• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Atilla Özdür
Atilla Özdür
TÜM YAZILARI

Etli kanlı reklamcılık…

31 Temmuz 2017
A


Atilla Özdür İletişim: [email protected]

İmalatçı, ürettiği malını pazarlayabilmek için evvela tanıtmayla işe başlar. Üretim safhasında çalışanların sağda soldaki bedelsiz çenebazlıkları, bilahare profesyonel reklamcılığa dönüşür…

Akabinden bu ürünlerden fayda görüp memnun kaldıklarını söyleyen insan cinsinden kanlı canlı sahtekâr reklam kuklaları, mal ve hizmetlerin tanıtma zincirine eklenerek, yeni mahsullere pazarda yer bakılır…

Bu alanda üretici ile reklamcı ve tanıtıcı unsurlar arasındaki bütün ikili ilişkiler, akçalı nitelikte olduğundan, kayda geçirilen değerler toplamı, vergiye tabi matrah oluşturur…

Üretim ve pazarlama zinciri üzerindeki aktif rol sahipleri de, matrah üzerinden hisseleri nisbetinde kamunun birlik, dirlik ve selameti yararına devlete borçlanırlar…

Kazançlarının vergisi…

Bu borç, ne kadar laik ve kâfir bir toplum olunsa da, Allah indinde affı mümkün olamayacak ağırlıkta bir kul hakkını oluşturur. Çünkü hakkına el atılan kişi son tahlilde bir kuldur, yolunun yordamının rengiyle şekline ve diline bakılmaz… 

Ali Osman Aydın’ın 19 ve 20 Temmuz günlerinde gazetemizde iki yazısı çıktı. “Magazin postmodern Büyüdür” ve diğeri de “Magazin Ekonomisi ve bir Krolaterya Starı Olarak, Tarkan”…

Peşi peşine yayınlanan bu iki yazı belirli bir sosyete zeminindeki yaygın ve rutin iğrençlikleri yansıtırken, bu iğrençliğin bir başka boyutunu da sergiliyor…

Üretim tanıtım ve pazarlama sonunda birbirlerine eklenerek meydana gelen toplam matrah üzerinden devletin alacağı vergi hakkı, bu sektörün kendine has alanlarında organize bir işbirliğiyle red ve inkâr ediliyor...

Haz ve zevk ehli borçluların red ve inkâr ettikleri kamu hakları, bu kez eşkıya kimlikleriyle yine kendileri tarafından şeytanca gasp ediliyor… 

Ali Osman Aydın kardeşimizin söz konusu yazılarında çok net ve detaylı biçimde anlattığı vatan düşmanlığı, özetle şöyle gelişip yayılıyor…

Ege Akdeniz kıyılarının namlı yeme içme- yatıp kalkma merkezlerinde sezonla birlikte yedirme - içirme mekânlarında da işler tavan yapıyor. Mekan sahipleri, rakiplerini köstekleyerek müşterilerini kendine çekebilmek için gazeteciler aleminden simsar kullanıyorlarmış…

Simsarlar, arabasına bindikleri mekânın mutfak ürünlerini ve onları pişirip kotaran şeflerini tad’da, lezzet’te, nefaset’te, ehliyet ve ustalıkta dünyada eş ve emsallerinin bulunmadığı hikâyeleriyle, potansiyel müşterilerin dikkatlerini bağlantı kurduğu mekânlara yönlendiriyorlarmış…

Tabii, gazetelerdeki yazılarıyla…

Buralardaki alım satım da dahil her türlü hizmetler arz talep esası borsası üzerinden para karşılığı yürütüldüğünden, bu ilişkilerin meslek odaları tarafından hazırlanmış meşru bir tarifesi de bulunmuyor…

Dolayısıyla, meşruiyeti tartışmalı olan gizli örtülü gerçek matrahlar da, Türkiye’nin kalkınmasına, gelişmesine ve bağımsızlık politikalarına katkı sağlayacağı yerde, tersinden bir gelişmeyle, haramlarla haşır neşir olan sahtekârları abad ediyor…

İşin çirkinliği ve günah olan tarafı da şu. Turizmin yeme içmeci ve yatıp kaldırmacı tatil ve eğlence kesimindeki zenginleşme, devletin ve vasat halkın ayni nisbette yoksullaşmasına yol açması…

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23