• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Atilla Özdür
Atilla Özdür
TÜM YAZILARI

Tokluk halleri...

09 Mayıs 2014
A


Atilla Özdür İletişim: [email protected]

Rejimi ne olursa olsun devletler, gelecek yılların harcamalarıyla gelirlerini dengelemek için zamanı geldiğinde bütçe dediğimiz, hesap kitap çalışmalarına başlar. Parlamentolu Demokratik bir Cumhuriyet sistemiyle çekilip çevrildiğimizden, bizim bütçemiz de, parlamento ve kendi içinden çıkardığı hükümet tarafından müştereken hazırlanır.

Hakimiyetin Cumhuriyetle birlikte Allah’ın yetki ve tasarrufundan alınışını takiben egemenliğin fiilen kimin tarafından kullanıldığı yıllardır tartışılır. Kitabi görüşe göre, kendisine verilen bu hak ve yetkisini millet, mebusları eliyle vekaleten kullanıyor.

Hakimiyetin kullanma yetkisi vekaleten ellerine teslim edilen mebuslara bakıldığında, kitabi benzerlikleri hariç, ses tonları, sosyal statüleri, servet birikimleri, çevrelerinin nezdindeki etkinlikleri ve hatta fiziki cüsse ve özgül ağırlıkları bakımından ayni tornadan çekilmiş intibaını vermiyorlar. Dolayısıyle bu karma topluluğun bütçe için ülkenin gelir kayaklarına el atış ölçüleriyle, ihtiyaçların giderilmesindeki önceliklerin sıralanmasını tanzim ve düzenleme tercihleri de, “Tokluk hallerinden ötürü” farklı olacaktır....

İnsanoğlunun psiko-sosyal benliğine fıtrat eliyle yerleştirilmiştir bu “tokluk halleri”... Orucun hikmetleri üzerinde düşünürken hemen aklımıza gelivermez mi, “Karnı tıka basa tok olanlara açlığın ne olduğunu hissettirmek”tir diye. 

Tokluk halleri, Ademoğlunun ortak fıtri yapısında yer aldığından, iftar ziyafetlerine lök gibi yerleştiğimizde, açlık çekmenin ne olduğunu hissetmiş görünmemize rağmen, iftar sonrasında yine ayni alışkanlıklarımıza devamda bir beis görmeyiz.

Hal böyle olunca tabii, bütçelerin tanzim safhasında devletin gelir ve gider kanallarını derecelendirirken, iftar sonralarının tokluk duygularıyla işe koyuluruz.

Neticede, bütçenin gelir kalemlerinde, tabandan tavana doğru sesini duyuramıyanların muslukları çeşitlendirilip çoğaltılırken, gider safhasında da bunun tersi yapılır ve tokluk duygusu pik seviyesine erişmişlerin vergiye tabi gelirleri üzerindeki yükler hafifletilirken harcama konforları yükseltilerek genişletilir...

¥

Şimdi diyeceksiniz ki, paralel bela ülke ve dünya genelinde uç vermiş, hemen hemen başakların harmanlama mevsimine gelinmişken, bu konu da nereden çıktı... Haklı olabilirsiniz. Gerçekten bu kabil harcıalem meseleler kimsenin umurunda değil. Kazan ufak, sofra efradı kalabalık ve bu dengesizlik de bugünün işi değil. Yıllardır aynı masal ayni maval. 

En iyisi gündeme dönmek, öyleyse... 

¥

Yazısının sonlarına doğru Hüseyin Öztürk, “Biz Müslümanlar” diye başladıktan sonra,

“Kur’an-ı Kerim’in buyruğuna kesin olarak inanırız. Kur’an-ı Kerim’in kesin yargısıyla; kişi ancak Allah dilerse doğru yolu bulabilir.

Ne daha zeki olan, ne daha zengin olan; ne şu, ne bu, sadece Allah kimleri ne için tercih etmişse, onlar imana kavuşabilmektedirler. Ne için tercih ettiğini de yalnızca Allah bilebilir...

Şimdi Allah R. Tayyip Erdoğan’ı Cumhurbaşkanı olarak dilediyse, bu dileği kim durdurabilir. Bu dileği durdurmaya kalkmak, Allah’ın dilediğine karşı gelmek ve mücadele etmek değil midir” ile bitiriyor.

¥

Tam da bu kertede aklımıza şu gelip takılıyor. Niye Hz. Allah Azimüşşan, bütçeler düzenlenirken gelir gider taksimatında ülkenin alt tabakalarında yaşayanların haklarını düşünecek kalitede, kendi tokluk hallerinin üstesinden gelmiş insanların meclislerde yer almalarını dilemiyor...

Yoksa diliyor da, kimileri Allah adına, Allah’ın bu dileğinin karşısında bir sağ cephe mi oluşturuyor...

 Kafam allak bullak...

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23