Soralım, cevap arayalım, Süt mü, sütçüler mi sütsüz?..
Şahsen sıradan bir Müslümanız. Bildiklerimiz, tafsilata pek fazla yer vermeyen küçük bir ilmihal muhtevasından öteye gitmeyebilir. Namazın farz ve sünnetleriyle sehiv secdesinin de nasılı ve nedenini biraz öğrenmişliğimiz vardır. Bir de ibadetlerin eda şartlarıyla ilgili birkaç kırıntı…
Bendeniz efendim, Müslümanlığı kitaplardan okuyarak öğrenmişim. Rahle kültürüm yok. Biraz da camilerde vaz-ü nasihatlarda bulunan hocaefendilerin öğrettikleri. Böylece, içki satılan mekanlardan peynir ekmek almamayı kendimize şiar edindik…
Milliyetçi duygularım, Coca Cola ile arama girer. Müslümanlığım da, Cola Turka’ya izin vermez. Tersini de düşünebilirsiniz…
Her neyse, Cuma namazına hazırlanan müslümanları ayakta işerken gördüğümde, üçe ayırmışımdır…
Kendim ortada biraz Müslüman. Şalvar üstü cübbe sırtta ve elde tesbih, hanımı arkada takipçi, ağır Müslüman ve ayakta işeyenler de, pratikler…
“Büyüklerin egemenliği ve demokrasi” başlıklı yazımızın finalinde “biraz Müslüman, biraz milliyetçiyiz ve hepsi bu kadar” diyerek konuyu bitirmiştik. Okuyucu arkadaş, yazının ruhundan habersiz, yapıştırıvermiş,
“ ‘Sosyal Milliyetçi’ misin meselâ âbi? Çok çeşitleri var bu milliyetçiliğin be! Sosyalistlerin de bayağı bir milliyetçi olduklarını meğer, ilerleyen dakikalarda öğrendik!”
Bu arkadaş anlaşılır ki, sosyallik ile sosyalist’liğin aynI yola çıktığını sanıyor. Bu kavrayışın kırılması gerekir. Zira yarın bir bakarsınız, gelir dağılımındaki dengesizlikten ötürü caddenin bir yanında kuleler rezidanslar yükseltilirken, karşı kenarındaki teneke hane halklarının aç açık yaşamaya mahkûmiyetini deşeleyen pantalonu ütüsüz bir Ağır Müslümanı okuduğunda, bu kişinin komünistliğine hükmediverir…
Su’i zan olmaz mı bu yükleme? Günah…
•
Yukarıda demiştik ki,
Milliyetçi duygularım Coca Cola’ya, İslami inancım da Cola Turka’ya izin vermez. Bunlar benim tamamen şahsi düşüncelerim. Halbuki bunların terkipleri birbirlerinin aynı. Evet aynıdır. Lakin, benzer olmasına aynı da, sermayeleri farklı…
İsterseniz siz, ağırlardan veya pratiklerden olarak, bunların her ikisiyle de, iftar sofralarınızı çeşitlendirebilirsiniz. Hatta, devlet bile sizlere minnettar kalır ve teşekkürlerini arz eder…
Zira, siz ister türk colası olsun ister amerikan, bunların alışverişlerinde ödediğiniz bedel nipetince gayri safi milli hasılaya katkınız dolayısıyle kalkınma hamlesinde, devlet ve milletinize hizmet de etmiş olacaksınız…
Millete hizmet ise, tek boyutlu olup tek kavramlıdır…
Yani, Milliyetçilik…
•
Şimdi okuyucularımıza, milliyetçilikle ilgili bir soralım…
Amerikan kahvesiyle gazozu Türkiye’ye gelirken, burgercileri de peşlerinden sürükleyip getirdiler. Yoksa, köfteciler mi taktılar kuyruklarına, gazozcuları?, pek fark etmez…
Şimdi bakınız, bunların müşteri celbi için sağa sola astıkları ilanlarına. Hiç farklılık göstermeden hepsinin aynı çorbayı kaşıkladıklarını göreceksiniz…
Bir köfte yani, burger veya bir küçük pizza ve bir litre de Coca Cola, şu kadar lira…
Neden çay değil, ayran değil, cola’nın turka’sı da değil de, Amerikalısı? Haa, deyin bakalım neden?..
Söyliyelim…
Çayı, ayranı ile birlikte, eğer burgerli pizza gazozsuz gitmiyor ise, Cola Turka’sı da yerlidir. Türkiye’nin yerli sermayesinin ürünüdür. İster mi elin Amerikalı burgercisi, bunların katma değerleri Türkiye’de Türklere kalsın?..
İşte pizzacı yabancı ana sermaye için milliyetçilik de budur. Dışarının, Türkiye’sinde üretilen katma değerleri içeriye, kendi ülkesi Amerika’ya aktarmaktır…
Adamlar sosyalist değillerse de, ana müteşebbis yabancı sermaye olarak milliyetçi kapitalist. Kendi memleketini kollar. İkinci ayak olarak yabancı sermayenin atlayıp geldiği Türkiye’deki köfteci dükkanlarının müstecir bayileriyle müşterileri, yüzde doksan dokuzluk hesaba itibaren Türkiyeli ve behemehal Müslüman olacaklar. Muhtemelen ayakta işeyen pratiklerden. Sonra yiyip içen müşterileri de, ha keza…
Ha burgeri götürmüşsün ha malboroyu tüttürmüşsün, bunlara yapılan harcamalardan kazançlı çıkan yabancı olunca, milliyetçilik nerede kalır?..
Demek istediğimiz şudur. Tiryakilerin, amma bugün tütün ekimin yasaklandığı Türkiye tiryakisiyle burger iştahlısının, ister sosyalist olsun ister kapitalist veya her telden çalan Müslümanların, milliyetçilikleri havada kalır…
Bendeniz efendim süt ve yoğurdu çok severim. Ekseri günde bir litre pastörize edilmiş günlük süt olmalı. Mukavva kutu içindeki uzun ömürlü sütlere de süt demem…
Bir yerde bu sütlerin fiyatı 2.30 lira. Bir ay kadar önce aynı yerde 2.20 lira gibiydi. Bir başka mağazada aynı miktardan olup aynı nitelikteki sütlerden birisi, İzmirli yağlı boyacının sütü 2.30 ve yine aynı yerde bir başkasının, Bisküvi kralının sütüyse 4,25 lira…
Hepsi de pastörize günlük süt ve birer litrelik şişelerde…
Haydi anladık. Yirmi otuz kuruşluk farklar piyasanın ahengine işarettir, fakat ikiye katlanışlar niye?..
Sütler mi sütsüz, sütçüler mi?..
Cevap bekleyen soru budur…