• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ayhan Demir
Ayhan Demir
TÜM YAZILARI

Tek çare: İslam Birliği…

25 Ocak 2023
A


Ayhan Demir İletişim: [email protected]

 

Batı dünyasının ikiyüzlü tutum ve davranışları, İslam dünyası olarak, ortak şikâyetimiz, müşterek derdimiz. Avrupa’nın birçok ülkesinde, İslâm karşıtı yürüyüşler, gösteriler düzenleniyor. Müslümanların şahsına, Kitabı’na ve ibadethanelerine yönelik yüzlerce hakaret ve saldırılar oluyor.

Bir yandan barış diyorlar, diğer yandan İslam düşmanlığını tetikleyen, hızlandıran saldırılara devam ediyorlar. Son zamanlarda yaşananlara bu pencereden bakmamız icap ediyor.

Daha birkaç gün önce bölücü terör örgütü üyelerinin, Cumhurbaşkanımızı ve Türkiye Cumhuriyeti’ni hedef alan, alçak terör eylemine izin verdiler. Hemen peşinden, Türkiye Büyükelçiliği yakınlarında Kur’an-ı Kerim yakılmasına göz yumdular.

Bu iki saldırıyı birbirinden bağımsız düşünebilir miyiz? Hayır.

Yeri gelmişken…

Herhangi bir batılı devletin, ülkemizin başına musallat edilen bölücü teröre karşı ciddi bir yaptırıma gittiğini gördük mü? 

Batı dünyasına ait herhangi bir devletin, İslam karşıtlığı ilgili kayda değer bir önlem aldığını gören, duyan oldu mu? Bu hakaret ve saldırılar nedeniyle tutuklanan, ceza alan var mı?

Bu soruların cevabı da aynı: Hayır.

Dolayısıyla, ortaya; Müslümanları koruyan değil, onlardan korunmaya çalışan devletler çıkıyor.

Aslına bakılırsa, İslam karşıtlığı veya İslamofobi vs, bu kavramlar derdimizi anlatmak ve tahammül sınırını aşan haksızlıkları izah etmek konusunda yetersiz kalıyor. Tedavi için kesin teşhis şarttır. Bütün yollar hep aynı kapıya çıkıyor: İslam düşmanlığı. 

Şurası çok net: Batı dünyasının İslam düşmanlığı, bir ideolojiye dönüşmüş durumdadır. 

Bir şey daha: Bazen ve hatta çoğu zaman yaptığımız işin, durduğumuz yerin, yaşadığımız olayların neye tekabül ettiğini kavrayamayız. Dışarıdan bakmak bu yüzden kıymetlidir.

Bütün bu yaşananlar, birçoğumuz bunun pek farkında olmasa bile, “Türk kimdir?” ve “Türkiye nedir?” sorularının da cevabı mahiyetindedir.

İsmet Özel, Türklüğün neye karşılık geldiğini, eğip bükmeden, açık ve net bir şekilde ifade etmiştir: “Türk hayatı, İslâm hayatıdır. Biz, milli varlığımız başta olmak üzere, her şeyimizi İslam’a borçluyuz.”

Yahya Kemal’in de vaktiyle söylediği gibi: “Vatan ve millet ismi değişmiştir, lakin ifade ettiği şey aynıdır. Millet-i İslamiye dendiği zaman millet neyse, Türk milleti deyince de odur. Şimdi Türkiye diyoruz.” (Süheyl Ünver, Yahya Kemal’in Dünyası, Sayfa 91)

Biz bunları dile getirince, bazı alıngan kişiler itiraz edip, Arapları veya Kürtleri nereye koyacağımızı falan soruyor. Hatta işin içine İslam dışı inanışlara mensup Türkleri bile karıştırıp, şunu söylüyor: “Ne yani Müslüman olmayan Türkler yok mu?”

Bu itirazlara, aynı eserden, çok önemli bulduğum şu iki cümle ile cevap vermek isterim: “Millet başka, milliyet başkadır. Birçok insanlar vardır ki, Türk olmasına rağmen, Türk milletinden değildir.” (Sayfa 86)

Gelelim Türkiye bahsine… 

Türkiye, ülkelerden bir ülke değildir. Bu ülke, bir İslam beldesidir. 

Türkiye, İslam dünyasının ışığı, kutup yıldızıdır. Sönerse, sükût ederse, karanlık kaçınılmaz olur.

Türkiye, inanalım veya inanmayalım, bu saldırıya karşı direnebilecek son kaledir. Düşerse, Allah bilir, sonumuz nice olur?

Anadolu, İslamiyet ve insaniyetin yurdudur. Milletimiz de öyledir. Bu aziz millet, İslam dünyasının gözüdür, kalbidir, bileğidir. Ümmetin mazlumlarına, gariplerine, düşkünlerine, yetimlerine sahip çıkmak, milletimizin yüksek kaderidir.

Rahmetli Prof. Dr. Necmeddin Erbakan Hoca ve Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan gibi liderlerin, İslam dünyasında derin bir karşılık bulması, itibar görmesi bundandır.

Devam edelim.

Gelinen nokta itibariyle, şunu da söylemek gerekiyor: Koskoca İslam dünyası, maalesef, saldırıları kınamaktan, hakaretleri lanetlemekten öte gidemiyor.

Müslümanların hayatı yahut kaderi, Batı’nın kırmızı çizgilerinde aranamaz. Bunun adı, İslamlık değildir, çaresizliktir. Müslüman, çaresiz olamaz, kalamaz. Çaresiz değiliz. 

Açıklama yapmak, tel’in etmek, dilek ve temennileri dile getirmek. Artık bunlar yetmiyor. İslam âlemi olarak daha kararlı ve dirayetli bir duruşa ihtiyacımız var. 

Yeni dönemde, Türkiye, daha büyük sorumluluklar almalı, adımlar atmalıdır. Neticede cesaret, cüretten üstündür.

Yaşananlara verilecek en iyi cevap, ‘İslam Birliği’ fikrinin / idealinin dillendirilmesi, bunun için somut hamleler yapılmasıdır. 

Evet, İslam Birliği şart olmuştur. Acilen, ihtiyaçtan. 

Kınamadan öteye geçebilmek için. Avrupa ve Amerika’dan ‘adalet’ beklememek için. Büyük haksızlığı ve utancı bitirmek için. Onurumuz ve izzetimiz için.

Aklın ve kalbin yolu birdir. 

Nurettin Topçu, Ahlak Nizamı isimli eserinde, şunları dile getiriyor: “Arap dünyasının yalnız başına yahudiyi durduramayacağı anlaşıldı. Bütün İslam âleminin birleşerek birlikte çarpan kalpler halinde tek cephe teşkil etmesi lazım geliyor. Bugünkü Arap Birliği’nin genişleyerek ve davanın şuurunu elde ederek, İslam birliği haline getirilmesi gerekiyor.” (Sayfa 233)

Bir cümle de Sezai Karakoç’tan: “Tek çare ve çözüm, İslam dünyasının, uyanıp, Batı’nın NATO’su gibi bir askerî güç, AB gibi bir siyasi birlik oluşturmasıdır.”

Erbakan Hoca’nın projesi olan D-8, bu birliğin inşa edilmesi adına atılan, ilk adım olmuştu. Önce onu daha sağlam, işlevsel hale getirip, ardından bir adım ileri taşımak gerekiyor.

“Hangi çağda yaşıyoruz” diyenler, son olaylar vesilesiyle, hangi çağda yaşadığımızı eminim ki görmüşlerdir. 

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

A.Yücel

İSLAMIN LİDERİ YİNE TÜRKİYE OLACAK. BUGÜNKÜ MÜSLÜMANA BAKARSAN OLMAZ GÖRÜNÜR AMMA OLACAK BENİM SULTANIM. MUSA BAŞTÜRK (DEDE PAŞA HZ.)

Sedat X

Hocam, bu güzel yazınıza yapılan yorumları görünce, sizin adınıza üzüldüm, Allah yardımcınız olsun ve sabır versin. İnşaAllah ümmetin yeniden hilafet sancağı altında birlik olduğu günleri en yakın zamanda görürüz.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23