• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Atilla Özdür
Atilla Özdür
TÜM YAZILARI

“İkiye bir taksim” olur mu?

02 Ocak 2015
A


Atilla Özdür İletişim: [email protected]

Vahdet, neticede para ile alınıp satılan bir gazete. Şahsi veya grup sermayesinin pazara çıkarıp, hizmet amacına matuf da olsa, verimlilik beklediği bir meta.  Dinli dinsiz, imanlı imansız ve Atatürklü Atatürksüz niceliğindeki diğer bütün benzerleri gibi...

Gazetelerin iki temel amacı bulunuyor. Sahiplerine kazanç sağlamak ya da, benimsenmiş bir kutsal dava adına misyonerlik yapmak...

MİSYON kavramı, “görev, vazife veya özellikle kutsal hedeflere ulaşım organizasyonlarında memuriyet” anlamını taşıdığından, misyoner lafı geçtiğinde haçlı emperyalizminin, maddi yoksulluğunun yanında fikri gelişmişlikten de yoksun ülkeleri kumpasa getirmek için, din silahını kullanmaya memur kılınan Hristiyan papazlar akla gelir...

İki üç kıtada hükümran olan büyük bir dünya devleti Osmanlı imparatorluğunun gelişkin bakiyesini bağrında toplayan Türkiye,  ayrıca  İslam dünyasının da asırlarca liderliğini başarıyla sürdürmüş olduğundan, dışarıdan gelecek klasik misyonerlere pabuç bırakacak zafiyetle malul değil...

Bu itibarla Türkiyeli, ya kendi Müslümanlığından ya da haçlı emperyalizminin Osmanlı’nın parçalanmasına karşı duyduğu kinlenmenin etkisiyle, Misyonerliği klasik anlamından alıp tersyüz ederek İslamın Hizmetkarlığına çevirmiştir...

Cübbeli hocaefendi de Misyonerliğin VAHDET cephesinde bir militan, görüntüsünde... Başarılı olsun, isteriz...

Gazete yazıcılığıyla kürsü konuşmacılığı birbirlerine hiç benzemezler. Kürsülerde yapılan vaz’ü nasihatlar, genellikle mekanın dar sınırı içindeki dinleyicilerin, o da bir defalık, idraklerine sunulur. Dinleyenler, kendi kabiliyetlerine göre anlayabildiklerini dışarıdakilere aktardığında, mutlaka ana ekseninden istenmeyen bir sapma meydana gelir, getirilir...

Hocaefendi çok güzel konuştu, neler  neler söyledi, bir bilsen !...

Peki ne konuştu, ne söyledi ?...

Hık, mık vs, vs ...

Gazete yazıcılığı ise okuyucuya  yönelik bir çalışma olup okuyucunun camili olup olmamasının burada önemi yoktur. Aslında istenen ve arzu edilen, okuyucunun hem camili olmaması, hem de okuduğu kendisine ters gelse de, onu bir başkasına anlatmak yerine, tuhafına giden hatta kendisini öfkelendiren yazıları elden ele aktarmasıdır. Böylece Yazılanlar konuşulanlara nisbet daha uzun ömürlü ve etkili olur... Meselenin önem arzeden bir başka yanıysa, bu rejimin camiye karşı sürdürdüğü olumsuz tavrından ötürü, camisizler daha fazla muhtaçtır dinin ne olduğunu okuyarak anlayıp öğrenmeye...   

Bendeniz mesela imam hatip eğitimi görmedim ve her hangi bir hocaefendinin rahle-i tedrisatında da bulunmadım. Rejimin camilere karşı sürdürdüğü menfi tavrından ötürü Müslümanlığı ancak yirmili otuzlu yaşlarımdan sonra kitap okuyarak öğrenmeye çalıştım...

Öğrenebildiğim kadarıyla, mutlaka eksik tarafım da vardır, Hz. Allah, evlenen kullarından hoşnut, boşananlardan da rahatsız oluyormuş...

İslami hayat tarzı böyle iken, kocanın, “Haydi yallah boşadım seni, git ananın evine” diyerek karısını, “üçten dokuza beşten ona” gibi her neyse, sokağa koyuvermesiyle Nikah akti son bulur mu?...

Böyle serdergelik yapan erkeklere karşı kadınlar da hak ve hukuklarını koruyucu dayanaklarla teçhiz edilmiş olmalı...

Hocaefendiler, bunları bilmez ya da, bilip de söylemezse, kadınların hali ne olur, değil mi yaaa. 

Kürsü vaazlarında böyle konuşabilirler. Cemaat genellikle erkektir ve erkekler de fıtraten kendilerine verilmiş sandıkları böyle bir imtiyazdan faydalanmak isterler. Amma MİSYON gazetelerinde yer alan bilgiler, kalıcı olduklarından kalpleri İslamla ısıtılmak istenen hedef kitleler küplere binip yollarını hepten sapıtmazlar mı?...

Mesela, mirasın paylaşımında kızlara bir pay erkeklere iki pay denilir. Bu paylaşım modelinin Hak model,  Peygamberi  uygulama, icma-i ümmet ittifakı olduğunu hocaefendilerimiz hep söyleyip gezerler...

Lakin günümüzde sünnet-i seniye’ye uygun sakallı Müslüman  dostlarımız da dahil, hepimizin tiyneti kapitalistlik olup çıktı. İslam’ın diğer kurallarının uygulanmadığı bugünkü ortamda, siz ölen babanın mirasını ikiye bir taksim ederseniz, kız evlatlara haksızlık etmiş olmaz mısınız?...

Altyapı İslami olmadıkça, üstyapıyı İslama uydurmaya çalışmak, ne kadar akıllı işidir, bilemiyorum...

Açıkça ve samimiyetle itiraf edeyim, öğrenmek istiyorum... Cübbeli hoca da bizi aydınlatacaktır, İnşallah...       

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23