• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Av. Yaşar Baş
Av. Yaşar Baş
TÜM YAZILARI

Ya bugüne kadar anlatılanlar kandırmacaydı ya da bu yapılanlar bir cinnet

13 Mart 2017
A


Av. Yaşar Baş İletişim: [email protected]

Ülkelerin politikaları, kendi çıkarları temelinde tercihleri olabileceğini herkes kadar biz de biliyoruz.

Hükümetlerin de kendi seçmen tabanlarının duyarlılıklarını temel alan tercihleri olabilir.

Bunların tamamı anlaşılabilir ve belli ölçülerde kabul de edilebilir.

Ama bunların hiçbiri sistemin üzerine bina edildiği değer yargılarını yerle bir edemez.

Eğer küçük bir çıkar için bütün değer yargıları ayaklar altına alınabiliyorsa, ya bir cinnet hali vardır ya da bir kandırmaca.

Avrupa kendisini haklar özgürlükler ve insanlık değerleri üzerinden ifade ediyordu değil mi?

Avrupa’nın sömürge geçmişi ve bugünkü zenginliğinin dayanağı olan yağma ekonomisi, insani değerler konusundaki retoriği temelinden sarsıyordu ama bu cinneti işin doğrusu hiç kimse beklemiyordu.

Avrupa Konseyi üyesi bir ülkenin bakanına, mültecilere bile yapılmayanı yapan Hollanda’nın yaptıklarının cinnet dışında bir kavramla tanımlanması mümkün değil.

Bu davranışlar Türkiye’ye herhangi bir zarar veremez.

Kaybeden Hollanda olur.

Daha doğrusu kaybeden Avrupa olur.

Avrupa’nın siyaseti Neonazilere teslim olmuştur.

Bu travmanın tetikleyeceği başka sosyal ve siyasi sorunlarla baş edecek bir kapasite Avrupa’da yok.

Almanya’nın durumu ortada.

Hollanda’yı ırkçı siyaset teslim almış.

Fransa’da siyaset çökmüş.

İtalya sallanıyor.

İngiltere kendisini Avrupa’nın geleceğinden zaten ayırdı.

İspanya parçalanmanın, İskandinav ülkeleri sosyal tükenmenin eşiğinde.

Modern paradigma Avrupa ile birlikte çöküyor.

İnsanlık tarihinin en insanlık dışı dönemini yaratan modernizmin insani değerlere dayanan retoriğini kaldırın, altından haydutluk ve yağmanın çıktığını göreceksiniz.

İki yüzyıldan fazla süren kandırmaca bir cinnet ile çökmeye başladı.

Son bir ay içinde yaşananları sıradan olaylar olarak görmeyin.

Olayın sadece Türkiye düşmanlığına indirgenmesi doğru kavranılmasına engel olur.

Evet, bu cinneti Türkiye düşmanlığı tetiklemiştir ama Türkiye düşmanlığının tetiklediği bu cinnet bugünkü Avrupa’nın temelindeki taşların çekilmesine neden olmuştur.

Bundan sonra Avrupa’yı bir arada tutacak bir değerler sistemi olduğunu hiç kimse savunamayacaktır.

Değer yargıları yerle bir olan eski kıta bir arada yaşama kararını da ayakta tutamaz.

Bugünü Avrupa’nın dağılmaya başlamasının tarihi olarak not edebiliriz artık.

Bu çöküşten en az zarar görecek olan biziz.

Yeter ki güçlü ve ayakta olalım.

Yeni dünyanın üzerine bina edileceği değerler sistemini inşa etme konusunda tarihi fırsat ayağımıza kadar gelmiştir.

Türkiye’yi insanların güven içinde yaşayacağı, haklarının ve hukukunun güvence altında olduğu bir alana çevirmemiz gerekir.

Bunun için sırtımıza yüklenen ağırlıklardan kurtulmamız gerekiyor.

Bu olaylarda küçük taktik başarılara odaklanmadan, değer yargılarımız temelinde vakur bir çizgi izlememiz gerekir.

Türkiye düşmanlarının cinnetinin bedelini, o ülkelerdeki Türkiye dostlarına ödetecek davranışlara yönelmeden yapılanların bedelini mutlaka ödemeliler.

Türkiye doğusu, kuzey ve güneyi için bir model ve umuttu.

Bu olaylar bizi batı için de bir umut haline getirebilir.

Önümüzdeki dönemde güçlü bir Türkiye için bir arada olabilmeliyiz.

Odaklanmamız gereken konu budur.

Anayasa referandumuna da bu gözle bakmamız gerekiyor.

İtirazı ve çekinceleri olanlar olabilir. Hangi iş tam istediğimiz gibi olabiliyor ki.

Önümüzde bulunan tarihi fırsata odaklanamaz ve detaylara takılırsak çok şey kaybetmiş oluruz.

Türkiye’nin ritmini bozacak her davranış bize, çocuklarımıza hatta insanlığa bir maliyet olarak dönecektir. 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23