• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ayhan Demir
Ayhan Demir
TÜM YAZILARI

Makedonya Cumhuriyeti

03 Ekim 2018
A


Ayhan Demir İletişim: [email protected]

İnsanlar ve devletler, birçok yönden, birbirine benzerler. Neticede, devletleri meydana getirenler de insanlardır. 

Bu söylediğimizi, somut örneklerle, açıklamaya çalışalım. 

Mesela, insanların isimleri vardır. Devletlerin de… 

Çocuklarımıza verdiğimiz isimler, aynı zamanda tarihimize, geçmişimize ne kadar sahip çıktığımızın bir işaretidir. Çocuğumuza verdiğimiz ismi, komşumuz beğenmiyor ya da akrabamız istemiyor diye, değiştirmeyiz.

Devletler de benzer konumdadır. İlan ettikleri isim tarihlerine, geçmişlerine yakışır ve yaraşır olmalıdır. Herhangi bir engelleme, perdeleme, yasak ya da yıkıcı uğraşla karşılaşsalar da aldıkları kararın arkasında dururlar, durmalılar.

Bir örnek daha verelim.

Bir insan düşünelim: Yıllardır, aynı dükkânda, aynı işi yapıyor. Her gün aynı saatte dükkânı açıyor ve kapatıyor. Bırakın tabelayı, dükkândaki raflar ve bu raflardaki malların yerleri bile ilk günkü gibi, hiç değişmemiş. Bütün mahalle onu tanıyor, o bütün mahalleyi. Az ama helalinden kazanıyor. İsmi gündeme geldiğinde kafalarda soru işareti oluşmuyor. 

Bir de şu insanı düşünelim: Üç ay bu sokakta, beş ay şu sokakta mal satıyor. Sürekli tabela değiştiriyor. Sabit bir yeri olmadığı gibi çalışma saatleri de belirsiz. Kaçta açtığı, kapattığı belli değil. Dükkândan içeri adım atanların kafasında soru işaretleri uçuşuyor. İsmi “acaba” kelimesiyle yan yana anılıyor. 

Bu iki esnaftan, insandan, sizce hangisi daha muteberdir? Hiçbir kimsenin, kendisi de dâhil, ikinciyi tercih edeceğini zannetmiyorum. 

“Devlet yönetmek, dükkân işletmeye benzemez” diyerek işin içinden çıkamaz, kendinizi kurtaramazsınız. 

Tekrar başa dönelim: Devletler de insanlar gibidir. Her ikisi de duruş ve devamlılık ister. Her ikisi de ciddiyet ve itibar ile ayakta kalır.

Şuraya varmak istiyorum: Makedonya Cumhuriyeti, 27 yıllık tarihinin, üçüncü referandumunu geçen hafta sonu gerçekleştirdi. 

İlk referandum bağımsızlık kararı ve ikincisi belediyelerin yeniden inşası için düzenlendi. İlki yüzde 75,7 gibi büyük bir çoğunluğun katılımıyla kabul edilirken, ikincisi sadece yüzde 26,6 katılımla gerçekleşti ve geçersiz sayıldı.

Makedonya tarihinin üçüncü referandumu, Makedonya Cumhuriyeti ile Yunanistan arasında imzalanan, Prespa Anlaşması’nın gereği olarak yapıldı. Bu anlaşma şunu şart koşuyor: Makedonya Cumhuriyeti, Yunanistan’ın AB ve NATO üyeliği yolunu açmasını istiyorsa, ismini “Kuzey Makedonya Cumhuriyeti” olarak değiştirmeli.

Kayıtlı seçmenin üçte birinin katıldığı referandum, her ne kadar ezici çoğunluğun “Evet” kararıyla neticelense de, yüzde 50 katılım şartını sağlamadığı için geçersiz sayılıyor.

Makedonya halkının, düşük katılım oranıyla,  referandumda verdiği net bir mesaj var: Kuzeyi ya da güneyi yok, Makedonya Cumhuriyeti var.

Elbette, düşük katılım oranın arka planındaki, tek gerekçe bu değil. Ortalama iki yılda bir, bazen yılda bir sandık başına gidilmesi, halkın, siyaset ve siyasetçilerden ümidini kesmesine yol açtı. AB ülkelerinde çalışan Makedonyalılar, sırf bu referandumda oy kullanmak adına, ülkelerine gelmek istemediler.

Özetle: Makedonya halkın gündeminde, seçim değil, geçim var. Ülkenin ekonomik göstergeleri de buna işaret ediyor. Mesela, Makedonya’da asgari ücret 196 Euro, ortalama maaş ise 378 Euro seviyesinde bulunuyor. Buna karşılık, 2017 yılında, hayat yüzde 1,4 oranında pahalılaştı.

Devletin kasası da iyi durumda değil. İç ve dış devlet borcu, bu yılın başı itibariyle, 4 milyar 876 milyon 900 bin Euro olarak açıklandı. Böylelikle, kamu borcunun GSYİH’ya oranı yüzde 46,7’ye yükseldi.

Gelin görün ki Makedonyalı siyasilerin gündeminde, ülkenin değil, kendilerinin ikbal endişesi var. İşgal ettikleri makamlara gelmek için büyük destek aldıkları AB, Amerika ve Soros’a karşı minnet borçlarını ödemek istiyorlar.

Hasan Basri Hazretleri şöyle söyler: “Dünya sana kalsa da, sen dünyaya kalmayacaksın.”

Kabul ediyorum: Makedonya’nın içerisinde bulunduğu şartlar, ülkeyi AB ve NATO’ya doğru itiyor. Ancak bu durum ülkenin duruşunu bozmasını, sırf Yunanistan istiyor diye, esas duruşa geçmesini gerektirmiyor. 

Makedonyalı siyasilerin, Abdülhakim Arvasî Hazretlerinin şu sözüne kulak vermeleri gerekiyor: “Ahmaklık, hatada ısrar etmektir.”

Yazımızı şu şekilde noktalayalım: Makedonya Cumhuriyeti’ni, Kuzey Makedonya Cumhuriyeti haline getirmek isteyen teklifin destekçileri arasında sadece iktidar partisi ve onun destekçileri yok. Halen Makedonya’da aktif olan FETÖ terör örgütü de Prespa Anlaşması’nı ve isim değişikliğini destekliyor.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23