• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ayhan Demir
Ayhan Demir
TÜM YAZILARI

Hasan Çengiç için…

10 Kasım 2021
A


Ayhan Demir İletişim: [email protected]

Kasım ayı, oldukça hüzünlü başladı. Milletimiz, iki kıymetli evladını peş peşe toprağa verdi. Önce Muamer Zukorliç, ardından Hasan Çengiç.

Her iki ismi bir köşe yazısına sığdırmak, mümkün değil. 

Bu yazımızı, Hasan Çengiç’e ayıralım.

30 Ağustos 1957’de Foça’nın Ocak (Odzak) köyünde dünyaya gelen Hasan Çengiç’in, aile kökleri Anadolu topraklarına uzanır. Dedeleri, önce Diyarbakır-Mardin yöresi, ardından Çankırı’da yaşamışlardır. En son, Foça ve Taşlıca’da iskân edilmişlerdir.

Hasan Çengiç, tıpkı dedeleri gibi, İslam’a ve Osmanlı’ya karşı büyük bir saygı ve sevgi besliyordu. Onun hayatı, İslam’a bağlılığın ve sarsılmaz bir inancın, birçok eylemiyle süslüdür.

İlk ve orta öğrenimin ardından, Saraybosna Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi’nden mezun oldu. Özgür Bosna’ya giden yolda en önemli bir kilometre taşlarından birisi olan, Genç Müslümanlar (Mladi Muslimani) teşkilatı ile ilk teması da bu yıllara dayanmaktadır. 

1970’li yıllarda, Ömer Behmen ve Eşref Bakşiç öncülüğünde, İslam Birliği yayın organı Preporod’un merkezinde, özel dersler ve toplantılar düzenlenmekteydi. Burada, teşkilata yakın olan ilahiyat fakültesi öğrencilerine özel ilgi gösterilmekteydi. Hasan Çengiç, gayretiyle, burada öne çıkan isimlerdendi. 

Hasan Çengiç, çevresindeki birçok kişiden daha cesur, idealleri için fedakârlık yapmaya hazır bir insandı. Birçok kişinin omurgasını eğip, büktüğü bir zamanda dik durmaya çalıştı. Davası ve idealleri için hem gençliğini hem de sağlığını feda etmekten çekinmedi. Ömrünü, inancına ve ilklerine adadı. 

1983 Saraybosna davası olarak bilinen Müslüman entelektüellerin komünist rejim tarafından yargılanması sürecinde, rahmetli Aliya İzetbegoviç ile birlikte, tutuklanarak mahkemeye çıkarılan 13 kişiden birisi oldu.

Aliya İzetbegeoviç, Tarihe Tanıklığım isimli eserinde, bu dava ile ilgili yargılama süreci anlatırken, onunla ilgili şunları söylüyor: “Hasan Çengiç aleyhindeki suçlamalardan biri “Müslümanın bir gayrimüslimden ne kan alabileceği ne de bir gayrimüslime kan verebileceği” yönünde beyanda bulunduğuyla ilişkiliydi. Çengiç, ısrarla suçlamaları reddederek, asla böyle bir şey söylemediğini ifade etti. Diğer taraftan, Çengiç’in gönüllü bir kan bağışçısı olduğu ve buna ilişkin bir kan bağışçısı kartına sahip olduğu ortaya çıktı. Fakat mahkeme aynı düşünceyi paylaşmadı.” (Sayfa 60-61, Ketebe Yayınları)

Neticede, Hasan Çengiç on yıl hapse mahkûm edildi. Ancak Federal Mahkeme’nin kararı ile mahkûmiyeti altı yıla indirildi. Bunun beş yılını hapishanede geçirdi. 1988 yılında, eski Yugoslavya Federasyonu’nun dağılma sürecinde, çıkarılan af ile özgürlüğüne kavuştu. 

Hapisten çıktıktan sonra, 1988-1990 yılları arasında, Hırvatistan Cumhuriyeti Zagreb İslam Merkezi’nde imam olarak çalıştı. İlerleyen yıllarda, Demokratik Eylem Partisi-SDA’nın kurucu kadrosunda yer aldı. 1990-1992 yılları arasında SDA teknik işler bölümünde ve daha sonra genel sekreter olarak görev yaptı.

Özgürlük onun karakteriydi. Herkesin, her santiminde, özgürce yaşayacağı bir Bosna için mücadele etti. Hayatını, Bosna’yı ve Bosnalı Müslümanları savunmaya adamıştı. Ömer Behmen ile birlikte, SDA bünyesinde oluşturulan, Milli Savunma Kurulu’nda görev yaptı. Burada, tamamen savunma amaçlı, silahlanma hazırlıklarına öncülük etti. 

1992-96 yılları arasında, Bosna Hersek Ordusu Genel Kurmay Başkanlığı Yurtdışı Lojistik Şefi olarak görev yaptı. İngilizce ve Arapça bildiği için, hem batılılar hem de İslam dünyası ile iletişimi sağlamak adına, biçilmiş kaftan idi. 

Hasan Çengiç, cesur, çalışkan ve tavizsiz bir insandı. Pek çok kişinin cesaret edemediği bir yük ve sorumluluğu omuzlamıştı. Savaş yıllarında, İstanbul ve Tahran’da bulundu. Bosna Ordusu’na destek için üstün çaba gösterdi. Ülkesine uygulanan ambargoya rağmen, Bosna Hersek Ordusu’na silah ve teçhizat tedariki sağlamayı başardı. Bunu, başarılıyla ve dürüstçe yaptı. 

Rahmetli Aliya, Köle Olmayacağız isimli eserinde, onun vazifesini şöyle anlatır: “Belli sayıda subay ve aralarında Hasan Çengiç’in de olduğu siyasi çalışanlarımız, Vatanseverler Ligi’ni organize etti, silah tedarikini sağladı.” (Sayfa 122, Ketebe Yayınları)

Hasan Çengiç, savaş bittikten sonra da vatanı ve milleti için çalışmaya devam etti. 

Şubat-Aralık 1996’da BH Federasyonu Savunma Bakan yardımcısı olarak görev yaptı. Ancak ambargo esnasında silah temin ettiği gerekçesiyle, Amerikan yaptırımlarının muhatabı oldu. Bu sebeple, bakanlıktaki görevinden ayrılarak, daha geri plana çekilmek zorunda kaldı.

1998-2002 yılları arasında BH Federasyonu Parlamentosu’nda üyesi sıfatıyla çalıştı. Mültecilerin ve Yerinden Edilmiş Kişilerin Geri Dönüşü Komisyonu Başkanlığı yaptı. Ayrıca Savunma ve Güvenlik Komitesi’nde üye olarak yer aldı. Bununla birlikte BH İslam Birliği Meclis Başkanlığı vazifesinde de bulundu. 

Hayatı boyunca verdiği mücadelenin küçük bir yansıması olarak: Vatanseverler Birliği’nin Altın Rozeti ve Bosna Hersek Silahlı Kuvvetleri’nin Gümüş Kalkan’ı ile mükâfatlandırıldı.

Kendisiyle en son Ekim ayında, İstanbul’dan Saraybosna’ya giderken, görüşmüştük. Kıymetli eşleri Fahira Hanım, kitabımızın Saraybosna ve Mostar şehirlerindeki tanıtımına konuşmacı olarak katılmışlardı. 

Hasan Çengiç’in 7 Kasım’da aramızdan ayrılmasıyla, milletimiz büyük bir vatanseveri, istiklal ve istikbal mücadelesinde yorulmak nedir bilmeyen bir savaşçı evladını kaybetmiş oldu. 

Rabb’im, mekânını cennet bahçesi kılsın inşallah.

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

İsmail Kiraz

Allah rahmet eylesin. Cennet mekan olsun.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23