• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ayhan Demir
Ayhan Demir
TÜM YAZILARI

Ölüm var

18 Mart 2020
A


Ayhan Demir İletişim: [email protected]

Dünyanın birçok yerinden, neredeyse her gün, büyük ölüm haberleri geliyor. Ölenlerin hesabını tutmak neredeyse imkânsız hale geldi. Nerede kaç kişi ölüyor, tam olarak bilinmiyor. Sanki bütün insanlık, toplu bir zehirlenme yaşıyor.

Televizyonlar, cep telefonları, kameralar, başkalarının ölümünü gözümüzün önüne getiriyor. İnsanların ölümleri, ekranlarda akıp gidiyor. Canlı yayınlarda ölüm haberlerini izliyoruz.

Başkalarının ölümünü seyretmekten, konuşmaktan, kendi akıbetimizi unutuyoruz. ‘Sıralı ölüm’ için dua ediyoruz ama sıranın bir gün bize de geleceğini pek düşünmüyoruz. Kendimizi bütün ölümlerin dışında tutuyoruz. Sanki ölüm, başkalarına mahsus bir olay gibi düşünüyor ve ona göre hareket ediyoruz. Çünkü sağlıklı besleniyor, düzenli sağlık kontrolünden geçiyor, tüm güvenlik tedbirlerini alıyor ve güvenli evlerde oturuyoruz. 

Herkesin bildiğini bir kez daha tekrar edelim: Bu dünyada her şey yalandır. Ölüm, yalan dünyanın tek hakikatidir. Hepimiz ölümlü dünyanın hayatlarını yaşıyoruz.

Dünya, gelip geçtiğimiz yerin, yolun adıdır. Bu dünyada kalıcı olan tek şey ölümdür. Onun dışındaki her şey geçicidir. Doğan ölür, başlayan biter, yapılan yıkılır. 

İnsan, ölmek için doğar. Doğum, ölüme doğru atılan ilk adımdır. Hayat ölümle birlikte ilerler. Yaşamak, ölüme doğru yürümektir. 

Kitap’ta şöyle ifade ediliyor: “Ölümü siz canlılar arasında daima geçerli kıldık. Bu sebepler, ölüme engel olabilecek ve bizim önümüz geçebilecek yoktur.” (Vâkı’a, 60-61.)

Garip ama gerçek: Burada misafir olduğumuzu, gitmek için geldiğimizi biliyor, buna rağmen ev sahibi gibi davranıyoruz. Ölüm yokmuş, hiç ölmeyecekmişiz gibi yaşıyoruz. 

Ölümün birinci derece muhatabı olduğumuz halde, ölüme mani olamayacağımızı bile bile, onu günlük hayatımızdan çıkarmak istiyoruz. Mezarlıkları şehrin en ücra köşelerine taşıyor, morgları hastanelerin en kuytu köşelerine yapıyoruz.

Eskiler, ölümü hayata ve topluma kazandırmış insanlardı. “Biz ölülerimizle beraber yaşayan bir milletiz” diyen, Yahya Kemal’in işaret ettiği buydu. Bugünlerde ölmüyor eks oluyoruz. 

Yabancısı ve misafiri olduğumuz bir yere alışmak, yorucu ve yaralayıcı oluyor. Neyi seversek sevelim, bir gün ayrılıyoruz. Biriktirdiğimiz şeylerin altında kalıyoruz. 

Rahmetli Nurettin Topçu şöyle söylüyor: “Üç hâkimin hükmünde hata aranamaz: Kalbin, kaderin ve ölümün.”

İnancımız şudur: “Her canlı ölümü tadacaktır.” Hiç kimsenin bu fermana kayıtsız kalmanın imkânı yoktur.

Ölüm, fani olandan baki olana göç etmektir. Fani dünyada, baki olana en iyi şekilde hazırlık yapmalıyız. 

Ölümün hiç dostu yoktur ama yine de kimse onun sözünden çıkmaz. Her yaşam ölüme yakındır. Kimisi daha yakın. 

Ölüm, rütbeye, mevkie, etikete, ambalaja bakmaksızın, herkesi eşit kılar. Dünyaya ait her şeyi sıfırla çarpar. Yaşanan hayatlar ve yerler farklı, varılan yer aynıdır. Generaller bile “er kişi”” niyetine toprağa uğurlanır.

Ölüm gerçeğinin hepimizi yatıştırması ve kötü huylardan arındırması gerekir. Fakat tam tersi oluyor. 

Ölüm, bizi insan olmaya ve kalmaya zorlar. Bu sebeple, ölümlü olduğunu bilen ve buna göre yaşayan insanlara her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Ne yazık ki, böyle insanların sayısı azaldı, azalıyor.

Diri diri mezara girelim, demiyorum. Şunu söylüyorum: Ölü değiliz, ölümlüyüz. Ölümü canlı tutarak yaşayalım. Kadim nasihate kulak verelim: “Ölmeden evvel ölünüz.”

Yazımızı dua ile bitirelim: Allah, uzun değil, hayırlı bir ömür versin. Bizi doğru yoldan, yolundan ayırmasın.

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Ferdi Kocabaş

Abi sen ne yaptın ya beni parça pinçik ettin. Hücrelerime kadar terledim. Allah’ım bizi affet.

engineer

ölür ise ten ölür canlar ölesi değil, ölülerimize ölü demeyelim asıl ölüler bizleriz, "Ve o nefy ve yolculuk ise, âlem-i ervahtan, rahm-ı mâderden, sabâvetten, ihtiyarlıktan, dünyadan, kabirden, berzahtan, haşirden, sırattan geçer bir uzun sefer-i imtihandır. Ve o iki tılsım ise, Cenâb-ı Hakka iman ve âhirete imandır."
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23