• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Atilla Özdür
Atilla Özdür
TÜM YAZILARI

Nimet Abla Mevsimi…

08 Eylül 2014
A


Atilla Özdür İletişim: [email protected]

Sene sonları yaklaştıkça özellikle Eminönü civarında sallasan Nimet Abla’cıyla çarpışırsın. Omuzlarında çaprazına asılmış birer çantacık, parmakları arasında blok halinde birer şans demeti ki, bir anlamda “baruthane silahı” ile eş fonksiyonlu şeytancıklar ve dudakları arasından afaka yayılan “iki milyar, iki trilyon, iki katrilyon”luk ses gümbürtüleri…

Ve etraflarında da kendilerini çepeçevre kuşatmış, “talih kuşu”  avcıları…

Mevsim “Nimet Abla Mevsimi” olduğundan, basın yayın dünyası da, Kemalist rejimin tabiatı gereği ve her alanda görüldüğü gibi, anında ikiye ayrılır, “ablacılar  ve karşıtları”…

Cumhuriyet’çilikle sultancılığın simetriği olarak…

Halbuki, çocukluk ve gençlik günlerimden hatırlarım, ikiye ayrık Türkiye’nin simgelerinden birisi “Nimet Abla” idiyse de, diğer yarısını “Uzun Ömer” temsil ederdi…

İyi kötü, kırk yıldan bu yana “talih kuşu” dünyası “Nimet”çilerin işgalinde de meydanlar “ömer”siz…

Niyesi, mekanlarındaki topoğrafik farklılık…

Nimet Abla”nın mekanı, gel-geç hareketinin sel gibi akıştığı Eminönü meydanında iken, “Uzun Ömer”in dükkanı ise Karaköy köprüsünün Adalar İskelesindeki daracık köşesinde sıkışıp kalmıştı. Köprü önemini yitirip Kabataş’a gün doğunca, mavi boncuk misali kırksekiz numaralı pabuçları mekanın kapısında asılı  Uzun Ömer” de unutulup gitti… Yanındaki “Uzun Ömer”in tezadı “talih kuşbazı” Cüce Simon”un dükkanı da yok olup bitti.

Nimet Abla Mevsiminde medya dünyasında hemencecik “Talih Kuşu” haberleri başlayıverir havalarda uçuşmaya. Tutabildiğinde parayı ne yapacağına dair kuş avcılarının renkli hayalleri  birbirlerini kovalar. Bu arada önceki hayalperestlerin belalı paradan başlarına gelen trajik hikayeler sayfaları doldurur… 

Netice-i kelam, parayı bulanın er geç belasını da bulacağının kesin kanıtıdır, yılların son günlerindeki “Nimet Abla Mevsiminin” sosyal atmosferi…

Bu atmosferle ilgili laf yapan ağızlar her alanda pek bol ve mebzul ise de, milleti yüklenmiş politikacılardan pek ses çıkmaz. Çünkü onlar için amaç ve başarı, cebi para gören insan sayısının nüfus artış hızının üzerine çıkması-çıkarılması. Oysa bu hız, bir belalı hızdır ki, mutlaka “belasavar” silahlarıyla karşı konulmalıdır. 

Bu türden “sevapsal”, ”hayırsal”, “siyasal” ve “insansal” silahlarla (ne Türkçe amma) ilgili bir teklif ve istek hazırlamış bir genel cerrah dostumuz. “Muharebe  İdare Merkezi”ndeki “Başkomutanlık Karargahına” iletme görevini de bizlere lutfetmişler, teşekkürler kendilerine…

Buyursunlar efendim…

“Bir süre önce TRT’ye Bimer aracılığıyla bir öneri sundum. Müzik, spor, belgesel, haber, kürtçe kanalı olan TRT bir de Şiir sanat ve edebiyat kanalı açsın istedim. Toplum olarak maddi gelirimiz arttıkça suç oranında giderek artan korkutucu bir tabloya sürüklendiğimizi üzülerek izliyorum. Ellerinden son model dokunmatik telefonu düşürmeyen şiir, edebiyat ve sanattan yoksun, içi boş sanal bir gençlik yetişiyor.  Sadece maddeyle tatmin olan, maneviyatı sadece görüntüden ibaret bir nesil geliyor ve bu nesil geleceğin Türkiyesini  inşaa edecek. Kindar değil dindar bir nesil için devletimiz özel bir gayret sarfetmelidir. Meydanlarda boş slogan üreten değil, gençliğin manevi  açlığını giderecek bir çalışma içine girilmesi zorunludur. Bu konuda başta TRT olmak üzere tüm devlet görevlilerini iş başına davet ediyorum.”

Genel Cerrah

Cevdet Tokat,

Amasya…..

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23