• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Atilla Özdür
Atilla Özdür
TÜM YAZILARI

Ölüyü ayakta muayene etmişler!..

21 Nisan 2014
A


Atilla Özdür İletişim: [email protected]

B

aşlık benim değil... Bursalı bir hanım kalem kullanmış, hoşuma gitti, arakladım...

Bizler, gösterilenleri hemen gerçekmiş gibi algılar ve anında değerlendiririz. Pahalılık, çirkinlik, kanun dışılık ve ahlaksızlık ise, yolsuzluk ve banka hortumculuğu, kısacası halkın aleyhine işleyecek ne var ya da düşünülüyor ise, hepsini bir kalemde bugüne mal eder ve iktidarda kim olursa olsun, sorumluluğunu onlara yükleriz...

Sebeplerini araştırmak, kaynakları nedir ve müsebbibleri kimlerdir, hangi politik tercihlerin eseridir, bunları düşünüp konuşmak işimize gelmez. Çünkü, bizim hırsızımız en güzel, en dindar ve en yakışıklı handsome hırsızdır. Hem sonra hırsızlık da ne demek, en güzel yaratıcıdır, götürücüdür ve iş güderdir...

İlgililer sağlık alanında bir araştırma ve inceleme yapmışlar. Zaman zaman maliye dedektifleri de yapıyorlar ve Türklüğüyle övünen, çalışarak güvenen mükellef vatandaşlarımızın kaçırdıkları vergi miktarının, ödemek lütfunda bulunduklarının üç beş katı üzerinde olduğunu tesbit ediyorlar...

Doğduğumuzda dinlediğimiz ninniler bu anlatılanlardan bestelenmişti. Öldüğümüzde de, aynı ağıtlarla postalanacağız...

Bizler kırk kişiyiz ve kırkımız da birbirimizi tanır ve iyi biliriz. Bu kırkların muhtevasında sağlıkçıların yanında yap satçılar da yer alıyorlar. Koca koca üniversiteleri bitirmişler, doktor olmuşlar, yüksek muhasebeci olmuşlar, uzman eczacı olmuşlar, felsefe tahsil etmişler, hukuktan ve ahlaktan nasiplerini almışlar ve estetikten anladıkları gibi betonarme kalıp işlerinde çalışmışlıkları da vardır...

Herkesin harcı olamıyacak bu yüksek bilgi ve kabiliyetlerini bir de “ölü kadavralar” üzerinde denemek istemişler. Ölmüş vatandaşların bedenlerini turp gibi ayağa kaldırdıktan sonra bunları, utanmazcasına tanzim ettikleri  chek-up” faturalarının öznesi haline getirmişler.

Ankara’da ölmüş adamı götürüp Urfa’da endeskopy testlerine sokmak ve Hodiny’lere taş çıkartıcı daha nice nice illüzyonizm gösterileri...

Başlığını araklamış olduğumuz Bursalı hanım yazarın devamından da birkaç satır aktaralım.

Birçok özel hastane yönetimi, yetkili kurumlar tarafından defalarca uyarılmasına, ceza almasına rağmen  yolsuzluğu’ sıradanlaştırmış. Bazı özel hastanelerde, bir günde bir hastaya onlarca emar çekilmiş, sağlıklı insanlar hasta gibi gösterilip, sırf para uğruna kesilip biçilmiş, bir kişiye aynı günde, 26 kez muayene yapılmış gibi gösterilmiş, kadın hastalara prostat, erkek hastalara rahim ameliyatı yapılmış vs,vs. gibi”...

Olur böyle ansiklopedik vakıalar. Bizim kırk kişilik grubumuzun içinde aktif tekstilciler, meslekten ayrılmış  bankacılar da yer alıyorlar, topluluğumuzun sicil kütüklerinde...

Sadece sağlık sektöründe değil bu türden estetiki zevk ve hüner sahibi olanlar. Nice sahilbendlerimiz var ki, imardan yasaklanmış ve bir de üzerine doğal sit yüklenmişken, işin erbabı hanımlarla madamlarını kullanarak suların kıyıcıklarına kondurdukları turistik amaçlı apart otel villalarını bilahare aynı sınıfın varsıllarına özel mülk olarak gizlice devrediverdikten sonra oraları imara açtırtanlar da bunların sınıfdaşları...

Hey yavrum hey, sanırsınız ki Türkiye, yüzde doksandokuzu itibarıyle şeytanların ülkesi...

Yeşil şehirlerden, mavi şehirlerden geçerek şeftali, bahçelerinde ayaklarının altına kırmızı halı serdirten Sultanhamam rektörleri, şurası bilinmelidir ki, asla bugünkülerin yetiştirmesi değildir...

Hem sonra, 

Sağlığın, eğitimle birlikte alınıp satılan bir metaya dönüştürülmesi günümüzün olgusu da değil. 27 Mayıs Beyaz İhtilal sonrasında bir hükümete ortalama ömür olarak bir yıldan daha az zaman düşüyor. Altı-sekiz ayda bir eğitim hizmetlerinde dönüşüm yaşandı. Sağlık hizmetlerinin metalaştırılmasıyla birlikte zırt bırt usul ve esaslarında ters yüz işlemlerinin de yine bu sıklıkla yapılması, gelenek halini aldı”...

Ortalıkta ahlaksızca, Allahsızca, dinsizlikçe ve hukuksuzça esen bir fırtına varsa ki var, o fırtına,

Çok çok on yıllar öncesinden adamına göre ekilen hukuk ve adalet rüzgarlarının olgunluk dönemini tamamladıktan sonra günümüzde su üzerinde ortaya çıkardığı tüm insani değerleri hallaç pamuğu gibi savuran,

Allahsızlık fırtınasıdır...

Yaa, işte böyledir Lale hanım, ol hikayet... 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23