• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ayhan Demir
Ayhan Demir
TÜM YAZILARI

16 Temmuz ve sonrası

19 Temmuz 2017
A


Ayhan Demir İletişim: [email protected]

15 Temmuz’da, asra bedel bir gece yaşadık. Omzu kalabalık, kalbi karanlık kişiler memleketimizi aynı karanlığa sürüklemek istediler. Fakat hesapları tutmadı, planları bozuldu. Onların değil, Allah’ın istediği oldu. 

Bir Boşnak atasözü, şöyle söyler: “İnsan plan yapar, Allah karar verir.”

Millet, devletin uyanıklığında uyur. Devlet uyursa, millet uyanır. Böylesi zamanlarda ak ve kara ortaya çıkar. Herkes safını seçer. Kim nerede duruyor, neyin peşinden gidiyor, anlaşılır. 

Bu topraklar son adresimiz, elimizde kalan tek siperimizdir. Vatan cephesinde, memleket siperinde kimler var biliyor, görüyoruz. Çünkü biz de oradayız. 

16 Temmuz’da, millet ve memleket olarak, ağır bir imtihanı başarıyla geçip, arkamızda bıraktık. O günden beri daha güçlüyüz. Bununla birlikte farkında mıyız, bilemiyorum: Tehlike henüz geçmedi. Hâlâ savaştayız. Türkiye’nin kendine gelmesine, yeniden ve sahiden ayağa kalkmasına, lider ülke olmasına karşı yürütülen bir savaş. Bir başka ifadeyle: Hak ile Bâtıl arasındaki mücadele.

Yahya Kemal'in, Mütareke’yi anlattığı 1918 başlıklı şiirinden bir mısra paylaşalım: “Vatanda korkulu rü’ya içindeyiz, gerçek.” (Kendi Gök Kubbemiz, İstanbul Fetih Cemiyeti, sayfa 44.)

Korkumuz yok, sadece endişemiz var. Türkiye biraz zayıflamış olsa, kim bilir daha neler ve neler göreceğiz?

Cinayete teşebbüs edenleri biliyoruz. Şunu da biliyoruz: Bir kez yapan, imkân bulunca yeniden yapar. Bundan sonraki bütün çabamız, bunun tekrarını önlemek yönünde olmalıdır.

Örgütlü kötülüğün temas etmediği kurum, ilişmediği yer, girmediği ocak kalmış mı? Kiminin eşi, kardeşi ya da eniştesi. Kiminin evladı, damadı ya da arkadaşı. Kiminin danışmanı, yaveri ya da özel kalemi. Allah şaşırtmasın. 

Ne derler bilirsiniz: Diken, battığı yerden çıkar. Türkiye, bütün siyasi partilerin ve şahsi ikballerin üzerindedir. Esaslı bir temizlik yapılması gerekiyor. Kâfir için kullanışlı bir şeye dönüşen, bu karanlık yapının tamamen tasfiyesi şart olmuştur.

Tecrübeler bize şunu öğütlüyor: Devşirme isimler, hormonlu kimseler ve adamı olanlarla yola çıkılmamalıdır. Bu millet, bu memleket vatansız, insafsız ve imansız kimselerden çok çekti. Daha fazlasını kaldıramaz. 

Bunu söylüyoruz ama şunun da farkındayız: Türkiye’nin imtihanı bitmez. Dünyanın hangi ülkesinde bu kadar çok ilin ve ilçenin kurtuluş günü var? Milletimizi rahat bırakmadılar, bırakmayacaklar. 

Nihayetinde, biliyoruz: Türkiye, İslâm dünyasının iç kalesidir. İç kaleyi dışardan düşürmek çok zordur. İçerden müdahale, yardım gerekir. Birileri ihanet eder.

İşgal güçlerini çiçeklerle, bayraklarla, tezahüratlarla karşılayanların bir kısmı onlarla birlikte gittiler. Kalanlar vazifeye devam ediyorlar. Bakınız: Üniformalı teröristlere alkış tutanlar, destek verenler. Şeytanın rehberliğinde ‘hak’ arayanlar. Şehitlere değil de darp edilen hainlere üzülenler. Selâ okuyan müezzinlere saldıranlar. Daha sayalım mı?

Tam burada, Süheyl Ünver’in Yahya Kemal ile gerçekleştirdiği sohbetlerden iki cümle paylaşalım: “Millet başka, milliyet başkadır. Birçok insan vardır ki, Türk olmasına rağmen, Türk milletinden değildir.” (Yahya Kemal’in Dünyası, İşaret Yayınları, Sayfa 86)

Söylemek istediğimiz şudur: 15 Temmuz’da, milletimiz büyüklüğünü bir kez daha gösterdi. Memleketin hayırlı evlatları, içerdeki hainleri etkisiz hale getirdi. Vatanı vatansızlara bırakmadı. 

16 Temmuz’dan sonra sıra devletimize geçmiştir. Dışarda olanları bulup getirmek, hak ettikleri cezayı vermek ise devletimizin milletine olan borcudur. Türkiye’nin büyüklüğünü gösterme zamanıdır. 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23