• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Atilla Özdür
Atilla Özdür
TÜM YAZILARI

İnsan haklarından ücretin asgarisine…

26 Haziran 2017
A


Atilla Özdür İletişim: [email protected]

Ülkemizde iki grup, Fransız aydınlıkçılarıyla karşıtları, onyıllardan beri birbirleriyle itişip kakışırlar. Bu kakışmalar fikir planından fiziki platformlara kadar da taşırılır…

Fransızcılara göre; 

“İnsan hakları, tanrının huzurunda ve onun kanatları altında tanzim edilmiştir. Ulusal Meclis ve En Yüce Varlık’ın huzurunda ve onun yardımıyla tanzim edilen bu İnsan ve Yurttaş Hakları kutsallaştırılmış…

Özgürlük, başkasına zarar vermediğinde, kişinin her istediğini yapabilmesidir. Böylece, her insanın doğal haklarını kullanmasıyla, toplumun diğer üyelerinin de ayni haklardan yararlanmasını güvence altına alan sınırlardan başka sınır tanımayan özgürlüğün sınırları da, ancak yasa ile belirlenirmiş…

Fransızcıların, ortaçağcı olarak gördükleri karşıtlarıysa, mesela Türkiye’de yapıldığı gibi, aydınlıkçıların bu tezini başörtüsü ile test eder…

 “Başörtüsü, başı örtülü birinin bir başkalarının örtüsüzlüğüne, çıplaklığına ya da çuval içine girme isteğine takoz olmadıkça; mini etekli ya da bikinili  kişilerin sokaklarda serbestçe dolaşma haklarını engellemedikçe, En Yüce Varlık’ın koruması altındadır”...

En Yüce Varlık’tan muradın laikçesi Meclis…

Fransızlara göreyse, muhterem peder’lerinin temsilcisi tanrı olup yine de meclis…

İnsan haklarının Türk piyasasındaki işlemleri Fransız aydınlığının ışığı altında En Yüce Varlık sayılan Meclis tarafından yürütülür. Bu Yüce Varlık, başı örtülülerin, mini eteklileri zorla şalvarlamayı kafalarında mayalamış potansiyel aydınlık düşmanı olduklarına dair dayanaksız subjektif iddialarını kanunlaştırarak başörtüsünü yasaklar. Yine bu En Yüce Varlık, evvelce çıkardığı kanunu, raf ömrünün hitamında iptal ederek bu kez de başörtüsüne serbestlik tanır…

İster türban denilsin ister başörtüsü veya mini etek bikini olsun, bunlardan her biri, kişinin başkasının tercih veya iradesine kazık sokmadıkça kişinin kendi isteğince yiyip içme, giyip kuşanma tercihidir…

İddiacıların Ortaçağcıları gözüyle bakarsak, Hz. Allah, bunların kimisinden memnun kimisinden değildir. Bu nokta kimseyi ırgalamaz. Evli karı kocanın yuvalarını dağıtarak boşanmalarına karışıyor mu? Kişiler evlenmede olduğu gibi boşanmada da hak sahibidirler…

Ortaçağı mortaçağı at bir yana, gerçekte;

İnsan hakları, nerede ve hangi fasılda olursa olsun, Allah’ın himayesinde ve O’nun kullarına bahşeylediği kutsal bir imtiyazın muhtevasındadır…

Asgariyle geçinme indeksinde ortalama ev kirası yedi-sekizyüz liralar seviyesindedir. Asgari ücret ise binbeşyüz. Haydi biraz da cabasından, iki bin beşyüz lira. Buna karşılık mebus maaşları arasındaki fark katsayısı yirmi-yirmişbeşler arasında dalgalanmakta…

Asgari ücreti tesbit ederek kararlaştıranlar gibi, bunu alanlarla verenler de, bu işlemin numaradan olduğunu bilirler...

Peki, bu numaracılığın sebebi nedir? Tesbit edilen asgariler ne doyumluktur ne de geçimliktir zira…

Peki, bunun sebebi?... 

Sermaye birikim araçlarından bir araç oluşu itibariyle, fonksiyonundadır…

Allah’ınızı ve Peygamberinizi sevip sevmediğinizi bilemem. Bu husus sizlerin kendi hür iradelerinize kalmış olsa da, beri yanda, Atatürk’ü sevip saymaya kanunen mecbursunuz… 

Şimdi buraya dikkat ediniz…

Devlet, mektep medrese, hastane pastane yapacak. Bütçesi müsait olduğunda koştura koştura bunları yapar. Parası çıkışmadığında da millete el açar… 

“Aman bana mektep yapın, hastane kurun”…      

Burada millet dediğimiz grup, iktisaden egemen zenginler kesimidir…     

Açılan elin aşkına harcanan para da, matrah üzerinden Maliyece kendilerine geri ödenir. Arada bir de açıkların kapatılması amacıyla elde ve avuçtaki değerler satışa çıkarılırken de, Atatürk’ün Sümerbank projesindeki mutasavver niyeti, model gösterilir…

Şöyle ki;

Özel sektörümüzde henüz böylesi büyük yatırımların üstesinden gelebilecek sermaye birikimi yoktur. Bunları devlet yapmalı ve ileride de özel sektöre devretmeli.”

Bu bağlamda Turgut Özal, Çiller, Demirel ve diğerleri gibi, AKP kadroları da Atatürk’ün izinden kıl payı inhiraf etmemiştir…

Öncekiler yirmi yılda beş milyar liralık kıymet satışı yapmışlar. Atatürkçülükte biraz geri kalmışlar. Şimdilerdeyse, beş yılda yapılan özelleştirme satışları, yirmi milyarı aşkın…

Bunun anlamı, eskinin borç ile abad olma sevdalısı zengin devletin yerine, şimdikisi, IMF’ye kredi açtıktan sonra, şap şavalak haliyle göbek taşına oturmuş… 

Önümüzdeki günlerde Asgari Ücret Tesbit Komisyonu toplanacak. Şimdiden karşılayarak selamlayalım istedik…

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23