• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Atilla Özdür
Atilla Özdür
TÜM YAZILARI

Salacak, nerede...?

20 Şubat 2015
A


Atilla Özdür İletişim: [email protected]

Ellili yılların ortalarına doğruydu. Evlenmeye niyetlenmiştik. İstanbul Fatih Belediye Evlendirme Memurluğunda resmi işlerimizi bitirmiş, düğün dernek için Bursa’ya gitme hazırlıklarıyla meşgul idik...

Günümüzde mümkün değil, adama deli derler, amma o günlerde usuldendi... 

Evlendirme memurluğunda “evet”lerimizi çekmiş ve bir yakınımız da salonun çıkış kapısında davetlileri uğurluyordu. Elleri arasında küçücük bir ikram tepsisi ve üzerinde de dökme Hacı Bekir lokumları. Fındıklı, fıstıklı, güllü ve kaymaklı vs, vs...

O günlerde evlenmek hem güzel, hem ucuz ve hem de kolaydı...

Buna rağmen yine de kadınlara ve kızlara  hayvanlar misali ölümcül saldırılar yapılıyordu. Mesela, Salacaklı bir sandalcının yaptığı gibi...

Salacaklının kayığına bir kadın biniyor yanında da üç çocuk. O günlerde sandallar da dolmuş arabaları gibi adambaşı ücret mukabili yolcu taşıyabiliyorlar. Denizin üzerinde bir süre açıldıktan sonra sandalcı, iki çocuğunu denize attığı kadının üzerine çullanıyor. Sandalın içinde bir saldırı ve korunma savaşı başlıyor...

Nihayetinde ayı, kadını denize yuvarlayıp kafasını da kayığın kürekleriyle bir güzel ezerek Marmara’nın derin sularına gömüyor.. Akabinden sandaldaki tek kalıp korku krizine tutulmuş üçüncü kıza sıra geliyor. O da kürek darbeleriyle can verdikten sonra küpeşteden aşağı...

Yargı hızla kararını vermiş ve idam sehpası Sultanahmet’te hazırlanmıştı. Üç gün boyunca sabahın erken saatlerinde yollara düzüldük canavarın ipte sallandırılacak kellesini görelim diye. Nasip olmadı. Biz Bursa’ya hareket ettiğimiz günün sabahı infaz gerçekleştirilmiş...

Son yıllarda arttığı söylenen kadın cinayetleri idam cezasının yürürlükte olduğu günlerde de görülmektedir. Ne var ki o günlerle  bugünler arasındaki farklılıklar, davetlilere nikah sonrası yapılan ikramların sadece niceliğindeki benzemezlikle sınırlı kalmadı. O yıllarda da şehirlerin kıyı köşe ve merkezlerinde düğünhaneler yok değildi... Öldürücü değişim rüzgarı onların salonlarını, günümüzde saraylığa yükseltti...

Günümüzde evlenmek  her babayiğidin yüklenebileceği bir yük değil. İlk istenilen, mutfakların tam takımlığı. Nikahlar, nişanlar ve düğünler sarayların en kral olanlarında yapılmalı ve ikamet edilecek mekanlar da, konfor bakımından yeni evli çifti dost ve düşmanları karşısında mahcup duruma düşürmemeli...

Bu ahval ve şerait karşısında gel de sıkıysa evlen...

İctimai ve ahlaki temel yapı değişimi uzun soluklu bir süreçtir. Salonların saraylaşması da bu sürecin   başlarında bir basamak. Bu basamakların arasında nadirattan bir görüntüdür ilk Salacak...

Bu Salacak’ı nadirattan kılan faktör de CHP’nin sağcılığa doğru kesin dönüş projelerinin bu günlerde uygulamaya aktarılışı. Ne var ki bugün, Salacak enflasyonundan  geçilmiyor...

Bugünlere dek sağcı CHP’de gördüğümüz en sert ve dediğim dedikçi başbakan Recep Peker, iktisadi kalkınma hamlesine kalkışır. Yıl 1947... “Milli ekonominin gelişmesinde özel teşebbüs ve sermaye birinci plana alınacak, devletin iktisadi hayattaki aktif rollerinden rücu edilerek sadece tamamlayıcı hallerde altyapı işleriyle sınırlandırılacak”

Hani CHP solcu idi, ne farkı var Ankara’dan?... 

Bunun anlamı, son dönem Osmanlı İzmir’indeki gavurlaşma hareketinin bütün Türkiye’ye teşmili...

24 Ocak, Kemal Derviş, Reagalizm, 12 Eylül, 28 Şubat ve çizgi uzayıp gidiyor. Bu takvimden düşen her bir yaprak da, karşılığında iktisadi varlıklarımızdan birkaç hisseyi alıp dışarıya götürüyor ve yerine getirdikleriyse, ekranlarda sergileniyor...

Tarzımız, tavrımız, başımız ve kıçımız...

Bu karambol anaforunda Allah ta görünmüyor (kendi payımıza haşa!), Peygamber de yok, cennet ve cehennem de bir kenara konuluyor ve her şey serbest ve mübah. Bir tek evlenip yuva kurmak yasak. Yasaklığı da, maddi yetersizliklerden... 

Bu tablonun nakkaşı kim. Allah mı...?

Biz istiyoruz, talep ediyoruz “O” da, projenin içini dolduruyor...

Demek istediğimizin özüne gelelim. İdam hiçbir sapkınlığın ne mücazatıdır ne de ilacı ve devası...

Ekranlardaki millete mürebbi atanan kuklalara bir bakın. Hepsinin ipleri, bila istisna bütünüyle sermaye puştlarının elinde...

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23