özenle dizilerek kaleme alınmıştır. Bu sözlükte, farklı vezinlerle mısra kurma teknikleri kullanılmıştır. 

Hevai-yi Üsküfi, “Beyzade” olduğundan, Bosna’nın kültür ve eğitim merkezi olan Tuzla’da yüksek seviyede eğitim görmüştür. Buna rağmen, halkın daha iyi anlamasını sağlamak istendiğinden ve konuşma dilinde farklı kökenden kelimeler tercih edilmediğinden, sözlüğün Türkçesi saftır. Hevai-yi Üsküfi’nin bu sözlükte kullandığı Slavca da saftır. 

Bunları, şunun için anlattım: Muhammed-i Hevai-yi Üsküfi’nin Makbul-i Arif isimli sözlüğü ilk olarak 2012 yılında Bosna Hersek Federasyonu Eğitim Bakanlığı tarafından yeniden basılmıştı. 

2018 yılında, Bosna Hersek’in Tuzla Belediyesi ile İstanbul’un Tuzla Belediyesi el ele verip, bu sözlüğü yeniden yayınlamışlar.

Makbul-i Arif’in yayınlanmasıyla, Türkiye ile Bosna Hersek arasındaki kardeşlik bağı, kültürel sahaya da yansıtılmış oldu. 

Böylesine önemli bir hizmete vesile olan: Dr. Şadi Yazıcı’nın şahsında, Tuzla Belediyesi’ne teşekkürlerimi sunuyorum.

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Emina

İzmirli bir Boşnak olarak yazınız için dize teşekkürlerimi iletmek istedim. Sürekli soykırıma uğrayan Boşnaklar her zaman atakta kalmayı başardılar. Ailem bana kültürümüzü ve dilimizi öğretti. Bu çok önemli bir konu. Herşey ailede başlıyor.

Boşnak

Güzel yazı. Tebrikler.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23