• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Av. Yaşar Baş
Av. Yaşar Baş
TÜM YAZILARI

Tarihi bir başkaldırı

15 Aralık 2017
A


Av. Yaşar Baş İletişim: [email protected]

İslam Ülkelerinin tarihi başkaldırıya imza atarak, Filistin’i bağımsız bir devlet ve Doğu Kudüs’ü bu devletin başkenti olarak tanıma kararı almaları, tarihin en önemli kilometre taşlarından biridir. 

Mesele sadece Kudüs’le değil Müslümanların kendi hukukuna sahip çıkma iradesini ve gerektiğinde tek bir vücut gibi hareket edebilme kabiliyetini göstermeleri, büyük bir eşiğin geçilmesidir.

İçinde yaşadığımız İçin Kudüs başkaldırısının önemini henüz kavrayamamış olanlar bunun İstanbul’un Fethi kadar önemli bir kilometre taşı olduğunu bilsinler. 

Kimin hangi gerekçeyle ve hangi düzeyde bu karara katıldığı konusu son derece ikincil bir konudur.

Önemli olan ortaya çıkan sonuç 

İslam dünyası bu başkaldırı ile küresel çetenin karanlık iktidarını yerle bir etmenin kapılarını açtı

Trump’ın batırdığı çuvaldız herkesi kendisine getirdi.

Bundan sonra İslami Vahdet’in zemininin güçlendirilmesi için var gücümüzle çalışmamız gerekiyor.

Fikri ve siyasi ayrılıklar üzerinden birbirimizi ötekileştirmemeliyiz.

İslam dünyasının ortak iradesini ayakta tutacak herkesin kendisine yer bulduğu siyaset pratiğini hayata geçirebilmeliyiz.

Bazı ülkelerin yöneticilerinin yeterli motivasyona sahip olmadıkları kabulünden hareket ederek Birliği tartışmaya açmamalıyız. 

Yüz yıla yaklaşan terör ve sömürü düzeni insanların genetik kodlarını değiştirdi.

Yeni paradigmaya alışmak ve uyum sağlamak konusunda bazı psikolojik direnç noktaları olabilir. 

Buralarda sorunu derinleştirecek bir yöntem ve söylem kullanmamalıyız. 

İnsanların ve toplumların güvenlik kaygıları bir birlerine benzer.

Korkunun ortaya çıkardığı birinci refleks, sığınma refleksidir.

Müslümanların yaşadığı son asır, vicdansız saldırılar altında kumpaslarla, provokasyonlarla geçti. 

Bu alacakaranlık kuşağının meydana getirdiği travma, İslam dünyasının yöneticilerinin özgüvenini yerle bir etti.

Özgüven ortadan kalkınca, hayatımızı kaplayan korku bizi sığınma refleksinin kucağına attı.

Sığınma refleksiyle herkes Drakula’ya sarıldı.

Drakula’nın dişleri şah damarımıza yapışmış durumda. Aramızda symbian bir ilişki var.

O yaşamak için bize muhtaç, biz ise yaşamak için tutsaklığa razıyız.

Bu döngüyü sona erdirecek bir sarsıntıya ihtiyaç vardı.

Çuvaldızı Trump batırdı.

Şimdi ayaktayız. Birlikte ayakta kalırsak, Drakula diz çökecektir

Ama bir arada kalmayı beceremezsek, o dişler teker teker yeniden şah damarımıza yapışır.

Kimin ne kadar ayağa kalktığını sorgulayarak aramızdaki farklılıkları derinleştirmeye hiç gerek yok.

Bu iklim devam ederse, İslam ülkelerinin ve hatta Hristiyan ülkelerinin de bu başkaldırı etrafında kenetlenmek dışında bir çaresi yok. 

Ritme atak uydurmakta zorlananların durumunu anlamaya çalışıp, bu başkaldırının herkes için en güvenli yol olduğuna inanmalarını sağlayacak özgüveni geliştirmemiz gerekiyor.

Bir birimize karşı tedirginliği artıracak şekilde davranmamız önümüzdeki en büyük risk olur.

Herkesi anlamalı herkese güvenli bir gelecek vaad etmeliyiz.

İnsanlar kendisini güvende hissetmedikçe ne birlik olur ne de barış.

Büyük bir fırsat ortaya çıktı, yolumuz açık.

Bunun değerini bilmemiz lazım.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23