• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Atilla Özdür
Atilla Özdür
TÜM YAZILARI

Hocafendiler, iyidirler iyi...

24 Ekim 2014
A


Atilla Özdür İletişim: [email protected]

Hocafendilerin namaz niyaz tariflerinden daha ötelere aklı ve dilleri ermemeli. Din adamları laik olmalı, dinini dünya işlerine karıştırmamalı...

Cuma ve bayram hutbeleriyle kürsülere çıktığında, ele aldığı konular, namazın farzlarıyla “oruç ve zekat ibadetlerini farz mı yoksa vacib mi” çerçevesine alıp ileriye taşmamalı...

Bilerek, şuurlu olarak taşmamalı değil, konularla ilgili temel altyapı eksikliğinden  meydan bulmuş bilgi yetersizliğinden ya da cesaretsizliğinden taşmamalı...

Bu kırattaki hocafendiler iyi hocafendi sayılır. Cemaatler nezdinde kendilerine hürmet edilir, laikler tarafından makbul addedilir. Devlet ricali de bunların varlık ve faaliyetlerinden kuşku duymazlar...

Camilerimiz genellikle mesken bölgelerinin dışındadır ve  mescitlerimiz de, mahalle aralarında insanların yaşadıkları cadde ve sokakların köşe başlarındadır...

Mesken bölgelerinin dışındaki cami cemaatleri iktisadi ve sosyal seviyeleri itibarıyla mozaik bir  karakter arzeder. İşçisi vardır aralarında, işverenleri, memurlar, müsdahdemler, talebeler ve emekliler. Bunlar gelir seviyeleri ve paraya erişme yolları bakımından birbirleriyle çıkar çatışması içinde kavrulup  giderler.  Bu itibarla hocafendiler, bunlara hitaplarında çok  hassas ve dikkatli olurlar. Haramlardan bahsederken akıllı hocafendiler, Peygamberimiz efendimizin “Komşusu aç iken tok yatanların kendisinden olmadığı”na dair anlamlı vazü nasihatini asla derinlemesine açıklamaya kalkışmazlar.

Düşünün, bilfarz hükümet, bir kanun çıkaracak ve asgari ücretlinin emekli maaşını üçyüzelli lirada donduracak. Yirmi otuz yıldır ayni işyerinde bordrosu asgarili çalıştırılan işçi de emekli olduğunda, o da kanun nizam gereği üçyüzelli lira alacak. Oysa işveren kişi, fabrikatör, tüccar, maden işletmecisi veya GYO’cu her neci ise, namuslu biri olmuş olsaydı,  bu işçi emekli olduğunda bin lira, binbeşyüz ya da iki bin alacaktı...

Böyle olunca da işçinin bu alamadığı alacakları patronu tarafından çalınmış olacak...

Kısacası, gerçek, realite ve hakikat, çalıcılığa özgü özel bir üniforma ve simgelerin bulunmamasıdır. Çalıcı kişi partili partisiz olabileceği gibi, dinli veya dinsiz de...

Hocaefendiler değil hocafendiler, akıllı ve kurnaz olduklarından, fitneye sebep olmamak için çok dikkatli olurlar, konuşurken kelimelerini kırkbir kere fitnemetreyle kontrol ederler. Birlik ve beraberliğin öneminin altını çiziştirirler ve hırsızlığın tarifini de, başkasının evine anahtar uydurup girmekle sınırlandırıp, işin içinden sıyrılırlar. Böylece, siyasetin finansörleriyle arayı bozmak istemezler...

Hocafendilerin işlemekle itham edildikleri siyasi suçları ekseriye çokkarılı evlilik, kadınların saçlarını göstermezlik ve erkeklerin de sinekkaydı traş yerine sakal koyvermezlikleriyle ilgili söylemlerinden öteye gitmez...

Beri taraftaki hocaefendilerin suçlarıysa, dini niteliktedir. İşveren sınıfının Cuma namazı için uğradıkları şehir merkezindeki cami hutbelerinde, işyerlerinde uzun süredir çalıştırdığı işçisini sosyal sigortalara düşük ücretle ve kısa süreli çalışmış göstermek gibi mesela. Bu kabil yalan beyanlar, bizim ülkemizde siyaseten ve hukuken suç sayılmadığı amma  dini yönden düpedüz ahlaksızlık, namussuzluk ve hırsızlık oluşturduğundan, bunların cenaze namazlarına iştirakin gerekli olup olmadığını tartışmaya açarlar, açmaları gerekli...

Kemalist rejim hocafendilerin, işçi çalıştıran mükellefler de Hocaefendilerin açmazının peşinde koşturur da koştururlar...

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23