• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ayhan Demir
Ayhan Demir
TÜM YAZILARI

Fata Nine’nin zaferi

09 Haziran 2021
A


Ayhan Demir İletişim: [email protected]

Rahmetli Aliya İzetbegoviç, 1992-95 yılları arasındaki kanlı şarlatanlığın bir gün biteceğini ve asıl mücadelenin bundan sonra başlayacağını iyi biliyordu. Bu sebeple, her zaman, Müslüman Boşnakları evlerine dönmeye davet etti. 

26 Ağustos 1994 günü, Saraybosna’da yaptığı bir konuşmada şunları söylemişti: “Evlerini terk eden ve şimdi gurbet diyarda çatışan sizlere sesleniyorum. Evlerinize dönmeniz için sizlere çağrıda bulunuyorum.”

Boşnaklardan birçoğu, geri döndüklerinde, evlerinin yağmalandığını veya işgal edildiğini gördüler. Srebrenitsa yakınlarındaki Konyeviç Polye’de bulunan evine dönen Fata Orloviç, bu Boşnaklardan sadece bir tanesiydi.

Fata Nine, savaş esnasında, toplama kampında tutulmuş ve savaştan sonra bir süre muhacir olarak yaşamak durumunda kalmışı. 1999 yılında evine döndüğünde, büyük bir sürprizle karşılaştı. Kendisine ve Çetnik Sırplar tarafından şehit edilen eşi rahmetli Şaçir Orloviç’e ait olan evlerinin bahçesine, Sırp Ortodoks Kilisesi tarafından kaçak kilise inşa edilmişti.

Fata Nine, gecekondu kilisenin kaldırılması için, hemen hukuki işlemleri başlattı. Bu mücadeleye girişme sebebini ise şöyle ifade ediyordu: “Onlar bahçemdeki kilisede düğün yaparken, nasıl evimde oturabilirim? Nasıl benim bahçemdeki düğünü seyredebilirim?”

Davaya bakan müfettişlerin kendisi lehine raporuna ve mahkemenin kapatma kararına rağmen, bu kilise, yıllarca faaliyetlerini sürdürdü. Ancak Fata Nine de vazgeçmedi. Onun bu mücadeleden vazgeçmeyeceğini anlayan Sırplar, bu defa kilise yetkilileri ve mahkemeler vasıtasıyla, onu yıldırmaya çalıştı. 

Biyelyina Bölge Mahkemesi, “Nefreti yaymak, dini ve milli düşmanlığa neden olmak ve Sırp Ortodoks kilisesi papaz ve cemaatine saldırıda bulunmak” iddiasıyla, Fata Nine’yi mahkemeye davet etti. Fata Nine, yerel mahkemenin ilk duruşmasında netice alamayınca, bir üst mahkemeye başvurdu. Mahkeme, talebini reddettiği gibi, “devletin çok etnikli yapısına karşı çıktığı” gerekçesiyle, Fata Nine’yi para cezasına çarptırdı.  

Tam davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşıyacağı esnada, yerel mahkeme Fata Nine’nin daha önceki şikâyet dilekçesini kabul etti. Bu esnada Sırplar, bu işten vazgeçmesi karşılığında, kendisine 1.120.000 Euro teklif etti. Elbette, Fata Nine bu teklifleri kabul etmedi. Gerekçesi şu şekilde izah etti: “Paradan daha kıymetli olan değerler var. Neden toprağımı, beni eşimden, çocuklarımdan ayıranlara vereyim? O parayı almış olsaydım, toprağın altındakilere karşı sorumsuzca davranmış olurdum.”

Fata Nine, sabırla sürdürdüğü mücadelesini, 2007 yılında kazandı. Ancak kilisenin avukatları, davayı temyize götürdüler. Temyiz başvurusu da üç yıl sonra karara bağlandı. Mahkeme, bir kez daha, Fata Nine’yi haklı buldu. Yıkım kararının, 25 Mayıs 2010 tarihinde uygulanması kararı alındı. Ancak, Sırp Cumhuriyeti yetkilileri, kaçak kilisenin yıkılması için hiçbir şey yapmadı. Hatta Fata Nine’nin can güvenliğini de sağlamadılar. Bu esnada, Fatma Nine’nin evinden ve toprağından vazgeçmesi şartıyla, büyük paralar teklif etmeye devam ettiler. Fata Orloviç, bu tekliflerden bir diğerini şöyle anlatıyor: “Rahipler bana ziyarete geldiler. Bahçemin kilise inşa edilen kısmı için 1.300.000 Euro önerdiler.”

Fata Nine’nin yeni teklife cevabı da şu şekilde oldu: “Ailemin bana emanet ettiği toprakları nasıl satarım? Kendi kutsallarımdan nasıl vazgeçebilirim? Dünyayı verseler, böyle bir şey yapamam. Daha fazla problem çıkarmadan, kiliselerini yıkıp gitsinler. Ben burada kimseyi öldürmedim. Yedi çocuğumu, eşimi ve yakınlarımı kaybettim. Artık ömrümün sonunda, burada barış ve huzur içinde yaşamak istiyorum. Ölürsem, beni evimin bahçeme gömün!”

Fata Nine, hakkını ararken, birçok kez tacize, hakarete ve hatta saldırıya uğradı. Bir seferinde kaçak kilisenin papazı, papazın çocukları ve bölgedeki diğer Sırplar tarafından gerçekleştirilen taciz ve saldırıya maruz kaldı. Olay yerine gelen Sırp polis memuru Ranko Uzelac da saldırganların tarafında yer aldı. Sırp polis Uzelac, Fata Nine’yi omuzundan yakalayıp, cebinden çıkardı çakıyla, onun elini kanlar içerisinde bırakmıştı. Bu esnada, Fata ninenin kulağına eğilip, “bir daha Sırp rahipleri rahatsız eder veya bu olay hakkında konuşursan, seni öldürürüm” demişti. 

Fata Nine, bu saldırıdan sonra, komşularının yardımıyla Tuzla Merkez Kliniği’ne kaldırıldı. Maruz kaldığı saldırının fotoğrafları, tüm dünyaya kamuoyuna yansıdı. Ancak Filistin ve Doğu Türkistan’daki zulmü görmeyen gözler, bu yaşananları da görmedi.

Sırp cephesinin hesap ettiğinin aksine: Bu saldırılar da Fata Nine’yi davasından geri döndürmedi. Fata Nine, imanından beslenen mesuliyet duygusuyla, toprağına yani vatanına sahip çıkmaya devam etti, ediyor. İlerleyen yaşına rağmen, hak arama mücadelesini her geçen gün artan bir şevkle sürdürdü. Koskoca bir entiteye (Sırp Cumhuriyeti’ne) karşı, tek başına direndi. Arkasında doğru düzgün bir medya ve siyasetçi desteği bile yoktu. Buna rağmen, 05 Haziran 2021 günü, evinin bahçesindeki gecekondu kiliseyi yerle bir ettirmeyi başardı.

Gecekondu kilise yıllar sonra yıkıldı ama mesele burada bitmedi. Kötülüğün sesi ve fotoğrafı bir kez daha yükseldi. 1995’den bugüne, Sırp cephesinde, değişen hiçbir şey olmadığı bir kez daha görüldü. 

Buradan sonrasın da gelecek yazıda devam edelim inşallah.

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Maşallah

Tek kişilik dev kadro dedikleri böyle bir şey olsa gerek. Allah ayağına taş deydirmisin.

Mardinli hoca

Sayın ayhan bey dilinize yüreğinize sağlık.Bu ablam fatimaya bu imanlı ablama tebrik ediyorum bututmuna.Küfür güçlerine taviz vermedi imanın gereği budur.Takrar tebrik ediyorum
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23