• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Atilla Özdür
Atilla Özdür
TÜM YAZILARI

Kravat mı, gravat mı ?...

02 Nisan 2015
A


Atilla Özdür İletişim: [email protected]

Fiili yirmi yılımızın üzerine bir de küsuratıyla birlikte hayali-itibari beş altı yıl eklediğimizde gördük ki, hayatımızın yirmiyedi yılını boyun bağlı yaşamışız...

Cevdet Tokat’ınkravatla ilgili ayaküstü yaptığı kısacık anlatımını okuyunca, farklı bir lezzet ve rayiha versin diye çorbaya bir çimdik tuz katalım istedik...

Doktor Cevdet Tokat’ın yazdıklarını şöyle okuduk. Kravat, Hırvatistan’da ya da Hırvatlar âleminde doğup, Batı dünyasına yerleşmiş. Derken efendim, oralar kendisine dar gelince, belki de bilinmez, bizimkiler kafayı yiyince, onu alıp buralara getirmişler, karınlarımızı doyursun diye...

Fena da olmamış yani. Şükürler olsun karınlarımız tok, sırtlarımız da pek, şimdi...

Atatürk’ün kravat devriminden sonra memleketimizde hummalı biçimde, açlıktan kurtulma seferberliği başlamış, daha doğrusu başlatılmış. Bizim nesil bu hareketli günlerde dünyaya gelmiş. Mekteplere gitmişiz, ip cambazlarını seyreylemiş ve bir baltaya sap olalım diye devlet hesabından dünyanın dört bucağında çalışıp çabalamışız...

Tabii, FRENK gömleklerimiz kravatlı olarak...

¥

50”li yılların son parçasında olacak, üç arkadaş idik. Texas’ın El Paso kentinin tam da göbeğindeki five point denilen beşyol ağzı bir noktadayken, karşı kıyıya geçelim istemiştik. Trafik her yönden serbest idi. Işıkların rengine bakmaksızın kırmızı ışıkta yürüyüp geçtik, karşı yakaya. Nereden çıktıysa bir trafik arabası damlayıverdi anında yanımıza...

Polisler başladılar lambur lumbur İspanyolca sorgu suale. Esmerliğimize bakarak sanmışlar ki bizler, Spanish kökenliyiz. Aslında kravatlı ve tam takımlıydık da, oralara çöl sıcağı indiğinden boyun bağlarımızı fora etmiştik. İngilizce’ye dönerek ne istediklerini sorunca, kökenimizi sordular...

Türkiyeli olduğumuzu duyduklarında da karşılıkları şöyle olmuştu...

Siz Türkler hep böylesiniz, kaide usul bilmezsiniz”. Yabancılığımıza vererek çekip gittiler. Zavallılar, çöl ortasında kravatlı ve silahlı idiler...

Suç, kabahat ve eksiklik neredeydi, Kravat’ta mı yoksa Kravat devriminde mi ?

¥

Aradan geçmiş en azından elli yıl. Şimdinin Maliye Bakanı da  boynu bağlı bir zat. Usulen buyurmuşlar, 

Bu yılki bütçemizden emeklilerimize enflasyonun üzerinde zam yaptık. Şimdi onların durumları iyidir. Ücretlerine ayrıca bir enflasyon zammı yapılmayacak, beklemesinler.

¥

İsterseniz TV haberlerinden de usulü dairesince yorumlanmış  bir başka napoliten arya sizlere.

SOMA’daki ocaklardan dörtbin kadar işçi tazminatsız olarak kapı dışına atılmış. Somazedelerin kendilerine yapılan  tazminat ödeme vaadine rağmen,  KANUNİ TAZMİNATLARINDAN da bugüne dek tek kuruşluk bir ödeme yapılmamış...

Ocakçılarla birlikte kanun yolunu inşa işlerinde birbirleriyle imece usulü faaliyet gösteren  Cumhuriyet’in üç bağımsız temel ayağının seçili ve tayinli mümtaz elemanları, yüzlerine kömür karası sinmiş bir tek ocak çalışanları hariç, hepsi kravatlı...

28 Şubat öncesinde olsun, ahirine düşmüş olsun, batırılan bankaların milletin gırtlağına saldıran sahipleri de, eşyanın tabiatınca silme kravatlı değil mi idiler ?...

¥

Cübbeli Hoca, Ehl-i Sünnet cephesinin Türkiye’deki allame bekçilerinden bir Müslüman. İran’daki Şia inanışına doğru sorti üzerine sorti düzenliyor. Ne çare hocamızın çalışmaları, yazıları ve konuşmaları benim merakımı hiç tatmin etmiyor...

Ben şunu merak ediyorum. Peygamber Efendimizin mezhebi ne idi? İranlılar diyelim ki dipten doruğa Şia mezhebinden. Amma Şialık eksiklik, fazlalık mıdır insanlık ve Müslümanlık endazesinde, bilmem...

Buna karşın gömlekleri FRENK işi olmadığı gibi boyunları da bağsız olduğundan mıdır, nedendir, dünyaya kök söktürüyorlar. Bizler ise Ehl-i Sünnet’ten olup sırtımızdaki FRENK gömleklerimizi kravatla kombinliyor ve arada bir “one minute” çekebiliyorsak da, yüzlerce yüksek ücretli uzman danışmanlarımıza rağmen, bütçelerimize bir türlü pozitif denge tutturamıyoruz...

Oysa Meclis, baştan ayağa hep kravatlı. Anlaşılan kravatın Türk seciye ve ahlakında bir işe yaramadığı buralardan belli...

Bu ne çelişkidir yahuuu. Hem Atatürkçülüğü kabullenmiyor, hem de sırtımızdaki FRENK gömleklerimize rengi rengine uyumlu bir kravatla ayar çekmekten de kendimizi alamıyoruz. Anlayalım artık, kravatın Atatürk’le olmadığı gibi şununla bununla ve Müslümanlıkla da ilgisi yok...

Memleketimizde demokrasi varsa ki, var olduğu söyleniyor, olmasaydı daha iyi olurdu yaa; isteyen orasını burasını açar, isteyen de kravatının düğümünü...

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23