• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ayhan Demir
Ayhan Demir
TÜM YAZILARI

Bu nasıl iktidar, hikâyesi zor

13 Eylül 2017
A


Ayhan Demir İletişim: [email protected]

Kosova’daki bazı basın yayın organları, seçim sonuçlarını “şahinler kazandı” ve yeni hükumeti “savaş kanadı işbaşında” ifadeleriyle duyurdu.

Gerçekten öyle mi? Aslında böyle… 

11 Haziran erken seçimleri, beklendiği gibi sonuçlandı. Sandıktan çözüm değil, kördüğüm çıktı. Siyasi partiler ve liderler, bu sonuçlardan sonra, herhalde bir kez daha düşünme ihtiyacı hissetmiştir diye düşünüyorduk. Yanılmışız. 

Seçimlerden önce, şöyle bir bilgi/iddia vardı: İktidar partileri arasında ipler gerilecek, erken seçim kararı alınacak ve başka bir iktidarın önü açılacak. Bir de şu: Yeni iktidar ortakları, çok önce, karşılıklı olarak anlaştılar.

Bunlara inanmalı mıyız? Bu kadar basit mi? Koskoca adamlar, ufacık hesaplar peşinde olabilirler mi? Cevabımız, yine bir soru olsun: Hırslı olup da, küçük düşünmeyen/ düşmeyen var mıdır?

Partiler ve liderler arasındaki üç aylık siyasi peşrevin ardından, yeni hükumet ve meclis başkanı belli oldu. Sandıktan birinci çıkan PAN koalisyonu büyük ortağı Kosova Demokratik Partisi-PDK lideri Kadri Veseli, meclis başkanı seçildi.

Koalisyonun bir diğer ortağı olan Kosova’nın Geleceği İçin İttifak-AAK lideri Ramush Haradinay ise başbakan oldu. Böylece, 2013 yılı başında söylediği, “Yakında Başbakan olacağım” cümlesini hayata geçirdi. 

Başbakan Haradinay’ın sözleri siyasi bir öngörü müydü, yoksa alınmış bir söz müydü? Sırbistan tarafından “Sırplara karşı savaş suçu işlediği” iddiasıyla aranan ve bu ülkenin talebiyle Fransa’da gözaltına alınıp, daha sonra adli kontrol şartıyla serbest bırakılan bir siyasetçi, birkaç ay sonra başbakan oluyor.

Şurası çok net: Haradinay’ın başbakanlığı, daha önceden verilmiş ve vaktinde tutulamamış bir sözün, telafisidir. Vazifesini yaptıktan sonra siyaset sahnesinden çekilecektir.

PAN koalisyonunun küçük ortağı olan Kosova İçin Girişim-NİSMA, aynı zamanda hükumetin ortakları arasında yer aldı. PDK eski yöneticisi olan NİSMA lideri Fatmir Limaj, yeni kabinede, başbakan yardımcısı olarak görev yapacak.

Bir bilgi daha: Kosova Cumhurbaşkanı Hashim Thaçi de PDK eski genel başkanı idi.

Bu isimlerin, ülkenin geleceğine yön vermeleri dışında, bir ortak özellikleri daha var. Dört siyasi lider de, Kosova Kurtuluş Ordusu-UÇK’nın eski komutanlarıydı. Bir başka ifadeyle: Eski silah arkadaşları, iktidarın yeni paydaşları.

Erken seçimi az bir farkla PAN koalisyonu kazanmış olsa da sandalye sayıları, iktidar için yetmiyordu. Bu sebeple, seçimi üçüncü sırada tamamlayan, LAN koalisyonu ortaklarından Yeni Kosova İttifakı-AKR’yi yanlarına çektiler. AKR lideri Behcet Pacolli, yeni hükumete dışişleri bakanı olarak dâhil oldu.  

Yeri gelmişken: AKR, neden yol arkadaşlarını terk etti? Neden, Kosova Demokratik Ligi-LDK ve Alternatif Parti ile birlikte kurdukları, LAN koalisyonundan ayrıldı? El altından ya da üstünden piyasaya sürülen dosyalar, bu kararda, etkili olmuş olabilir mi? 

Tam olarak, böyle bir şey: Eğilirsen basamak, dik durursan sığınak olursun. (Tuncay Kara)

Devam edelim.

İktidar hırsıyla tutuşan PAN koalisyonu, dokuzu Sırp olmak üzere, yirmi azınlık milletvekilini de ikna etti. Sırplara, üç bakanlık verildi.

Özetle: Kosova’da, kaybedenleri bir araya getiren, kartondan ‘zafer anıtı’ inşa ettiler. Bu anıtın, uzun ömürlü olmayacağı, ilk fırtınada yıkılacağı aşikâr. 

Aksini düşünenler, şunları cevaplamalılar: Sırp destekli ve sadece bir farkla (61 oyla) güvenoyu alan bir hükumetin ömrü ne kadar olabilir? En önemlisi, verilen desteğe teşekkür edercesine, Sırpça konuşan bir başbakan ne kadar muktedir olabilir?

Atalar sözüdür: El atına binen, tez iner.

Aşikâr bir şey daha: Bu hükumetin ömrü kısa olsa da, alacağı kararların yansımaları uzun vadeli ve ağır olacaktır.

Yeni hükumeti bekleyen, önemli sorunlar var: Karadağ ile sınır hattı anlaşması, Sırp Belediyeler Birliği ve Özel Mahkeme süreci. Bunlara bir de ekonomik sorunları, BM, NATO ve AB’ye üyeliği ilave edin.

Bu sorunların çözümü için salt çoğunluk yeterli olmayacak. Meclis üye tam sayısının üçte ikisinin oyu gerekecek. Bu durumda, mecburen, eski iktidar ortağı LDK’nın kapısı çalınacak. Yaklaşan yerel seçimler, gittikçe büyüyen Kendin Karar Al Hareketi ‘tehlikesine’ karşı, LDK’yı hükumete dışardan destek vermeye itecektir. Gerekçe de çoktan hazır: ‘Ülke menfaatleri.’

Biz yine de Nurettin Topçu’ya kulak verelim: Menfaat yaşamak, ahlâk ise yaşatmak ister. Bir arada asla barınamazlar.

Artık toparlayalım.

Buraya kadar ifade ettiklerimizi alt alta sıraladığımızda, hiçbir şey tesadüf gibi görünmüyor. Her şey bilinçli ve planlı bir tercihe benziyor: Derenin kuşunu, derenin taşıyla vurmak isteyenlerin oyunlarına, hamlelerine… Aklıma başka bir şey gelmiyor.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23