• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Atilla Özdür
Atilla Özdür
TÜM YAZILARI

Hakikat ve tarafgirlik üzerine...

10 Nisan 2017
A


Atilla Özdür İletişim: [email protected]

Hakikat, mekanize laik yorumuna göre, gerçeklik anlamındadır. Gözün gördüklerini ve kulağın da işittiklerini aynen ve hiçbir köşesinde çarpıklaştırmadan ortaya koymak ve koyabilmektedir, hakikat...

Üçgende iç açıların toplamı 180 derecedir. Hakikat budur, bu kadar işte...

Tasavvufi anlamdaysa, İslam’ın özü olup, Allah’a giden yol...

Bedeni, mali ve şekli ibadetlerinin yanında sosyal hayatında da, eline, beline ve diline ilişkin davranışlarına eş dost hatırına veya kin ve garez uğruna kir pas karıştırmamışsan, hakikat yoluna girmişsin demektir. Son nefesinde de eğer bir sapma olmadıkça, Allah-ü alem, hakikate ermiş olursun...

Ayrıca, üçgenin iç açılar toplamındaki 180 derecelik dengesini bozma teşebbüsüne de kalkışmayacaksın...

 Tarafsızlık, esasen hakikat yolunun  manasında mündemiçtir. Bunun gibi, objektiflik de, gözün gördükleriyle kulağın işittiklerini hiçbir kazıntı ve eklenti yapmadan olduğu gibi ortaya dökmek ise, ki öyledir, işte bu nokta, hakikat yolculuğunun bir safhasındadır...

Eski Türk İslam seciye ve ahlak sisteminde şahitliğinde objektiflikten sapan insanın namussuzluğundan ötürü, bir daha kendisine itibar edilmezmiş...

Buradan şu çıkar.

Objektiflik, namussuzluk değil. Bilakis namusluluktur. Görüp işittiklerini kendi ve yandaşının çıkarı doğrultusunda artırıp eksiltmeyen kişi, ehli namus sayılır...

Oysa, tarafsızlığı ahlaksızlık olarak gösteren kimi azgın taraftarlar, objektifliği de, namussuzluk ve ahlaksızlığın içine yerleştiriyorlar...

Edebsizliğin dik alası...

Namusun varsa, namusluysan taraf olacaksın diyorlar. Sonra da ekliyorlar “Hakikatten yana taraftadır, namus”...

Hakikat, amma hangi hakikat, mekanize laik hakikat mi tasavvufi hakikat mı?..

Tarlabaşı’nda yoğun yıkımlar ve yenileştirmeler yapılıyor. Bu arada sıvalarından soyulmuş sekiz-on katlı yığma tuğlayla işlenmiş yüksek binalar halen ayakta. Benzerlerini Tepebaşı’nda da görmek mümkün. Bunların en yenileriyle birlikte yaşlıları da 17 ve 18. asrın  Müslüman, kimisi de Hristiyan kalfaların eserleri...

Bu insanlar, hiç şüphesiz mekanize hakikatin geometrik bilgilerinin ışığında duvar örerken, muhtemelen haberdar bile olmadıkları tasavvufi hakikat yolunda ahlaklanmış olmalı ki, bu binaları, nasıl yapılması gerekiyorsa öyle inşa etmişler. 

Mekanize laik hakikat bendeleriyle tarafgirleriyse, iç açıları 180 dereceye ayarlı takometre ve nivelman kullanarak inşa ettikleri, hem de çelik betonarme inşaat tekniğle inşa ettikleri kamu binalarının 5,5- 6’lık zelzelelerde devrilmesiyle yüzlerce kişiyi mateme boğuyorlar...

Şimdi soralım bakalım. Gözlerken rastgele  ele aldığımız  inşaat sektöründeki bu hakikatperestlerin hangileri namuslu, hangileri namussuzdur?..

Tarafsızlık namussuzlukmuş!.. Git işine be, dellek karı...

Kullandığım elektrik enerjisi48.00 lira

Bunun üzerine dağıtım bedeli 24.00 lira

TRT ve enerji payı2.00 lira

KDV14.00 lira

Fiilen ödenen ücret88.00 lira       

Namus, haydi bakalım, mekanize laik hakikat yolunda oynaşırken, halihazırın üst perdeden politik yalakalığına da erişmiş taraftarlığın neresinde?

          Evet, üçgende iç açılar toplamının 180 derecelik dengesi minkale ölçümlerine göre bozulmamışsa da, perde arkasında ana avradına küfrettiği tüketiciyi   kazıklamanın, ne derecede ahlaksızlık ve namussuzluk olduğu da, açıkça ortada...

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23