• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Atilla Özdür
Atilla Özdür
TÜM YAZILARI

Susam…

20 Ağustos 2018
A


Atilla Özdür İletişim: [email protected]

Bursa’nın modernizme uğratılmadan koruma altına alınmış bir çarşısı vardır, “Kayhan Çarşısı”. Erken çocukluk günlerim oralarda geçmiştir… Bizans döneminin tekfurlu yıllarını da yaşayan bu çarşı üzerinde Ali Bey’in yağhanesi olarak anılan bir yağhane bulunmaktaydı. İçeride baskı presleri, büyükçe bir süt ocağı, yoğurthane levazımatı, pişirilen helvaların döküldüğü zemini mermer geniş tezgâh gibisinden üretim araçları…

Yoğurt almaya gittiğimde sıraya girer bir yandan önümdekileri hesaba katarken, Ali Bey’in elindeki kürek ıspatulayı yoğurt tavasına her daldırışından sonra sıra bana geldiğinde tavada kalacak bakiye kaymağın mikdarını kestirmeye çalışırdım…

Hem de ilk mektepli günlerimde…

Baktım ki tavanın sonuna geliyorum, arkamdakilerin arkasına geçerek açılmadık tavanın kaymağını ayarlardım. Ali Bey, elindeki kürekle yoğurt tavasını arkadan öne doğru şöyle bir küreklediğinde, tabağımın üzeri kaymakla kaplanırdı. Sonra, o bol kaymaklı yoğurdu eve götürünceye kadar parmaklaya parmaklaya kaymağını bir güzel sünnetlerdim…

O günlerin yoğurdu gibi kaymakları da kaymaktı haaa…

70 ve 80’li yılların öğle yemeklerinde bir paket bisküvi ve yarım litre sütten ötelere uzanmışlığım pek vaki olmamıştır. Bilmediğim yerlerden pek bir şeyler almazdım. Midem kazınır da çok zora kalmışsam, sokakların simitçisine uğrardım, halen de öyle yapmaya çalışıyorum. Bilirim ki, ne kadar tozlu topraklı da olsa, simit, yine de hepsinden temiz ve güvenlidir. Şimdi simitçiler, susam krizinden ötürü simidi iki liraya bağlamışlar…

Hak veririm kendilerine…

Yağhaneci Ali Bey, susamı sıkar posasını tahinleştirirken yağını da seyyar veya dükkânı sabit pasta börekçilere satardı. Eskiye kurban olduğumun memleketinde hastane ve eczane sayısı düşüktü amma, insanları da sağlamdı. Şimdiyse, karılı kızanlı insanlar sokağa fırlar fırlamaz aptalcasına poğaçaya yumuluyorlar. Beyazlatılarak zayıflatılmış ununa margarin katıları hamurun poğaçasıyla işyerinde sağlıksız tıkınma….

Hastaneler adam almıyor…

Bursa şehri bir zamanlar ya da one upon a time, Uludağ’ın eteklerine yaslanıyordu. Şimdi oradan kalkıp, belediyelere, hükümetlere, devletlere ve alem-i dünyaya çaktıra çaktıra yayılarak karşıdaki Katırlı Dağlarına kadar yayıldı…

Yayıldı da, üzerine yayıldığı ovaya ne oldu?

Öldü…

İktisat ilminde değişmez temel kuraldır. Şimdiki uygulanan iktisat politikasında da bu temel kural esastır. Fiyatlar, arz ve talep hareketlerine göre kendiliğinden belirlenir. Mal çoğalınca fiyat düşer. İşveren cansız makinaya yöneldiğinde, işçilerde de kansızlık baş gösterir…

Toprak öldüğünde-öldürüldüğünde de, simitçiye gün doğar…

Haberiniz var mıdır bilemem. Yabancıya tapulu toprak satışında, han, hamam, ev apartman olarak tapulu toprak satışında Bursa İstanbul’dan sonra ikinci…

Haydi, bakalım, iki kaymeyi verip simidi aldınız…

Pekiyyy, ya kaşarı?... 

O da, işverenin demokratik hakkıdır… 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23